Hepimiz, bu hayatın erkekliğinden az çok çekiyoruz.
Bana, 1985'te saçımı uzattığımdan beri sokakta asıldılar.
Ellediler. Hele otostopla gezme alışkanlığı kazandığımda artık
arabaları ayırabiliyordum. Kamyonlar güvenliydi misal. Minibüsler,
Kartal’lar ve kamyonetler yüksek risk içeriyordu. Küçükesat’ta
büyüdüm, barda çalışırdım, gece Esat Caddesi’nden eve dönerken
muhakkak arabalar dururdu. Mayhoş kafaları, aşağılık bakışlarıyla
durur, ön kapılarını açarlardı. Eğilerek bakar, genellikle
konuşmaz, konuşamaz, elleriyle çağırırlardı. Bir miktar araba camı
kırdım. Bir miktar yumruk attım.
O zamanlar taciz lafı bu günkü gibi kullanımda değildi. Asıldı,
elledi filan denirdi. Ben, bana asılanların hepsiyle kavga ettim.
İhtiyaç duyulan ses tonuyla "höt" deme kabiliyetine sahip
olmasaydım defalarca tecavüze uğramıştım.
Türkiye gibi cinselliğin ayıp karşılandığı, öpüşmenin uyarı
vesilesi yapıldığı ülkelerde kadınlar ve erkeklerin sağlıkla
tanışma ortamı bulunmadığı, hatta pek çok erkeğin bir kadınla
sıradan bir arkadaşlık, yarenlik edebileceğini tasavvur dahi
edemediği bir memlekette her yer erkeklerin av sahasıdır. Durum çok
zavallıdır. Ben erkeklerle okudum. Okuduğum lisede okula gelirken
otobüste kadın eli değen elini günlerce yıkamayan arkadaşlarım
oldu.
Kadınlar kadar çekmiş olduğumu iddia etmiyorum. Erkek
şiddetinin, erkeklik marazlarının hedefinin sadece kadınlar
olmadığını söylüyorum. Diğer erkekler, çocuklar, hayvanlar,
damacanalar ve ağaçlar, çevrenizdeki her şey erkeklik marazlarının
hedefidir. Erkeklik marazları bu dünyadaki pek çok kötülüğün
kaynağıdır.
Dolayısıyla bu bir kadın sorunu değil bir erkek sorunudur.
Bu bir erkek şiddetidir.
Bu bir erkek ağzıdır.
Bunlara kimse itiraz edemez.
Bu bir erkek şiddetidir. Ve bu şiddetin en büyük hedefi elbette
kadınlardır. Bu ülkede her gün 2 kadın öldürülüyor. Bu ülkede bir
adam bir kadının ağzını burnunu kırsın, polis çağırın, gelen
polisin en büyük çabası barıştırmaya çalışmak olacaktır. Polisin
görevi saldırganla mağduru, suçluyla hedefini barıştırmak olabilir
mi? Olabilir. Bizim memlekette barıştırmak bir marifet sayılır.
Saldırganların iki aşamalı güvencesi vardır bu ülkede: 1. Nasılsa
barıştırırlar. 2. Barıştırmasalar da insana karşı işlenen suçlar
pek cezalandırılmaz.
İçinde hergün 2 kadın öldürülen bir ülkede, içinde çocukların,
kadınların ve hayvanların sürekli taciz edildiği, tecavüze uğradığı
bir ülkede kendine erkeklikle mücadelede hedef olarak Tolga Çevik'i
seçmek deliliktir.
Eril dille, erkeklikle mücadele karakterimiz olmalıdır. Aklımızı
yitirmeden. Mücadele için hedef tayininde şöyle bir sağa sola hatta
belki aynaya bakmak kafidir. Ben biraz yardımcı olmak için bütün
riskleri göze alarak uzun süre sonra ilk defa bugün (dün) Hürriyet
Gazetesi’nin web sitesine girdim. Ana sayfadan ötesine feda
edemedim kendimi. Lakin ana sayfa yetti. Onlarca meme, popo
fotoğrafına uydurulmuş haberler vardı. Hepsi mücadele için güzel
birer hedef. Diller zaten paçoz. Haberlere şöyle bi göz attım:
Esenyurt’ta cep telefonu ticareti yapan Ş.Ş, (56) yaşadığı lüks
rezidans dairesinde Özbekistanlı temizlikçi D.N’ye (31) tecavüz
etmiş, bir kadın sevgilisinden sürekli dayak yediği için balkondan
atlamış yahut atılmış, erkeklik gösterisine dönük yapılmış 1000
beygirlik 15 milyonluk bir araba düşük vergi dilimine girmiş ve
senin zavallı Clio’n ile aynı vergi alınır olmuş. Bir takım
kadınlara “patatesten hallice” denmiş. Ve daha neler neler. Bir tek
Hürriyet sayfasında bunlar. Bir de iç sayfalara girsem, diğer
gazetelere baksam, neler çıkardı düşünün. Yahu boşverin Hürriyet’i,
hepimizin takip ettiği T24 “Red Tube porno sitesinde oral seks
aramalarının artması”ndan ibaret bir haber yaptı, yapabildi...
Eril dille bir derdiniz mi var? Daha dikkatli bir derdiniz
olsun. Kolay lokmalara kapılmayın. Zor lokmalara takılın. Tolga
Çevik gibi mülayim insanlara abanmayın. Risksiz sularda duyarlılık
şovları yapmayın.
Tolga Çevik eril bir dil mi kullanmış? Bir miktar. Eee? Bu
siyasi doğruluk sendromları baymadı mı? Bunun çıkmaz sokak olduğunu
bilmiyor musun? Hem sen kendini ne sanıyorsun? Sen de gazoz
içiyorsun. O gazozdan alınan vergilerle yapılan fenalıkları
anlatayım mı? Sana sırf gazoz içiyorsun, alışveriş yapıyorsun diye
katil diyeyim mi? Elindeki poşetler ne, bir pizza siparişinle ne
kadar çöp çıkarıyorsun farkında mısın? Arabandan çıkan gaz bize
neler ediyor biliyor musun? Yahut o yediğin kievski, senin tabağına
gelene kadar neler çekti kör müsün? Dişlerinin arasında kalan
parçasını kürdanla çıkardığın o tavuk bir a4’ten küçük yerde sıkış
tepiş zorla yaşatılırken birbirinin kafasına kaka yaparak
antibiyotikler içinde eziyetle büyütülüp hunharca parçalanıp
tabağına kondu. Sen buna karşı çıkmayı bırak üzerine hardal döküp
yiyorsun. Sonra eril dilmiş. Peh. Sanki “karımın ağzına bi
çakıyorum, yine de sağol kocacım” demiş muamelesi yapmalar filan…
Ayıptır.
Yahu bazan bir tebrik mesajı sadece bir tebrik mesajıdır. Bir
tebrik mesajından doktora tezi çıkarmaya çalışmak nedir?
Çok şükür ezici çoğunluk Tolga Çevik’in yazdıklarını beğendi.
Sesi çok çıkan bir azınlık ise o sırada beğenen çoğunluğu
ürkütmekle meşguldü. Ürkütmekle ve feminizme dair önyargıları
arttırmakla...
Kötülüklerle mücadele etmeyi iyi niyetli yıldönümü mesajlarına
indirerek gevşetmeyin. Kadın dövmenin, öldürmenin, işkence etmenin
bu kadar yaygın olduğu bir ülkede erkeklik musibetleriyle
mücadeleyi sulandırmaya kimsenin hakkı yoktur. Yok öyle risksiz
kahramanlık. Erkeklik marazlarıyla mücadelenin yolu Tolga Çevik'e
saldırmak olsaydı inanın çok kolay hayatımız olurdu.
İki şey daha. Ortada bir evlilik var. Erkek egemenlik evlilikten
itibaren başlıyor. Malumunuz reis erkek. Soyadı erkeğin. Daha neler
neler. İmzayı basan bunları kabul ediyor. Dahası yoklamalarda
kocasının soyadına “buradayım” diyor. Evlilik kurumu eril ve aciz
bir kontrattır diyebilirsiniz. Ama ya bütün evlilere “eril bir
kontrat imzalamış aciz insanlarsınız” mı diyeceksiniz? Yok deve.
İkinci olarak hiç kimse fikirlerini -ne kadar iman etmiş olursa
olsun- bilgi olarak kullanma hakkına sahip değildir. Senin için
eril dil olan şeyin ne olduğunu uzun uzun anlatırsın. Ama ortada
bir suç yok ise kimse kimseye bir rahatsızlık vermiyorsa birisine
karışmak terbiyesizliktir. Ortada istismar olmadığı sürece Tolga
Çevik ve karısının ev hayatının nasıl olduğu kimseyi ilgilendirmez.
Daha sert bir örnek vereyim. Tavuklardan başladık, ben tavuk
yemenin cinayet olduğunu düşünüyorum. Tavuk yemek cinayettir
demekle, Ahmet tavuk yiyor ve katildir demek arasında dağlar kadar
fark var.
Kötülüklerle mücadele etmeyi iyi niyetli yıldönümü mesajlarına
indirerek gevşetmeyin. Kadın dövmenin, öldürmenin, işkence etmenin
bu kadar yaygın olduğu bir ülkede erkeklik musibetleriyle
mücadeleyi sulandırmaya kimsenin hakkı yoktur. Yok öyle risksiz
kahramanlık. Erkeklik marazlarıyla mücadelenin yolu Tolga Çevik'e
saldırmak olsaydı inanın çok kolay hayatımız olurdu.