Toprak bereketli, çiftçi mutsuz

Hükümet bu yıl, buğday alım fiyatını 45 gün gecikmeyle açıkladı. Çiftçileri mağdur eden bu gecikmeye, dışarıdan ithal edilen üründen alınan verginin düşürülmesi de eklendi. Bereketli topraklara sahip Mezopotamya’da çiftçiler bu yıl da zor durumda kaldı.

Abone ol

DİYARBAKIR - HDP sözcüsü ve Urfa milletvekili Osman Baydemir, buğday alım fiyatlarının belirlenmesi üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Önerge ile AK Parti’nin iktidar olduğu 2002 yılından 2017’ye kadar izlediği tarım politikasını sorgulayan Baydemir, özetle, çiftçinin mağdur olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

Soru önergesi ile Baydemir, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) Anadolu ekmeklik kırmızı sert buğday alım fiyatının ton başına 940 lira,  makarnalık buğday fiyatının ise ton başına 1.000 lira olarak belirlenmesinin çiftçiyi mağdur ettiğini ifade ediyordu. Baydemir, “Açıklanan bu fiyat çiftçilerin beklentilerini karşılamazken, buğday ithalatında gümrük vergisinin kaldırılması buğday ithalatının önünü açmıştır” tespitini de yapıyordu. Ayrıca fiyatlar 45 gün gecikmeyle açıklanmıştı ve Baydemir bu gecikmenin nedenini de soruyordu.

Bakanlık’tan henüz bir açıklama gelmedi. Baydemir’in Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sorduğu soruları, biz de meselenin muhataplarından biri olan Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğulları’na sorduk.

İTHAL VERGİSİ DÜŞTÜ, ÜRÜN UCUZLADI

Süleyman İskenderoğlu söze başlarken ithal edilen buğday ile arpadan alınan gümrük vergisinin düşürülmesinin çiftçileri çok etkilediğini vurguladı. İskenderoğlu, “İthalat vergisi düşürülünce sanayici Kazakistan’dan, Ukrayna’dan, Kanada’dan, Tacikistan’dan buğday almaya başladı ve bu da biz çiftçileri olumsuz yönde etkiledi. İthalat vergisinin düşürüldüğü açıklanıncaya kadar iyi fiyata ürününü satan çiftçi, daha sonra fiyat düşürmek zorunda kaldı ve bu nedenle zarar etti” dedi.

Bakanlığın açıkladığı fiyatları yetersiz bulduklarını söyleyen Süleyman İskenderoğlu, “Bir artış var elbette, ama bakın, çiftçi ürününü daha TMO’ne götürüken yüzde 2 spotaj vergisinin alınacağını biliyor. Borsa kesintisi, boşaltma ücreti, TRT payı, hamaliyesi, nakliyesi var bunun. Yani sert buğday için ton başına 1000 lira fiyat biçildiyse, çiftçi elinde kalacak paranın 930 lira olduğunu bilir. Bilinsin istiyoruz, 1000 lira net kalmıyor çiftçiye.

'Çiftçiye 1000 liranın 930 lirası kalıyor.'

DESTEKLEME PRİMİ 9 YILDIR ARTMADI

“Devlet, 9 yıl önce ton başına eski parayla 50 milyon lira destekleme primi ödemeye başladı. 9 yıldan bu yana destekleme priminde bir artış olmadı. Ancak mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatlarında çok artış oldu. Çiftçiyi desteklemek böyle olmamalı. Devlet dışarıdan ithal edince kendi çiftçilerini mağdur ediyor. İthal ürünle tüketicinin alım gücü artıyor belki ama kendi çiftçini mağdur edersen bu iş nereye kadar gider. Biz, 1.75 liraya dünyanın en pahalı tohumunu alıyoruz. 1.75 liraya aldığım tohumu araziye ekmişim, kaldırmışım ve 900 liraya satıyorum. Çifti bunu bir yıl boyunca üretiyor. Biçerdöver araziye girip buğdayı biçinceye kadar, bunun ilaçlaması, sulaması, bunun alt ve üst gübresi var. Süne ve fare ilacı var. Buğdayı ekip biçmenin maliyeti var yani.

“Ülker olarak dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyoruz” diyen İskenderoğlu, çiftçiler için yakıtın indirimli olmasını istedi. Mazottan alınan yüzde 18 KDV ile yüzde 45 ÖTV’nin çiftçiler için yüksek olduğunu ifade eden İskenderoğlu, Avrupa’da çiftçiler bu konuda kolaylık getirildiğini söyledi:

“Avrupa’da mazotlar renklendirilmiş, çiftçiye ayrı renkte ve ucuz bir mazot satılıyor. Ama bizde öyle bir şey yok, oysa üreticinin, çiftçinin desteklenmesi lazım. Biz üretmesek ülke aç kalacak, devlet nereye kadar ithal edecek. Kaliteli ve verimli arazilerimiz var, ama çiftçiyi mağdur edersek tarım bitecek. Çiftçi zarar ediyorsa ekmez ki.”

Zarar görmüş buğday...

GDO’LU UCUZ ÜRÜN

İthal edilen ürünlerle ilgili bilgiler de veren İskenderoğulları, “Mesela bizim bölgemizde GDO’lu mısır üretilmez ama dışarıdan ithal edilen mısırın GDO’lu olduğu yönünde ciddi kuşkular var. Avrupa ve dünyanın diğer ülkeleri bizden GDO’suz mısırı ucuza alıp tüketiciye pahalı satıyor, biz de onlardan GDO’lu ürünler alıp tüketiyoruz. Bunun önüne geçmek lazım” uyarısında bulunuyor.

Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Batman’da üretilen kırmızı mercimeğin bütün dünyada bilindiğine dikkat çeken İskenderoğlu, şunları söyledi: “Dünyanın en kaliteli kırmızı mercimeği Mezopotamya’da yetişiyor. Özellikle Kanada kırmızı mercimeği Türkiye’den ithal ediyor ve kendi mercimeğini ise Türkiye’ye ihraç ediyor. Bizim malımızı ucuza alıyorlar, kendi kalitesiz mercimeklerini de bize satıyorlar.”

Devleti yıllardır kırmızı mercimeği alım bandından çıkardığını hatırlatan İskenderoğlu, “Bu nedenle bir ara bölgede mercimek üretiminin geriledi. Ancak son yıllarda devlet mercimek ekimi için iyi destek vermeye başladı. Destek alan çiftçi, yeniden mercimek ekmeye başladı.”

Mercimeğin TMO’nun alım bandına alınması gerektiğine de vurgu yapan İskenderoğlu, mercimek ekiminin toprağı güçlendirdiğini ise şöyle anlattı: “Mercimek iki yılda bir ekilirse verim alınır. Mercimek ekilen arazi, nadasa bırakılmış gibi güçlenir. Bir yıl sonra ekeceğiniz buğday ya da arpanın verimi de bu sayede artıyor. Dolayısıyla devlet, toprağın verimli kalması için de mercimek ekimini desteklemeli.”

DEVLET DEDAŞ’IN TAHSİLDARI GİBİ

Süleyman İskenderoğlu ile bütün bölgenin elektrik sorununu da konuşuyoruz. İskenderoğlu’nun Dicle Elektrik A. Ş (DEDAŞ) ile mahkemelik olduğunu da bu arada öğreniyoruz. Bölgeye elektrik sağlayan DEDAŞ, kırsal kesimde kimi zaman 6 saati bulan elektrik kesintileri yapıyor. Bundan çiftçi kadar çiftçilikle ilgili olmayan insanlar da etkileniyor. Kesintileri protesto etmek için zaman zaman sokağa dökülen halk, bu kez polisi ve jandarmayı buluyor karşısında.

Sulama Birliği’nden her dönüm için 29 lira vererek tarlasının sulama ihtiyacını karşıladığını söyleyen İskenderoğlu, “Ancak DEDAŞ diyor ki ‘Benim sağladığım elektriği kullanarak sulama yapıyorsun.’ Oysa tarlada ne trafo var ne de elektriği var. Bu yüzden devletin bana verdiği desteği bloke ediyor. Zulmün sınırı yok. Devlet de buna izin veriyor. Devlet, DEDAŞ’ın tahsildarı olmuş.”

Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğulları.

BÖLGEYE ÖZGÜ BİR DURUM

Yenişehir ilçesindeki bütün çiftçilerin kendisi gibi Sulama Birliği’nden su ihtiyacını karşıladığını belirten İskenderoğlu, herkesin aynı sorunu yaşadığına dikkat çekti. İskenderoğlu DEDAŞ ile çiftçiler arasındaki sorun hakkında şunları söyledi: “Eğer DEDAŞ’ın elektriğini kullanmış ve borcumu ödememişsem icra mahkemeleri vardır. DEDAŞ, icra yoluyla alacağını tahsil etmek için arabama, evime arazime el koyabilir, bu onun doğal hakkıdır. Ama bu bloke farklı, destekler bankaya geçici hesaba yatıyor. Çiftçi kendi adına dava da açamıyor. Çiftçiye icra gitmiyor, bütün hesabı bloke ediliyor, bunda hukuk yok ki. Sonra diyelim DEDAŞ’a 5 bin lira borcunuz var ve geçici hesabınıza yatan destek 50 bin lira, 50 bin lirayı bloke ediyor, hukuksuzluk da burada başlıyor.”

DEDAŞ hakkında dava açtığını söyleyen İskenderoğlu, “Açtığım dava aslında bütün çiftçiler adına açıldı. Davayı kazanırsam, bütün çiftçilerin hesabındaki bloke kalkacak” dedi.

Çiftçinin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Süleyman İskenderoğulları, taleplerini şöyle sıraladı: “Destekleme primi yetersiz. İthalat vergisinin makul seviyeye çekilmesini istiyoruz. Ciddi mazot desteği istiyoruz. Tohum desteği var, ancak bunun da artırılmasını istiyoruz.”