Torino Seyahatnamesi

Piemonte bölgesi mutfağı beni oldukça mutlu etti. Tipik bölge mutfağının lezzetleri genellikle şarapla pişirilmiş etler ve geçen haftaki yazımda da bahsettiğim makarnalardan oluşuyor. İtalyan peynirlerinin de oldukça güçlü örneklerinden bazıları bu bölgenin eseri.

Evren Aybars evrenaybars@gmail.com

Torino'da 10 günlük iş seyahatimi bitirdim ve nihayet Ankara'ya döndüm. Uzakta olmak tuhaf bir şey. Bir yandan evi inanılmaz özledim, ama diğer yanda mutsuz da değildim aslında, çünkü buralardan uzakta gündemi takip etmemek çok güzeldi. Mesela döndüğümden beri geçen iki günde bir kişi şort giydi diye minibüste bir kadına saldırdı, bir diğeri 9 yaşında kız çocuğuna parke taşıyla vurup bir kadını taciz ettiği halde serbest kaldı. Bütün bu saçmalıklarla karşılaşınca insan uzakta olmayı daha fazla istiyor sanırım.

Neyse, sonuçta bütün bu manyaklıklardan uzakta geçirdiğim 10 günde gerçekten yoğun bir İtalyan havasına maruz kaldım. Geçen hafta bu sıralar İtalya'nın en iyi şaraplarının bir bölümünü üreten Barolo köyündeydim. Ülkemizde de az sayıda yerde şarapları bulunan Marchesi di Barolo'nun tesislerini gezdim ve oranın müthiş şaraplarıyla eşleştirilmiş özel bir yemek yedim. 154 yıllık eski ahşap fıçıların da kullanıldığı tesiste tattığımız şaraplar Barolo bölgesinin tipik karakterlerinde, yoğun lezzetlerini içeriyorlardı.

Piemonte bölgesi mutfağı beni oldukça mutlu etti. Tipik bölge mutfağının lezzetleri genellikle şarapla pişirilmiş etler ve geçen haftaki yazımda da bahsettiğim makarnalardan oluşuyor. İtalyan peynirlerinin de oldukça güçlü örneklerinden bazıları bu bölgenin eseri. Bizde pek bilinmeyen toma cinsi yoğun koku ve lezzetiyle şaraplarla iyi eşleşiyor. Bölgenin Fransa'ya çok yakın olması nedeniyle peynirlerin Fransızlarla benzerliği şaşırtıcı değil.

Torino'nun en eski restoranlarından Tre Galline'de yediğim sebzeli ricotta ve şarap sosunda pişirilmiş dana yanağı sanırım yediğim yemekler içerisinde en fazla aklımda kalanlardan olacak.

Kısaca Torino'dan da bahsetmek gerek, İtalya Krallığı'nın Kral Vittorio Emmanuele II tarafından kurulduğu topraklar, özellikle 1861 ve sonrasından kalma binalarla dolu. Avrupa'nın genelinden farklı olarak, Torino'da bir çok tarihi bina tuğlalarla yapılmış. Yaz aylarında şehir merkezinde dolaşırken, özellikle hafta sonunda neredeyse her köşe başında bir sokak konserine rastlayabiliyorsunuz. Alp Dağları'nın başladığı bölgede manzara oldukça güzel, ayrıca dünyanın en büyük ikinci Mısır müzesi, sinema müzesi, otomotiv müzesi gibi bir çok görülecek yeri de var. Barolo da yaklaşık 1,5 saatlik bir mesafede. Eğer değişik bir yer görmek isterseniz seyahat programlarınıza Torino'yu da dahil etmenizi tavsiye ederim.

Keyifli bir pazar günü dilerim.

Tüm yazılarını göster