Trump İslamcı terör derken Erdoğan niye susuyor?

"Şöyle bir sahne düşünün: Erdoğan'la Trump, şu sıralar gerçekleşmesi için çalışılan ilk buluşmada bir araya geldiler, konuşuyorlar ve Trump, meydanlardaki gibi 'İslamcı terörizm'den bahsetti. Ne yapar Tayyip Bey? Amerika ile ilişkiler hatırına susar mı?"

Abone ol

DUVAR - Star yazarı Ahmet Taşgetiren, bugünkü köşesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Angela Merkel'le görüşmesinde "İslamcı terör" ifadesini düzeltirken, ABD Başkanı Donald Trupm'un sözlerine neden sessiz kaldığı sorusuna yanıt aradı.

Taşgetiren, Trump'a karşı da konuşur başlıklı yazısında Erdoğan'ın hem 'One minute' çıkışının hem de Merkel'in sözlerine yaptığı müdahalenin planlı değil refleks olduğunu söyledi.

Daha sonra sözü Trump'a getiren Taşgetiren, şunları yazdı:

Başkanlık yoluna çıktığından beri, ana misyonunu İslam karşıtlığına odaklayan bir Trump fenomeni var ortada. Neredeyse pozitif tek bir cümle kurmadı İslam ve Müslümanlar hakkında. Hatta seçim stratejisini “İslam alerjisi” üzerine kurduğu bile söylenebilir.

Meselenin bize yansıyan boyutu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugüne kadar Trump'a dair negatif bir cümle kurmaması, hatta bir ölçüde onun “milli irade ürünü” olduğunu ifade ederek, tepkilere “hazımsızlık” nitelemesi yaparak göreceli bir kredi açması.

Soruluyor:

- Erdoğan Trump'ın devir – teslim törenindeki konuşmasında “İslami terörizm” ifadesini kullanması, o yetmezmiş gibi “Müslümanları Amerika'ya almayacağım” gibi okunan 7 İslam ülkesinin vatandaşlarına ambargo koyması konusunda neden susuyor? Amerika'da, Avrupa'da insanlar “Müslümanların hukukunu savunmak için” ayaklanmışken bu konulardaki duyarlılığı bilinen Erdoğan neden bir şey demiyor?

Kuşkusuz üzerinde durulan bazı gerekçeler var: Peşin tavır alınmasın, işbirliğinin yolu kapanmasın, Erdoğan'la Trump'ı kapıştırmak, Erdoğan karşıtlarının hesabıdır, Trump'ı yıpratmak Türkiye'de başkanlık referandumunu etkilemeye yöneliktir vs.. gibi.

Bu değerlendirmenin, Türkiye – ABD ilişkilerini daha sağlıklı hale getirmek için peşin olarak Trump'a kapıları kapatmama boyutu, evet, bir hassasiyeti yansıtıyor ve haklıdır.

Ama buradan yola çıkarak Trump'ın yanlışlarına göz yumma sonucuna varılacaksa bu, baştan problemli bir yaklaşımdır.

Diyelim ABD yargısı Trump'a “Yanlış yapıyorsun” diyor ve “İslam karşıtı uygulamalar”a fren koyuyor. Olayın “Başkanlık sisteminde yargı freni” boyutunun bizde de karşılık bulacağı bellidir ve bu, yadırganmamalıdır.

Ama bir mesele daha var ki, bence o da Tayyip Erdoğan özelidir.

Yazının girişinde Davos'ta Şimon Peres ve Ankara'da Merkel karşısındaki Erdoğan tavırlarının bir “Refleks” olduğuna işaret ettim. Refleks, yani spontane, yani içinden geldiği gibi.

Şöyle bir sahne düşünün: Erdoğan'la Trump, şu sıralar gerçekleşmesi için çalışılan ilk buluşmada bir araya geldiler, konuşuyorlar ve Trump, meydanlardaki gibi “İslamcı terörizm”den bahsetti. Ne yapar Tayyip Bey? Amerika ile ilişkiler hatırına susar mı? Hiç zannetmiyorum.

Onun için birileri Trump'a, ağzına asla “islamcı terörizm” ifadesini almamasını tembih etmeli ya da Tayyip Bey'in itirazına hazır olmasını hatırlatmalı.