Geçen hafta Donald Trump’ın Ortadoğu gezisi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Konseyi (KEİK) toplantısı ve Türk-Alman ilişkileri bölgedeki gelişmeleri takip eden Rus medyasının ilgisini çekti.
ABD Başkanı'nın Ortadoğu turunu değerlendiren REGNUM ajansı yorumcusu Stanislav Tarasov, Trump’ın yaptığı terör karşıtı açıklamaların ve girişimlerin, bazen “Arap NATO’su” denen ittifak kurması ve Suudi Arabistan ile eşi olmayan silah satışı ile sonuçlandığını belirtti. Yazara göre Washington ile ilişikleri “daha yüksek seviyeye yükseltmek” istemekle Er-Riyad “güvenliğini satın alırken” ABD “bölgede güvenlik işini başkalarına pas ediyor”.
Başka deyişle Trump’ın Sünni Müslümanları, Şii Müslümanlarla mücadeleye sürüklediğini belirten Tarasov, "Çok sayıda Şii barındıran Azerbaycan, Bahreyn, Lübnan ve Pakistan’ın buna sert tepki göstermesi beklenebilir" dedi.
2009 yılında Ortadoğu turuna Türkiye ile başlamakla Amerika’nın Ankara ile özel ilişkilerinin olduğunu gösteren Barack Obama, TBMM’de verdiği demeçte Türkiye’nin Batı ile İslam dünyası arasında ara buluculuğuna işaret etmişti. Bu sefer, önceki başkanın Ortadoğu politikasını sert dille eleştiren Trump Suudi Arabistan’ı “İslam dünyasının kalbi” olarak tabir ediyor.
Birçok yorumcuya göre “geleneksel bölge siyaseti çizgisine dönüş yapan” Amerika, Suudi Arabistan’ı İran’a karşı kullanmak niyetinde. Tarasov ise, "Washington Kürtlere desteği keserse yukarıda bahsettiğimiz ittifaka Türkiye de katılabilir. Ne var ki Kürtler konusunda Tahran ve Ankara’nın amaçları genelde örtüştüğü için, Amerika bu iki ülkenin arasını bozmakta çok zorlanacak" yorumunu yapıyor.
Moskovskiy Komsomolets gazetesinde yazısı çıkan yazar Melor Sturua Trump’ın İsrail ziyaretini yorumladı. Sturua, “Herhalde Er-Riyad’da hem para, hem telkin ile pompalanan” Trump’ın “İsrail Arap komşuları ile gerçekten barış istiyorsa Filistin sorununa yaklaşımını değiştirmek zorundadır” açıklamasının altını çizdi. Sturua'ya göre ABD Büyükelçiliğini Tel-Aviv’den Kudüs’e taşıma sözünü de “unutan” Trump, İsrailli siyasetçileri hayal kırıklığına uğrattı.
Öte yandan Filistin liderleri de Trump’ta aradıklarını bulamadı, "barış için her şeyi yapacağım" açıklaması ile yetinmek zorunda kaldılar.
Yazar, kısacası "Trump’ın ziyareti Filistin sorununu çözüme hiç yaklaştırmamış" sonucuna vardı.
EADaily ajansı, Suriye’deki güvenlikli bölgeleri ülkenin parçalandığının belirtisi olarak değerlendirdi.
Ajansa göre güvenlikli bölgelerde odaklanan medyanın gözünden bazı alakalı gelişmeler kaçmış. O bölgeleri terk eden militanların aileleriyle ve silahlarıyla beraber İdlib’e yönelmesi (henüz kimse dile getirmek istemese de) Suriye’nin parçalanma sürecinin geri dönüşü olmayışını gösteriyor. Ajans, ülkenin 2011 sınırlarını artık korumayacağını da iddia etti.
EADaily’e göre gelişmeler, muhaliflerin İdlib dışında herhangi bir toprağa talip olamayacağını gösteriyor. Şam rejimi de bu şekilde kontrol altındaki alanı kan akıtmadan genişletiyor.
“Şüphesiz” Türkiyenin, Rusya ve İran ile yaptığı pazarlık sonucunda İdlib’i “dokunulmaz bölgeye” çevirttiğini, Ankara’nın orayı “muhalif diyar” haline dönüştürdüğünü iddia eden ajans, İdlib’de “silahlı militanların yoğunluğu ve onların çok farklı örgütlere bağlı olması Türkiye’nin baş ağrısı olacak” tahmininde bulundu.
KEİK toplantısını yorumlayan REGNUM ajansı, adı geçen örgütün, Türkiye’nin kendisini Karadeniz Havzası'nda en güçlü devlet hissettiği, Doğu Avrupa’yı Avrasya ve Ortadoğu ile bağlamayı hayal ettiği 1992 yılında kurulduğunu hatırlattı. Başka deyişle KEİK, Ankara’nın himayesinde AB’ye alternatif bir “Türk İpek Yolu” projesi olacaktı.
Bununla beraber, ajansa göre projenin o şekli suya düşmüş. KEİK ülkeleri arasında çıkan ve bitmek bilmeyen sorunlar zamanımızda da gündemde kalıyor. Toplantıda konuşan Recep Tayyip Erdoğan’a göre KEİK üyelerinin bir araya gelmesi bile büyük bir başarıymış.
REGNUM, Rusya ve Türkiye’nin, örgüt çerçevesinde birbirine rakip gözüyle bakmaktan vazgeçerse KEİK’in “eş liderleri” olma şansı bulunduğunu, bu konuda karşılıklı adım atma zamanının geldiğini dile getirdi.
Öte yandan Kommersant gazetesi muhabiri Galina Dudina’ya göre KEİK’in ana sorunu, üyeler arası kavgalar ve Rusya’ya karşı uygulanan ambargo.
Türkiye Cumhurbaşkanı, KEİK üyelerinden ne kadar “siyasi ayrılıklardan uzak durmayı” ve “ekonomik işbirliğinde odaklaşmayı” istese de Ukrayna Ekonomik Kalkınma ve Ticaret Bakanı, örgütün “felç olduğunu” ifade etmekle toplantı gündemine siyaset getirmiş oldu.
Dudina, KEİK’te olumsuz etkinin sadece üyeler arası anlaşmazlıklardan kaynaklanmadığına dikkat çekti. Mesela, gazetenin bilgisine göre Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İstanbul’a Güney Kıbrıs’tan gelmek isterken Türkiye, Rus heyetine “tarafsız” bir ülkede aktarma yapmayı tavsiye etmiş. Lavrov buna itiraz ederek toplantıya katılmaktan vazgeçmiş.
Gazeta.ru’ya konuşan Kriz Toplumu Araştırma Merkezi uzmanlarından Aleksandr Verşinin ise, Türkiye’nin Almanya ile ilişkilerinin “çok değişik” olduğuna işaret etti. Kendisine göre, Erdoğan AB’ye girmek için çaba göstermekten vazgeçince "uzun süredir Türkiye’den bir şeyler elde etmek için kullanılan 'havuç' Almanya’nın elinden düşmüş".
Verşinin, "Merkel Türkiye’ye ancak ABD vasıtasıyla baskı yapabilir, ama darbe girişiminin ardından Amerika’nın etkisi de bir hayli zayıflamış. Öte yandan Erdoğan Türk diasporasını kullanarak Almanya’ya baskı yapmak kabiliyetindedir" dedi.