Trump’ın küçük kıyameti
Federal hükümet faaliyetlerinin durdurulmasını engellemek için görünüşte taviz vermeyen Başkan Donald Trump’ın, kendisini yasal sınırlar içinde tutabilecek kabinesinde kimse kalmadı. Şimdi Amerikalılar ve müttefikleri, 2016 seçimlerinden bu yana varlığını hissettiren bir uçurumdan aşağıya doğru bakıyorlar. Peş peşe yaptığı hatalarla son müttefiki Mattis’i de kendinden uzaklaştıran Trump, etrafındaki çemberin daraldığını hissediyor.
Elizabeth Drew
Durumu henüz anlamamış olanlar için, uzmanların görüşlerini küçümseyen, fevri, yalancı, sınırlı bir akla sahip, dengesiz, cahil, meraksız, beceriksiz, ölçüsüz, yozlaşmış ve zayıf bir müzakereci olan ABD Başkanı’nın ödettiği bedel, son günlerde inkâr edilemez biçimde ortaya çıktı. İki hafta önce yaşanan üç önemli gelişme, Donald Trump’ın Cumhuriyetçi destekçilerini bile kızdırdı; sonuç olarak, (çoğunlukla zenginler ve şirketler yararına) bir vergi indirimi kararı almış, iki muhafazakârı Yüksek Mahkeme’ye atamış ve yaptıklarını haklı çıkarmaya çalışmıştı. Ancak, artık Oval Ofis’te (Başkanlık makamında) böyle bir kişinin bulunmasının tehlikelerini görmezden gelmek zorlaşıyordu.
Bu olaylar endişe vericiydi ve iki taraflı bir temelde gerçekleşti: Olayların her biri ABD’nin ulusal çıkarlarına zarar veriyordu ve hepsi de önlenebilirdi. Daha da kötüsü, hızlı bir şekilde peş peşe gelmeleri nedeniyle, artık (önceki uyarıların aksine) Trump’ın başkanlık anlayışının gerçekten de kontrol dışına çıktığı duygusunu yarattılar.
SURİYE’DEN ÇEKİLME KARARI TAMAMEN YANLIŞ
Trump, 19 Aralık Çarşamba sabahı, IŞİD’in mağlup edildiğini ve ABD askerlerinin Suriye’den çekileceği yolunda bir mesaj paylaştı. Karar, hepsi de onu kararından vazgeçirmeye çalışan az sayıda devlet görevlisi hariç, herkes için kötü bir sürpriz gibi geldi. Kongre’nin kilit üyeleri bilgilendirilmemiş, neredeyse hiç istişare edilmemişti; bazılarının bölgedeki askeri varlıkları ABD ordusunun mevcudiyetine bağlı olan müttefiklere de bilgi verilmemişti. Can alıcı dış politika kararları bu şekilde alınmaz: Müttefiklere önceden danışılır; bağlantıda olunan kongre üyeleri en azından bu tür bir ilandan önce bilgilendirilir. Bu tür önlemler, görgü kurallarından daha fazlasını ifade eder: Bir yönetim, danıştığı ve bilgilendirdiği oranda bir takım bilgiler edinebilir.
Karar hızla ve yaygın biçimde kınandı. Trump’ın daimi Senato müttefiki Lindsey Graham, “IŞİD ağır bir darbe aldı ama henüz yenilgiye uğratılmadı. Suriye’de güçlerimizi geri çekme kararı verilmesi durumunda IŞİD’in geri dönüş olasılığı büyük oranda artacaktır,” açıklamasında bulundu. Derhal çekilmek, ABD’nin Türkiye’ye karşı koruduğu ve IŞİD’e karşı planlı ortak saldırılar yürütülen Kürtleri terk etmek anlamına geliyor. Geri çekilme kararı, Suriye’yi Beşar Esad, Rusya (Esad’ın patronu) ve İran’ın merhametine bırakmak demek.
Bu kararı memnuniyetle karşılayan yegâne yabancı liderler Türkiye’nin otoriter lideri Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin oldu. Sonrasında Erdoğan, daha önce genel bir önerme olarak ABD askerlerini Suriye’den geri çekmek istediğini söyleyen Trump’ı buna ikna etti. Kararın ardından, ABD-Taliban müzakereleri henüz tamamlanmamış olmasına karşın, Trump’ın, yine yetersiz istişareler neticesinde, Afganistan’da bulunan ABD birliklerinin yarısını geri çekmeye karar verdiğine dair haberler gündeme geldi.
Beklenmedik bir anda yapılan Suriye’den çekilme açıklaması, bir kışkırtmada bulunmak istemese de, Trump kabinesinin en saygın üyesi olan savunma sekreteri James Mattis için bile çok fazlaydı. İki hafta önce perşembe günü, Trump’ın en tehlikeli dürtülerini engelleme yolundaki tek umut ışığı olarak görülen Mattis, istifasını açıklayarak neredeyse herkesi şaşkına çevirdi. Belagatli biçimde yazılan istifa mektubu, sadece Suriye’deki tökezlemeye değil aynı zamanda bir davranış tarzına da itiraz ettiğini açık biçimde ortaya koydu: Trump’ın müttefiklerine ve muhaliflerine ilişkin kafa karışıklığı; Kürtler gibi dostlarını yalnız bırakma arzusu; ve NATO gibi ittifakları değersizleştirmesi… Mattis'in arkadaşları, televizyon mülakatlarında, emekli dört yıldızlı deniz generali ve savunma uzmanı Mattis için en sorunlu olan şeyin yalnızca mevcut politikaları etkileyememesi olmadığını, aynı zamanda kabinedeki diğer üyelerin artık dayanamadığı bir pozisyon olan "Trump’ın tasdik edilmesi" olduğunu beyan ettiler.
ONU DENETLEYECEK BİR ŞEY KALMADI
Trump’ın güçlü ve sadık bir destekçisi olan Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell bile, perşembe öğleden sonra Mattis’in ayrılışıyla (McConnell’ın, Trump’ın Cumhuriyetçi Parti üzerindeki etkisi konusundaki kişisel kaygısının mühim bir işareti olarak) “ köşeye sıkıştığını” belirten bir açıklama yaptı. Kongre üyeleri, Trump’ın başkanlığı üzerinde herhangi bir sınırlamanın olmadığı bir durumdan duydukları endişeyi açıkça dile getirdiler.
Trump’ın hükümetinden ayrılan kişilere dair liste benzeri görülmemiş bir şekilde uzun. Bazıları (daha en baştan göreve getirilmemeleri gerekirken) bariz biçimde hukuksuz kararlar almaya zorlandı, diğerleriyse görevden azledildi, zira Trump onlarla anlaşmazlığa düştü; bazılarıysa Başkan’ın hakaret dolu davranışları nedeniyle görevinden ayrıldı. Trump, canı istediğinde astlarına bağırıp çağırıyor veya onları yalnız bırakarak günah keçisi ilan ediyor. İlk günlerde, Trump, Mattis’e karşı saygılı ve hatta biraz şefkat dolu yaklaştı; ancak zaman ilerledikçe, en seçkin kabine üyesinin kendi politikalarına neredeyse her adımda karşı çıkmasından usandı.
Söylendiği kadarıyla, böylesi kaypaklıklar, henüz onu bu göreve atamadan önce üçüncü savunma sekreterinden beklediği sadakat konusunda Trump’ın “tadını kaçırmıştı.” Trump, başka hiç kimsenin istemediği bir görevi teslim etmek amacıyla, aynı anda iki yüksek hükümet pozisyonunda bulunan muhafazakâr ve eski bir kongre üyesi olan Mick Mulvaney’e yönelmişti. Anlaşıldığı kadarıyla Mulvaney, 2016 seçimleri sırasında Trump’ın “korkunç bir insan” olmasına rağmen, Hillary Clinton karşısında Trump’a oy vereceğini televizyondan ilan etmişti.
KARARLARI FEDERAL HÜKÜMETİ KİLİTLEDİ
Neticede, 30 Aralık Cuma gece yarısı, federal hükümetin büyük bir kısmı kapandı; çünkü Trump, uzun ABD-Meksika sınırında bir duvar inşa etmek için yürüttüğü kampanyayı finanse etmek üzere milyarlarca dolar harcamak için (Cumhuriyetçiler tarafından kontrol edilen) Kongre’nin karşıt tavrıyla mücadele ediyordu. (Trump’ın, güya Orta Amerika’dan gelen göçmenlere karşı ülkeyi koruyacağını iddia ettiği bir duvar örmek ve sınır hattına asker yerleştirmek zorunda olduklarına ilişkin ara seçim kampanyası, Mattis’i derinden sarsmıştı.)
Duvar fikri halk arasında pek destek görmedi ve yalnızca Trump’ın en sadık destekçileri bunun yasa dışı göçü (ya da uyuşturucu kaçakçılığını) engelleyebileceğini düşünüyor. Ancak Trump, bu konuyu siyasi tabanını genişletmek için kullanarak -seçmenlerin en fazla yüzde 35’inin desteğini sağlayarak- kendini koruyabildi. Televizyonda yayınlanan bir Beyaz Saray toplantısında, demokrat partili liderler tarafından hazırlanan bir tuzağa düştü ve duvarın en azından bir kısmını finanse edebilmek için milyarlarca dolar harcamasına izin verilmemesi ve hükümet faaliyetlerinin dondurulması durumunda bununla “gurur duyacağını” ısrarla vurguladı. Sağcı medya şirketlerinin, verdiği sözün tutulması yönündeki güçlü baskısı altında olan Trump, toplantı süresi doluncaya dek bütçe görüşmelerini gerçekleştirdi ve toplantı bitiminde oradan ayrıldı.
Hâl böyleyken, Noel arifesinde yüz binlerce federal işçi –ellerinde ödenmeyi bekleyen faturalarla, ülkenin dört bir yanındaki gerçek insanlar- zorunlu izne ayrılıp ayrılmayacaklarını ya da maaşlarının ne zaman ödeneceğini bilmeksizin çalışmak zorunda kaldı. Ve Trump o anda Beyaz Saray’da bir rehine durumundaydı; çünkü Noel’den hemen önce hükümet çalışanları boşa çıkmışken, Palm Beach’teki villasında zengin arkadaşlarıyla birlikte golf oynamasının ne denli korkunç bir “görüntü” olabileceğini anlayabiliyordu.
Öte yandan Trump hayâl mahsulü duvarından aşağı nasıl inileceğini anlasa bile, bugüne dek katı tavrını sürdürdü; Mattis’i planlanandan iki ay önce görevden aldı ve son dönemdeki yanlışlarını eleştiren politikacılara hakaret ettiği tweetler paylaştı. Ruh halinin her zamankinden daha kötü ve tatil döneminde Beyaz Saray’dan yayılan bir tehlike hissiyle boğulmuş durumda olduğu bildiriliyor.
* Yazının aslı Project Syndicate sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)