TTB Genel Sekreteri Bulut: Aşı reddi değil aşı tereddüdü var
Covid-19 aşısını, sırası gelmesine rağmen olmayanların oranı yüksek. Toplumda aşı tereddüdü yaşandığını belirten TTB Genel Sekreteri Bulut’a göre bunun nedeni bakanlığın süreci şeffaf yürütememesi.
ANKARA - Uzmanlar, korona virüsüne karşı toplumun bağışıklığının sağlanması için aşılamanın önemine dikkat çekiyor. Türkiye’de aşılamanın başladığı ocak ayı ortasından bugüne iki doz aşı olanların sayısı 8 milyonu bulmadı. Sırası gelmesine rağmen aşı olmayanların oranı ise oldukça yüksek seviyelerde.
Aşı olmayanların oranının yaklaşık yüzde 25 olduğunu ifade eden Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut’a göre bu durum aşı reddinden değil aşı tereddüdünden kaynaklanıyor. Toplumda açığa çıkan aşı tereddüdünün nedeninin Sağlık Bakanlığı’nın korona virüsü salgını sürecini şeffaf yürütmemesinden kaynaklandığını belirten Bulut, “Sağlık Bakanı güvenilir bir şey söylese de güvenilmiyor” dedi.
‘VATANDAŞIN HİÇBİR KABAHATİ YOK’
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı, “Vakaların artmasının sebebi hepimiziz, 84 milyon” açıklamasını eleştiren Vedat Bulut’a göre iktidar her türlü sorumluluğu geçmişten bu yana ya dış mihraklara ya da vatandaşa yüklüyor. Bakanlığın korona virüsüne ilişkin rakamları ilk günden bu yana şeffaf bir şekilde açıklamadığını, bu durum nedeniyle halkta güven oluşmadığını ve önlemlere dikkatin zamanla esnediğini ifade eden Bulut, şunları söyledi:
“Şeffaf olmadıkları için güven sağlayamadılar, güven sağlayamadıkları için insanlar rehavete kapılarak önlemlerini yeterince almadı. Bu önlemler de maliyet gerektiriyor. Maskesiyle, hijyeniyle dört kişilik bir aileye maliyeti 250 lira ile 500 lira arasında. İnsanlar evlerine ekmek götürmekte zorlanıyorlar. Dar gelirli ve yoksul insanlar var. Belli bir dönem kaos içerisinde maske verdiler, onu da tam beceremediler. Burada vatandaşın hiçbir kabahati yok. Güven veremedikleri için insanlar dikkat eksikliği yaşıyorlar. Bütçeyi tüketip beş on kişiyi zengin ettikleri, ülkenin hazinesini tarumar ettikleri için vatandaşa verecek sosyal yardımları yok.”
‘YÜZDE 25 SIRASI GELMESİNE RAĞMEN AŞILARINI YAPTIRMIYOR’
Sağlık Bakanı Koca yaptığı açıklamada, 65 yaş üzeri kişilerin yüzde 100'ünün aşılanmadığını, halen yüzde 23.6 oranında korona aşısı tanımlandığı halde yaptırmayan kişi bulunduğunu söyledi. Aşı sırası gelmesine rağmen yaptırmayanların oranının yüzde 25’e yakın olduğunu bunun altında ise “aşı reddi”nin değil “aşı tereddüdünün” yattığını belirten Bulut bu durumun gerekçesini şöyle açıkladı:
“Biz bu duruma aşı reddi değil aşı tereddüdü diyoruz. Aşı reddi ile şu anki aşı tereddüdü tamamen farklı. Aşı tereddüdünde, ‘Vurulan arkadaşlar da hasta oldu. Çok da etkili değilmiş’ gibi bir bilgi kirliliği var. Asıl pandemi de bu infodemi, yanlış bilginin yayılması. Bu nedenle tereddüt yaşayan insanlar var. Bu eğitim düzeyi düştükçe daha yaygınlaşıyor. Büyükşehirlerimizde aşılama oranı yüzde 80-85, Güneydoğu’ya gittikçe oran yüzde 20’ye düşüyor. Bunun bir kısmı belki lojistik ulaşamama ya da insanların elektronik ortamı kullanamamasından dolayı randevu alamaması olabilir ama büyük kısmında tereddüt var.”
‘SAĞLIK BAKANI GÜVENİLİR BİR ŞEY SÖYLESE DE GÜVENİLMİYOR’
Aşı tereddüdünün Sağlık Bakanlığı’nın korona virüsü salgını sürecini şeffaf yürütmemesinden kaynaklandığını belirten Bulut’a göre toplumda ilk günden bu yana devam eden güvensizliğin sonuçları yaşanıyor. “Baştan bir güvensizlik başladı. Aşıların sayısı, gelişi, takviminin belirsizliği, fiyatlarının belirtilmemesi… Bakanlık baştan şeffaf olmayınca bu halkta bir olumsuzluk yarattı. Artık Sağlık Bakanı güvenilir bir şey söylese de güvenilmiyor” diyen Bulut şöyle devam etti:
“Toplumun aşılardan kesinlikle tereddütleri olmasın. İnsanlar aşılar arasında ülke ayrımı yapmasınlar. Aşıların milliyeti yoktur. Bugün Çin’de aşı üreticisi firmaların sermayeleri batılı firmaların, batıdaki üretici firmaların çalışanları da Çinli ve Hintli. Aşıların küresel bir dünyada milliyeti yok. Almanya’daki aşının mucitleri iki tane Türk. Böyle bir ortamda aşı milliyetinden bahsedilemez. Alman malı, İngiliz malı, Çin malı gibi kavramlar yanlış. Sağlık Bakanlığı’na düşen görev aşıların içeriğini incelemek ve toplumu bilgilendirmektir.”
‘DÖRDÜNCÜ KATEGORİYE ATILAN SAĞLIK ÇALIŞANI SAYISI KAÇ?’
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarında dikkat çeken bir diğer başlık ise sağlık çalışanları arasında aşılamanın yüzde 86 olmasıydı. Bu 100 sağlık çalışanından 14’ünün aşı yaptırmadığı anlamına geliyor. Koca’nın açıkladığı oranın yanıltıcı olduğunu belirten Bulut şunları söyledi:
“Sağlık çalışanı randevu almış da mı aşıya gitmemiş? Aksine yüzde 14’ün içerisinde şu var. Örneğin sağlık çalışanı izne gitmiş gelmiş ve o arada aşısını vurulmamış. İzinden gelince de sırası geçmiş. Diyorlar ki, ‘Sen artık dördüncü kategoridesin.’ Sağlık Bakanlığı’nın aşılama sıralamasında dördüncü kategori, aşılama sırası geldiği halde zamanında aşı yaptırmayanlar. Bize böyle bir sürü şikâyet var. Onları da yüzde 14’ün içerisine ekliyor. Bizim sahada gördüğümüz doktorların, hemşirelerin yüzde 100'ü aşı vurulacaklar. İlk aşamada ilan edilen rakam 1 milyon 100 bin civarında sağlık çalışanı içindi. Ama o sağlık çalışanları içerisinde işyeri hekimlerinin yanında çalışan personeli, aile sağlığı merkezlerinde ‘işçi’ statüsünde çalışan sağlıkçıları, muayenelerde hekimlerin yanında çalışan personeli atladılar. Yüzde 14’e bunları da katarak abartılı bir şekilde Sağlık Bakanı'nın vermesi yanıltıcı. Sırası gelip o anda aşı olamayan, daha sonra dördüncü kategoriye atılan sağlık çalışanlarının sayısı nedir? Bu sayıyı açıkladıklarında net olarak anlaşılır.”
‘65 YAŞ ÜZERİ BIONTECH’İ TERCİH EDİYOR’
Son dönemde tartışmalı olan bir diğer başlık ise BioNTech ile Sinovac aşısının hangisinin tercih edilmesi gerektiği. “Toplumda BioNTech aşısına mesafeli yaklaşma söz konusu mu? İnsanlar Çin’de üretilen Sinovac aşısına daha mı meyilli?” sorumuza Bulut şu ifadelerle yanıt verdi:
“BioNTech aşısı çok az geldi. Bakanın açıkladığı rakam 2.8 milyon. 20 milyon BioNTech 20 milyon da Sinovac olsa elimizde kıyaslama yapabilirdik. Sinovac’ın 65 yaş üstü çalışması Türkiye’de yapılmadı ve Brezilya çalışmaları üzerinden gittiler. O nedenle 65 yaşın üzeri daha çok BioNTech’i tercih ediyor. Özellikle sağlık çalışanları açısından bu böyle. Çünkü BioNTech’in 65 yaş üzeri verileri bize daha yakın ama Sinovac’ın verileri yok. Eğitimi yüksek olanlar biraz BioNTech tercihinde. Ama bunu kesin söyleyebilmek için somut bir veri elimizde yok. Bunun olabilmesi için aşı sayılarının yüksek olması gerekiyor.”
'SAĞLIK ÇALIŞANLARI AŞILARIN ETKİNLİĞİ KONUSUNDA VERİ KAYNAĞI'
Sağlık çalışanlarının aşıların etkililiği konusunda iyi bir veri kaynağı olduğunu belirten Bulut, “Yıl sonuna kadar sağlık çalışanlarının yaşamını yitirdiği sayılar düşük olursa bu bize aşının toplumu koruduğunu anlatır” dedi ve şunları söyledi:
“Şu ana kadar 397 meslektaşımızı kaybettik. Aşı çalışmalarından sonra sağlık çalışanlarının da birçoğu aşı vuruldu. Şu anda sağlık çalışanlarında ölüm ve hastalık oranlarının çok düşmesi gerekiyor. Aşılama çalışmalarından sonra 20 sağlık çalışanını kaybettik. Şimdi bir şey söylemek erken ama bundan dört ay sonra sağlıkçıların ölümünü ortalama olarak aynı görürsek bu bize aşının raporlarda gösterildiği kadar başarılı olmadığını gösterir. Ama bu ölümler ayda 1 gibi rakamlara düşer, hastalık da sağlık çalışanlarında görülmezse bu aşının başarılı olduğunu gösterir. TTB olarak sahada bu verileri topluyoruz. Ölüm haberi geldiğinde aşısını ne zaman olduğunu soruyoruz ve herkesi takip ediyoruz. Bugünden itibaren Covid-19 nedeniyle ölen ve bizim isimlerini açıkladığımız her sağlık çalışanı aşılama dozunu bitirmiş, bağışıklanmış kişiler. Bunların sayısını takip edeceğiz.”
‘PATENT ANONİM OLSAYDI PANDEMİ DÜNYADA KRİZ OLMAKTAN ÇIKACAKTI’
ODTÜ Mezunları Derneği’nin, “Güneşin Patenti Olmaz” sloganıyla Covid-19 aşı patentlerinin kaldırılması için oluşturduğu platforma TTB’nin de katıldığını, uluslararası aşı patentine karşı kurulan oluşumlarla iletişim halinde olduklarını söyleyen Bulut, “Pandemi bir fırsat ve dünya aklını başına almalı” ifadelerini kullandı ve şunları kaydetti:
“Kapitalist dünyada bu işin çözümü yok. Hindistan’da üretim kapasitesi çok geniş ama firmaların patenti yok. Dünyanın ihtiyacını altı ayda üretebilecek kadar kapasiteleri var ama patentleri yok. Pfizer ya da Moderna gibi firmaların ise patentleri var ama üretim kapasiteleri az. Böyle bir ortamda patent anonim olsaydı aşı üretilecekti ve dünyanın ihtiyacı altı ayda sağlanacaktı ve pandemi dünyada bir kriz olmaktan çıkacaktı. Fakir ülkelere de aşı ulaşmış olacaktı. Şu an 59 ülkeye aşı girişi sıfır. Küresel salgının çözümü küreseldir. Ülkeler, ‘diğer ülkeler umurumda değil’ diyemez çünkü bir ülke koruma kalkanını kendi içerisinde geliştirip rahat kalamaz. Tüm dünyanın yüzde 70 bağışıklık kalkanını oluşturması lazım. Bunun da yolu aşının patentinin olmaması. ‘Firmalar Ar-Ge için milyar dolar para yatırdılar hakları ne olacak’ deniyor. Dünya Sağlık Örgütü çalışma yapar, devletler bütçeleri oranında bir fonu destekler, Ar-Ge çalışmaları o fondan yapılır ve böylece patent insanlığın olur.”
YERLİ AŞI: TEMMUZDAN İTİBAREN ÜRETİME GEÇEBİLİRLER
Yerli aşı çalışmalarını yakından takip ettiklerini, yerli aşının da umut olduğunu belirten Bulut, Erciyes Üniversitesi’nin geliştirdiği aşının temmuz başı, Selçuk Üniversitesi’nin geliştirdiği aşının ise sonbahar aylarında üretime başlayabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Kayseri’de üretilen aşı FAZ-3’e geçecek. Üç aylık klinik çalışmaları devam edecektir. Muhtemelen haziranın sonu, temmuzun başı prototipi üretilmiş olacaktır. Erciyes Üniversitesi üretimlerini Koçak İlaç firmasında yapıyor. Bir aşıyı üretebilmek için GMP-BSL3, yani iyi üretim koşulları sertifikasyonu lazım. Bu Koçak firmasında var. Tahmin ediyorum ki çalışmalar olumlu sonuçlanırsa temmuzdan itibaren Koçak bu aşıyı üretebilir ama üretim kapasitesi onun da çok yüksek olmayacaktır. Selçuk Üniversitesi de FAZ-2’sine devam ediyor. Onlar da Vetal ile çalışıyorlar. Onların da GMP-BSL3’ü var. Erciyes’ten daha yavaş gittiler ve sonbahar gibi üretime başlayabilirler.”