TTB yöneticileri Adalet Bakanlığı'na dilekçe verdi
"Savaş Bir Halk Sağlığı" sorunudur başlıklı açıklamaları nedeniyle hapis cezası alan Türk Tabipler Birliği yöneticileri mahkeme sürecinde yaşananlara ilişkin Adalet Bakanlığı'na dilekçe verdi.
ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi üyelerine “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” ve "1 Eylül Dünya Barış Günü" açıklamaları nedeniyle hapis cezası verilmesi tabip odaları tarafından TTB Genel Merkezi önünde protesto edildi. TTB Merkez Konseyi üyeleri burada gerçekleşen basın açıklamasının ardından Adalet Bakanlığı’na giderek mahkeme sürecinde yaşananlara ilişkin dilekçe verdiler.
'DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE GÖRÜLMEDİ'
TTB İkinci Başkanı Ali Çerkezoğlu tarafından okunan basın açıklamasında, "Türk Tabipleri Birliği yöneticilerinin kurumsal açıklamalarından dolayı, ne bu ne de başka bir gerekçeyle hapisle cezalandırılmaları, dünyanın hiçbir ülkesinde bugüne kadar görülmemiştir" denildi.
Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada TTB yöneticilerine iki açıklama nedeniyle 20 ay hapis cezası verildiği hatırlatılan açıklamanın satır başları şu şekilde:
USULEN YAPILAN YARGILAMA: Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve savunmaları dinlemeden, önceden hazırladığı mütalaayı flash bellek içinde getiren Cumhuriyet Savcısının tek bir cümle etmediği, yine bir başkan ve iki üyeden oluşan yargıç heyetinin Merkez Konseyi üyesi 11 sanığa tek bir soru bile sormadığı yargılama, üç celsede sonlandı. TTB Merkez Konseyi üyelerinin suç işlediği ön kabulü ile usulen yapılan yargılamanın sonunda “suç” mahkeme tarafından sabit görüldü. Cezalar mahkeme başkanı tarafından hepimizin huzurunda okundu. Başkanımızın son sözleri tamamlanmadan mahkeme heyetinin cübbeleri çıkartarak salonu terk etmesi, başlı başlına bir hukuk skandalı oluşturdu.
SANKİ DUVARLARA SÖYLENDİ: Üç celse boyunca Merkez Konseyi üyelerinin tek tek yaptığı savunmaların içeriği ve niteliği, TTB avukatlarının sunduğu karşı deliller; Yargıtay ve AİHM içtihatları; hekimlikle savaşların uyuşmayacağına, hekimlerin ve hekim örgütlerinin her şart ve ortamda barışı savunmalarının görev ve sorumlulukları olduğuna, savaşlara karşı çıkmayan ve barış talep etmeyen hekimin meslek etiğine aykırı davranmış olacağına dair bütün savunma ve açıklamalar sanki duvarlara söylendi. Yapılan tüm açıklama ve savunmalar mahkeme heyetince “titizlikle kayıt altına alınırken”; zerresi dahi karara etki etmedi.
VERİLEN BU CEZALARI MEŞRU KILMIYOR: 3 Mayıs 2019 tarihinde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince TTB Merkez Konseyi üyelerine hapis cezaları verilmiş olması, yaşanan yargılama sürecinin hakka, hukuka, yasalara, etik değerlere ve vicdana uygun olduğu anlamına gelmiyor. Verilen bu cezaları meşru kılmıyor. Bilakis başta hekim camiası olmak üzere tüm kamuoyunun vicdanı yaralanmış, adalet duygusu zedelenmiş ve hukuka olan inancı temelden sarsılmıştır.
On binlerce hekimin oyuyla seçilmiş Türk Tabipleri Birliği yöneticilerinin savaş karşıtı ve barış yanlısı açıklamaları nedeniyle hapisle cezalandırılması, darbeler dâhil ülkemizin hiçbir döneminde karşılaşılmamış bir utanç tablosudur.
HUKUKSAL UTANCI AÇIKLAYAMIYORUZ: Gazetecilerin, milletvekillerinin, akademisyenlerin, yazarların, karikatüristlerin, tweet atan gençlerin, “çocuklar ölmesin’’ diyen öğretmenlerin hapishanelere gönderildiği bu ülkede bir eşik daha aşılmış, demokratik seçimlerle göreve gelmiş, bir hasta daha şifa bulsun diye bilgisini, emeğini, yaşamını insanlığa ve bu halka adamış TTB Merkez Konsey üyesi hekimler hapisle cezalandırılmıştır. Bizler TTB yöneticileri olarak bu hukuksal utancı Dünya Tabipleri Birliği’ne ve bağlı ülke tabip birlikleri ile diğer hekim örgütlerine açıklayamıyoruz. Ülkemizde de başta meslektaşlarımız olmak üzere 82 milyon yurttaşımızdan tek bir kişinin bile bu hukuksuzluğa alışmasını ve demokrasi dışı keyfiliği kabullenmesini istemiyoruz.
BİR CÜMLE KURMAYAN SAĞLIK BAKANLIĞI: Ülkemizde yargı mekanizmasından sorumlu Adalet Bakanlığı ile TTB Merkez Konseyi’nin hapis cezasına karşı bir cümle kuramayan Sağlık Bakanlığı’nın dünyaya ve ülkemizdeki 145 bin hekime bu utanç tablosunu açıklamasını bekliyoruz. Türk Tabipleri Birliği zaman zaman baskı ve hukuksuzluğa uğrasa da süreçte haklı çıkan ve bu onurlu duruşuyla sadece ülkemizde değil tüm dünyada örnek gösterilen bir meslek kuruluşudur.
ADALET MÜCADELESİ BÜYÜTÜLMELİ: Hiç kimseden ve hiçbir yerden direktif almayan, hukuka, delillere, savunmalara saygılı; adil ve tarafsız bir yargı mekanizmasını tesis etmek olduğunu ve bunun için ülkemizdeki adalet mücadelesinin büyütülmesi gerektiğini çok iyi biliyoruz. Bu yargı sistemiyle sağlıkta şiddettin engelleneceğine inanmadığımız gibi, toplumsal barışın sağlanacağına da, iyi ve onurlu hekimlik yapılabileceğine de inanmıyoruz. (DUVAR)