Tunç Soyer: Gençlerin oyları seçimi ilk turda bitirecek

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “Önce bir şey değişir, sonra her şey değişir. Şimdi o değişimin vakti geldi. 14 Mayıs’tan sonra Türkiye yeniden bahara, güneşli güzel günlere uyanacak” dedi.

Abone ol

İZMİR – 14 Mayıs Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem Milletvekili Genel Seçimlerine sayılı günler kala, Türkiye’nin bütün illeri büyük mitinglere sahne oluyor. Muhalefetin önemli bir bölümü cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklerken, Ata İttifakı adayı Sinan Oğan ile Memleket Partisi adayı Muharrem İnce de Cumhurbaşkanlığı seçiminde pusulada yer alıyor. Buna karşılık Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan da MHP lideri Devlet Bahçeli ile birlikte seçim çalışmalarını sürdürüyor.

30 Nisan Pazar günü İzmir Gündoğdu Meydanı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı büyük mitinge ev sahipliği yapan İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile 14 Mayıs seçimlerini konuştuk.

‘MUKAYESE ETMEMİZ BİLE SÖZ KONUSU OLAMAZ’

İzmir, 30 Nisan’da Millet İttifakı ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı büyük ve coşkulu bir mitinge sahne oldu. On binler Gündoğdu’daki miting alanını doldurdu. Bir gün öncesinde de aynı alanda Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingi vardı. Millet İttifakı’nın İzmir mitingine baktığınızda 14 Mayıs’ta kazanacağınızı hissettiniz mi?

Sadece o güne bakarak bir değerlendirme yapmanın doğru olduğunu düşünmüyorum… Üstelik hissiyatın da ötesinde kazanacağımıza ilişkin somut bir realite var ortada. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu birleştiren, umut veren ve de güven aşılayan vizyon tüm Türkiye’de büyük karşılık buldu. Millet İttifakı ülkeyi içine çeken ayrışma ve kutuplaşma girdabının panzehri olacak. Bunu görüyoruz. Cumhur İttifakı’nın İzmir’deki mitingi ile Millet İttifakı’nın o görkemli buluşmasını ise mukayese etmemiz bile söz konusu olamaz. Hem sayısal olarak hem de coşku ve inanç olarak arada dağlar vardı.

14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sayılı günler kaldı. Hem Millet İttifakı hem de Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları sahada. Yanı sıra Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği de çalışmalarını sürdürüyor. Siz bugünlerde meydanların dilini nasıl okuyorsunuz? 21 yıllık Erdoğan rejimine son verecek güçlü bir rüzgâr esmeye başladı mı?

Üstat Can Yücel’in de dediği gibi “Hava döndü… Dumanı dağıtacak yıldız poyraz başladı…" Birkaç günde de gelinmedi bu noktaya. Ağır ekonomik kriz, derinleşen yoksulluk, aç yatan çocuklar bu ülkenin son döneminin gerçeği haline geldi. Zengini daha zengin, fakiri daha da fakir yapan, sınıfsal ayrımların keskinleştiği böylesine dönemlerde sol hareketin daha da fazla karşılık bulması gerekir. Ama her zaman söylediğim gibi önce bir şey değişir, sonra her şey değişir. Şimdi o değişimin vakti geldi.



‘ANLATACAK BİR HİKAYELERİ KALMADI’

Cumhur İttifakı’nın yürüttüğü seçim kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Görüldüğü kadarı ile Cumhur İttifakı liderleri Erdoğan ve Bahçeli, Millet İttifakı liderleri ve Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken, 2015, 2018 ve 2019 seçimlerinde de oldu gibi hep PKK ve FETÖ ile iltisak üzerinden politika geliştirmeye çalışıyor. Bu politikalar artık inandırıcılığını yitirmedi mi?

Hepsinden öte bu tutumu çok tehlikeli buluyorum. Koltuk sevdası uğruna bu ülkeye daha büyük bir kötülük yapılamaz. Herkese bölücü diye diye, ülkeyi bölüyorlar. Anlatacak bir hikayeleri kalmadı. Daha güzel bir yarın vadedemiyorlar. Yarattıkları bir algı var. Biz gidersek, ülke bölünür. Hayır… Tam tersine siz giderseniz bu ülkede birlik ve beraberliği yeniden tesis etmenin, tasada ve kıvançta bir olmanın önü açılır. Ötekileştirmenin, ayrıştırmanın gölgesi ülkenin üzerinden kalkar. Kara bulutlar dağılır… 21 yıllık AKP iktidarının bizi getirdiği noktaya bakın. Artık sokaklara çıkıp birbirimize sarılarak milli takımımızın başarılarını bile kutlayamıyoruz. Bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür bu.

Millet İttifakı’nın yürüttüğü seçim kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Millet İttifakı’nın altı liderine Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının da katılması ittifakı ve Kılıçdaroğlu’nu daha da güçlendirdi mi?

Son derece başarılı bir kampanya ve strateji yürütüldüğü çok net görünüyor. Tekrar altını çizmek istiyorum, Millet İttifakı bileşenlerinin siyasi yelpazenin birbirinden çok farklı noktalarında konuşlanmış olması aslında son derece anlamlı bir mesaj veriyor bize. Fikir ayrılıklarına rağmen hatta farklı yaşam tarzlarımıza rağmen biz bir araya gelebiliyoruz, bu birliktelik geleceğimizin güvencesidir diyor 6 lider. İki belediye başkanımızın da kampanyaya katılması tabi ki ayrı bir dinamizm getirdi saha çalışmalarına.



‘TOPLUMUN HER KESİMİ KILIÇDAROĞLU’NA GÜVENİYOR’

Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği isim de telaffuz ederek cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladılar. Bu desteklerin anlamı ve önemi nedir?

Bu iki sol blok aslında ne söylüyorsa akıl, mantık ve vicdan da onu söylüyor. Bugün halkın mutluluğunu, refahın büyütülmesini ve adil paylaşımını, demokratik bir rejimde, huzur ve güven içinde bir yaşamı isteyen herkesin sayın Kemal Kılıçdaroğlu dışında bir adres araması mümkün mü? Bu destekler bize açıkça şunu söylüyor: Toplumun her kesimi Kılıçdaroğlu’na güveniyor ve onu cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor.

Türkiye derin bir ekonomik kriz içinde ve hayat pahalılığı geniş halk kesimlerinin canını yakmış durumda. Halk neredeyse geçinmek için fiyatlarla boğuşuyor. Önümüzdeki 14 Mayıs seçimlerini kazanmanın yolu nereden geçiyor?

Evet, ülkenin ciddi bir özgürlük ve demokrasi sorunu var. Ayrıca bilimde, sanatta, kültürde, eğitimde, sağlıkta her alanda büyük bir çöküş var. Ama Türkiye’de tüm bunlar bir kenara toplumun ekseriyetinin ülke yönetimini ekonomi üzerinden değerlendirdiği de bir gerçek. Enflasyon karşısında ezilen, alım gücü düşen, fakirleşen halk artık iktidarın başarısızlığını ciddi şekilde sorguluyor.

Biz ne yapmalıyız derseniz; bu yoksulluğun kader olmadığını, çok daha iyisine layık olduğunu halkımıza anlatmamız lazım. 20 yıl öncesine kadar komşuları arasında en güçlü ekonomiye sahip ülke durumundaki Türkiye, şimdi cepleri para dolu Bulgar vatandaşlarının pazar yerine döndü. Bizim vatandaşımız akşam pazarında artıkları toplarken, onlar arabalarının bagajlarını tıka basa doldurup ülkelerine gidiyor. Almanya falan bizi kıskanmıyor yani. Halkımıza bunu anlatmak zorundayız.

Dikkat etmemiz gereken bir konu daha var. İktidarın kutuplaştırma tuzağına düşmemek ve şiddeti çağıran dil ve üslubuna asla uymamak gerekiyor. Onlar ne kadar nefret söylemleri kullansa da bizim kucaklayıcı ve gönüllere dokunan bir yaklaşım içinde olmamız gerek.

Uzun süredir siyasetin inisiyatifi Kemal Bey’de… Yıllardır söylenen muhalefet sadece eleştiriyor ama çözüm önermiyor, proje üretmiyor şeklindeki tezler de çöktü. Artık iktidar Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzının içine bakar hale geldi. Son 1,5-2 yıldır özellikle o ne söylediyse iktidar yapmak zorunda kaldı. 14 Mayıs’tan sonra Türkiye yeniden bahara, güneşli güzel günlere uyanacak. Buna inanıyorum…



‘DEĞİŞİM GENÇLERİN ELİNDE’

Size göre Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turda biter mi? Diğer cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın alacağı oylar seçimlerin ikinci tura kalmasını yol açabilir mi?

Bitecek. Bu iş ikinci tura kalmadan ilk turda bitecek. Bu düzenin değişmesini isteyen herkes… Kavgalara, ötekileştirmelere, yoksulluğa, giderek artan baskılara karşı sözü ve isyanı olan herkes sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na mührü basacak. Değişim gençlerin elinde. Gençlerin oyları seçimi ilk turda bitirecek.

Her ne olursa olsun, deprem gerçeğini de unutmamak lazım. 6 Şubat’taki Maraş merkezli depremde 50 binde fazla insanımızı kaybettik. Siz ilk günden beri, sık sık da bölgeye giderek depremzedelere büyük yardımlarda bulundunuz. Bölgeye ilginiz devam ediyor mu? Neler söylemek istersiniz?

Bu topraklar üzerinde 6 Şubat’ı yaşamış ve o yıkıma tanık olmuş kuşakların bir daha yaşamları boyunca böylesine topyekûn bir acı ve böyle büyük bir felaketle karşılaşmayacağını düşünüyorum. İlk etapta arama kurtarma ve sağlık, daha sonra yeme-içme, barınma gibi konularda, hemen ardından psikolojik ve sosyal destekler anlamında İzmir Büyükşehir Belediyesi gereken her şeyi kademeli olarak yapma konusunda imkanlarını seferber etti. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Osmaniye olmak üzere dört ilimizde konteyner kentler kurduk. Buralarda depremzedelerin yaşamlarını sürdürecekleri tüm imkanları sağladık. Son aşamada ise artık bu şehirlerde yaşamı yeniden inşa etme, ekonomik faaliyetleri sürdürme konusunda inisiyatif aldık. Çünkü buralarda üretim durmuştu. Ama hayat devam ediyordu. Üreticilerimizin üretime tekrar dönmelerine imkan verecek çareler üretmek lazım diye düşündük. Depremin hemen ardından İzmir, Osmaniye’ye yardım konusunda öncelikli olarak görevlendirilmişti. Bu sorumluluğu biz sonrasında da bırakmadık. Oradaki kooperatifler ve üreticilerle birlikte tarımsal üretimi nasıl daha fazla destekleriz, tarımsal üretimi zenginleştiririz onun arayışı içindeyiz. Buranın çok kıymetli bir ürünü var. Yer fıstığı… Belki de Türkiye'deki toplam üretim kapasitesinin önemli bir bölümü bu bölgeden çıkıyor. Bizim fıstığın katma değerini büyütecek, ezmesi, yağı, cipsi gibi ürünlerle çeşitliliği sağlamamız ve pazar ağını geliştirmemiz gerekiyor. Profesyonel destekler alacağız, marka tasarımından, ambalaj tasarımına kadar. Biz eğer tarımsal üretime destek olmazsak, bunun önünü açmaz, tarımsal üretimi güçlendirecek çalışmalar yapmazsak sadece bu bölge değil Türkiye'nin batısı da kaybedecek. Bölgede üretimin durması demek, topyekûn yoksullaşmamız demek. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak gücümüz yettiğince destek vermeye devam edeceğiz.