Üç büyük işçi konfederasyonu, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in genel başkanları, 9 Temmuz 2024 tarihinde ortak bir basın toplantısı düzenleyerek 10 maddelik bir talepler listesini açıklamıştı. Bu talepler içerisinde asgari ücrete temmuz ayında ikinci bir zam yapılması, emekli aylıklarının yükseltilmesi gibi konular yer alıyordu.
Geçen sürede 17 bin liralık asgari ücrete herhangi bir zam yapılmadığı gibi en düşük emekli aylığında sadece 2 bin 500 liralık bir “komik zam” gerçekleştirildi. 12 bin 500 liralık en düşük emekli aylığı yine asgari ücretin ve 20 bin liralık açlık sınırının altında kalmıştı.
Bir aydan fazla bir zaman geçti, işçiler ve emekliler için yaşanamaz hale gelen bu sefalet düzeni koşullarında nihayet konfederasyonlardan ayrı ayrı açıklamalar gelmeye başladı.
TÜRK-İŞ'TEN İKİ BÖLGESEL MİTİNG
İşçi tabanının da bastırmasıyla birlikte Türk-İş yönetimi, 20 Ağustos’ta 81 il ve bölge temsilciliklerinde kitlesel basın açıklamasının yapılacağını bildirdi. Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, 26 Ağustos’ta Çerkezköy’de, 3 Eylül’de de Zonguldak’ta kitlesel miting düzenleyeceklerini açıkladı.
Aslında 6 Ağustos 2024 tarihinde toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda sonuç bildirgesi açıklanmadığı gibi konfederasyonun internet sitesinde yer alan haberde, “vergide adalet” ve kamu kesimindeki ücret dengesizliğine değinilerek bir “ek protokol” düzenlenmesinin isteneceği belirtiliyordu.
Daha sonra tabandan gelen baskılar sonucu, işçinin tepkisini yatıştırmak ve bir anlamda “günü kurtarmak” için Türk-İş yönetimi harekete geçmek zorunda kaldı ve bölgesel miting kararları aldı.
Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar da, düzenlediği basın toplantısında şu görüşleri dile getirdi:
“Türk-İş olarak işçinin, emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ediyoruz. Çalışanın, emeklinin hakkını arıyoruz. Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam, güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz, KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
HAK-İŞ’İN MİTİNGLERİ
Hak-İş Konfederasyonu da üç ilde miting yapma kararı aldığını duyurdu. Hak-İş, 23 Ağustos'ta Kayseri'de, 5 Eylül'de Kocaeli'nde ve 13 Eylül'de Gaziantep'te miting düzenleyecek.
Konfederasyondan yapılan açıklamada "vergi adaletsizliği, ek protokol zam talebi, işten çıkarmalar, sendikal baskılar, kayıt dışı istihdam, işsizlik, örgütlenmenin önündeki engeller ve iş kazaları" başta olmak üzere çalışma hayatının gündemindeki konulara ilişkin talepleri dile getirmek amacıyla mitingler gerçekleştireceği belirtildi.
DİSK ise henüz bir eylem takvimi açıklamış bulunmuyor. DİSK’in de eylül ayı içinde çeşitli kentlerde miting düzenleyeceği belirtiliyor.
Aslında üç konfederasyon, ortak bir talepler bildirgesi yayınlamasına rağmen ayrı, ayrı miting düzenlemeleri de ilginç bir gelişme. Güçlü bir hareket için ve AKP iktidarının daha güçlü bir şekilde uyarılması için ortak miting ve eylemlerin yapılması şart gözüküyor.
'DİP DALGA GELEBİLİR'
Türk-İş eski genel sekreteri ve TEKEL direnişinin örgütleyicisi olan Tek Gıda-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Mustafa Türkel de, son gelişmeleri Gazete Duvar’a şöyle değerlendirdi:
“Kuşkusuz üç konfederasyonun birlikte hareket etmesi önemli. İşçilerde, emeklilerde bıçak kemiğe dayanmış durumda. Biz isterdik ki, bu mitingler İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa gibi işçilerin yoğun olduğu kentlerde düzenlensin. Türk-İş’in Çerkezköy’deki mitingi pazartesi günü, kimi nasıl toplayacaklar? Salı günkü Zonguldak mitingine insanlar nasıl gelecek?”
Tek Gıda-İş Başkanı Mustafa Türkel, “Bu eylemlerin arkasının gelmesi lazım. Aksi halde tabandaki işçi konfederasyon yönetimlerini aşar. Hele eylül v e ekim aylarında işçinin tepkisi çok daha büyüyecektir. Dip dalga geliyor, tutucu sendika yönetimlerini aşar, gider”.
Mustafa Türkel, AKP’nin Türkiye’de çok büyük bir tahribatı gerçekleştirdiğini artık insanların dayanma gücünün kalmadığını, iktidarın bitme noktasına geldiğini, o nedenle mevcut sendika yönetimleri gerekli mücadeleyi veremezlerse kendileri için de hüsran olacağını söyledi.