Türk sorunu mu yoksa Kürt sorunu mu? Kürtlerin eşitsizlik ve
bağımlılıkları ile ilgili tartışmalarda bazen çok cömert ve ileri
görünen bir hamle vardır: Sorunu Türk’leştirmek. Yani ‘Kürt sorunu
yoktur, Türk sorunu vardır’ demek. Bu hamle sorun olmak gibi
negatif bir nitelik ve yükü Kürtlerin sırtından alıp Türklerin
sırtına bindiriyor.
“Türk sorunu” başlığı altında yayınlanmış çeşitli kitap ve
yazıların hepsinin konusu elbette Kürtler değil. Ama bir kısmının
derdi sorunun Kürt olmaktan çıkması gibi görünüyor. Hem soldan hem
de sağdan bu hamlenin sadır olduğunu görüyoruz. (Mesela spektrumun
bir ucunda Doğu Perinçek ve Ümit Özdağ gibi figürlerin olması bir
tesadüf değil).
İyi niyetli olduğunda bile böyle bir hamlenin yolaçtığı temel
kayıp Kürtlerin hep resmi söylemde yapılageldiği gibi bir kez daha
karambole getirilmesidir. Bilardo kökenli bir futbol terimi olan
‘karambol’un eğer futbolcadan Kürtçeye tercümesini yaparsak bu
aşağı yukarı ‘kim vurduya getirmek’ veya ‘kalabalıkta
anonimleştirmek’ olurdu. Mesela resmi olarak varlığı kabul
edilmeyen Kürtlerden bahis açıldığında Kürtlerin “müstakil”
(bağımsız demektir) bir şekilde zikredilmesi milli bilinçte ve
resmi söylemde bir ayıbın, kirli bir çamaşırın ortaya serilmesi
gibi büyük bir mahcubiyet ve paniğe yol açıyor. Ve hemen Kürt
olmayan ve kendine Türk demekten son derece memnun olan
etnisitelere seferberlik ödevi olarak mıntıka temizliği
yaptırılıyor. Yani Kürt tek başına ve bir şeymiş gibi görünmesin
diye sağına, soluna, altına, üstüne başka kimlikler serpiştirilir:
Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Boşnak ilaahiri kalabalık. Burada amaç bir
ayrılık ve aykırılık olarak Kürt sözcüğünü sıradanlaştırmak,
önemsizleştirmek ve en önemlisi isimsizleştirmek. Bu anonimliğe
düşürme operasyonu zekicedir ve genellikle başarılı olur. Sahte bir
çoğulculuk altında Kürt, ses ve söz hakkını kaybeder. Kürtleri
karambole getirip görünmezleştirmenin arkasında Kürt ve Türk kimlik
ve kelimelerini birbirine denk kategoriler olarak karşı karşıya
getirmeme motivasyonu yatmaktadır.
Baştaki sorumuza dönelim: Türk sorunu mu yoksa Kürt sorunu mu?
Retorik bir kullanım ile Türklük hegemonyasına dikkat çekme amaçlı
iyi niyetli kullanımlar bile yol açtıkları sorunların yeterince
farkında değiller. Türk sorunu demek bir karambol hamlesi
olabildiği gibi çözüm açısından da kötü bir tercihtir.
Sormak lazım: Niye problemi büyütüyorsunuz? Daha bir çözülemesin
diye mi? Durumdan şikayetçi olan kim ise sorun onun sorunudur.
Türklerin böyle bir sorunu ve böyle bir şikayeti yok. Türkçe yasak
değil. Misyonerliği, olimpiyatı bile yapılıyor. Kürtlerin ise
sıkıntısı, itirazı var. Resmi olarak Kürtçe yok statüsünde.
Kabadayılığından memnun, seni döven birinin belasından kendini
kurtarmak ne zamandan beri kabadayıyı İstanbul beyefendisi yapma
sorumluluğuna dönüştü? Kürtlere bu Kürt sorunu değil aslında Türk
sorunudur demek iyi niyetle yapılmış bir kötülük ve teşhis
hatasıdır.
Kürtlerin birinci ödevi onu linç eden Türk çoğunluğu medeni
yapmak değil, o çoğunluğun attığı dayağı yememektir. Va esefa ki
Kürtler dayak yerken nefsi müdafaa yerine Türkçe nezaket
kurallarının ihlalini dert edinir hale getirilmiştir. Bu kadar
kişinin sana ayıp ettiği bir ortamda incinmek tamamen senin
hatandır. Nezaket dilenciliği bir nezaket değil bir
dilenciliktir.
Bir Türkiye vatandaşı olarak Türkiye toplumunu elbette adam
etmeye çalışacaksın. Bu senin yurttaşlık ve insanlık görevindir.
Ama bir Kürt olarak yapman gereken Kürdün hukukunu savunmaktır.
Kadim kuraldır: Dayak yememek, dayak atmamaktan daha önceliklidir.
İlave yapalım: Kendini düzeltemeyen başkasını düzeltemez. Kendine
bakamayan başkasına bakamaz. Kendini demokratikleştiremeyen
başkasını demokratikleştiremez. İşte bu yüzden bir Kürt sorunu
vardır. Kendi olmasına izin verilmediği halde kendi olabilmeyi bir
öncelik olarak göremeyen Kürd’ün sorunu: Yani bir Kürt sorunu. Peki
bir Türk sorunu var mı? Elbette var. Kürt sorunu aynı zamanda bir
Türk sorunudur. Bir ezme sorunu. Sadece Kürd’e değil Alevi’ye
Ermeni’ye, Yahudi’ye, Hıristiyan’a düşmanlık ve tahakkümde had
bilmeyen bir Türk sorunu var. Evet, Kürtler Türk sorununu çözmenin
de bir parçası olmalılar. Ama hiçbir zaman Türk sorunu, Kürt
sorununun yerine geçemez, geçmemeli. Başka sebep olmasa bile Kürt
sorununa Türk sorunu demek ilk yardım kurallarına aykırıdır.