Türkiye hapishaneleri 'Yaratıcı Marksizm Vahasına' nasıl dönüştü?

NotaBene Yayınevi tarafından yayınlanan "Geçmişten Geleceğe Kıvılcımlı’yı Anlamak" başlıklı kitapta, Hikmet Kıvılcımlı'nın teorik ürünlerine ve devrimci siyasi yaşamına yakından bakmak hedefleniyor.

Abone ol

Cenk Ağcabay

Devrimci hayatının 22 yılı aşan bir süresini Türkiye hapishanelerinde geçiren Dr. Hikmet Kıvılcımlı, hapishanede yazdığı Edebiyat-ı Cedide’nin Otopsisi adlı kitabının girişinde, dört duvar arasına kapatılarak izole edilen insanın ilk yapacağı işin “duvarlarla konuşmak” olduğunu söyler. Ona göre, duvarlar arasına kapatılmış çok farklı kategorilerden insanın ortak noktası, “çok kere, en içten, en samimi duygu ve düşüncelerini bu duvarlarla”(1) paylaşmalarıdır. Bu paylaşımlara katılmak, duvarlar arasına kapatılmış insanın izolasyona karşı bir direnişi olarak da kabul edilebilir.

Kıvılcımlı hapishane duvarları aracılığıyla gerçekleşen konuşmalardan bazı örnekleri aynı yerde aktarır: “Orada kocaman bir yüreğin okla delinmiş kanayan görünüşüyle yan yana duran ‘Esrar Kabağı’ndan, bütün bir dünya üstüne yaslanmış ‘Orak Çekiç’lere kadar çeşit çeşit resimlere ve ‘Ah Felek! Yandı Yürek’ çığlığından, ‘Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” haykırışına dek, her telden sloganlara, özlü sözlere, parolalara rastlayabilirsiniz… ve bunlar, bir dem, bir göz kırpımı zamanda, sizi sizden önce bu dehlizden gelmiş geçmişlerle acı tatlı tanıştırırlar.”

Dr. Hikmet Kıvılcımlı 1921 yılında başlayan ve 1971 yılında ölümüyle sona eren devrimci siyasal yaşamı boyunca 22 yılı aşan bir süre Türkiye Finans-kapitalinin zindanlarına kapatıldı ve ülkenin bu dehlizlerden geçmiş çok farklı kategoriden insanlarıyla tanıştı, onlarla etkileşim içine girdi. Kemal Tahir hapishanede bir süre beraber kaldığı Kıvılcımlı’nın günlük çalışma tarzını anlattığı bir yerde, onun çok çeşitli konuları içeren not defterleri arasında yerel deyiş ve sözleri kaydettiği defterlerin de bulunduğu bilgisini verir.(2)

22 yılı aşan kapatılmanın sonucu, onlarca orijinal bilimsel çalışma olacaktır. Felsefeden tarihe, sosyolojiden antropolojiye uzanan geniş bir alan bu kapatılma yıllarında taranacak, Marksist bütünlük anlayışı çerçevesinde yeni bilimsel sentezlere doğru yol alınacaktır. Onun hapishane duvarları arasında yanıtlamaya çalıştığı soruların kapsamı, aynı zamanda paradoksal olarak, Türkiye hapishanelerinin gerçek bir sosyal bilim yuvasına nasıl dönüştürüldüğünün çarpıcı bir görünümünü sunar.

SORULAR SORULAR…

Avrasya’nın Batı ucundaki yalıtık, yoksul bir ada nasıl oldu da dünya kapitalizminin merkezi konumuna geldi? Hangi tarihsel ve toplumsal dinamikler bu dönüşümün yolunu açtı? Doğu’nun binlerce yıllık zengin ve gelişmiş uygarlıkları neden bu yalıtık adanın insanlarının açtığı yolu tüm olanaklarına rağmen açamadı? Kıvılcımlı’nın bu soruya verdiği yanıtların en kapsamlısı 1965 yılından yayınlanan bir kitabında bulunur.(3)

Bir başka soru: Kendi ifadesiyle, “yalnız sürü ekonomisini” bilen, “ne tarım adını alacak biçimde toprak işlemeyi” ne de “toprak üstünde kişi mülkiyetini” bilmeyen ilk Osmanlılar nasıl oldu da bir cihan imparatorluğunun temellerini attı? Bunun “sırrı” neydi? Yanıtını iki ana bölüme ayırmıştı: Osmanlı tarihinin maddesi ve Osmanlı tarihinin ruhu.(4) Osmanlı tarihi yazımı alanında Marksist yöntemin kullanıldığı ilk eser olma özelliğini taşıyan bu çalışma büyük ölçüde Çankırı ve Kırşehir hapishanelerinde kaleme alınmıştı.

Marx, Hegel ve onun diyalektiği üzerine özgün bir çalışma yapmak istiyordu. Başka bazı projeleri gibi bu da gerçekleşmedi. Hegel’in felsefi mirasıyla Marksizm arasındaki ilişki üzerine çok tartışıldı. Hapishanelerde yanıtlanmaya çalışan sorulardan birisi bu ilişkinin niteliği üzerineydi. Bu ilişki üzerine kapsamlı bir yanıt hapishanelerde uzunca bir zaman önce verildi ancak bugünlerde gün ışığına çıktı.(5)

Michael Löwy bir yazısında, İtalya’da faşist iktidar tarafından duvarlar arasına kapatılan devrimci Antonio Gramsci’nin hapishanedeki teorik ve siyasal çalışmalarından oluşan eseri için “yaratıcı Marksizm vahası” ifadesini kullanır. Gramsci örneğinde de izolasyon direnişle kırılmış, direniş devrimci düşünce ve devrimci iradenin bileşimine dayanmıştı. Hapishaneler Kıvılcımlı ve Gramsci’nin pratiklerinde “yaratıcı Marksizm vahalarına” dönüşmüştü.

Geçmişten Geleceğe Kıvılcımlı’yı Anlamak, Der: Yazar: Candaş Ayan , Cenk Ağcabay , Ulaş Taştekin, 296 syf., NotaBene Yayınları, 2021.

11 Ekim Türkiye hapishanelerinde “Yaratıcı Marksizm Vahası” oluşturan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın 50. ölüm yıldönümü. NotaBene Yayınevi tarafından yayınlanan “Geçmişten Geleceğe Kıvılcımlı’yı Anlamak”(6) başlıklı kitapta, onun teorik ürünlerine ve devrimci siyasi yaşamına daha yakından bakmayı hedefleyen yazıları bir araya getirdik. Yazıların konuları yazarların çalışma alanlarına bağlı olarak şekillendi.

Ümit Hassan, Marx ve Engels’in Alman İdeolojisi ve Grundrisse gibi yapıtlarında ortaya koydukları üretici güçler kavramının Kıvılcımlı tarafından İbn-i Haldun’un kimi kavramlarını da içererek nasıl geliştirildiğini özlü bir biçimde gözler önüne serdi.

Ali Efe, Marx’ın Kapital ilk cildinin yayınlanması sonrası tarihe yönelen ilgi ve okumalarının nedenlerini tartıştı. Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın tarih çalışmalarıyla tarihsel maddeci teorinin gelişim çizgisi arasındaki bağları kuran Efe, okuyucuyu, Marx ve Engels’in eserleriyle başlayan ve tarihsel materyalizme dair çağdaş çalışmalara uzanan geniş bir alana yayılmış uzun bir yolculuğa çıkarıyor. Marx’ın hayatının son yıllarında yutarcasına okuduğu tarih çalışmalarından, Etnoloji Defterleri’nden Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın Tarih, Devrim, Sosyalizm’ine nasıl ulaşıldığını gösteriyor.

Canan Özcan Eliaçık, kitaba Hikmet Kıvılcımlı’nın tarihçi yönünü tartışan bir çalışmayla katıldı. Özcan Eliaçık, Kıvılcımlı’nın metafizik tarih yaklaşımlarına dönük eleştirilerini ortaya koyarken onun toplumsal tarih anlayışına yakın bir noktada ele alınabileceğini ortaya koyuyor.

Barış Aydın, “Kaybolmuş Sosyalizmin Eskicileri: Ernst Bloch ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı” başlıklı yazısında, bu iki ismi din, kültür ve gelenek gibi kadim mirasa dönük tespitleri çerçevesinde mukayeseli olarak ele aldı. Aydın, Bloch ve Kıvılcımlı külliyatlarını, insanın kolektif eyleminin kuruculuğu, bu özne temelli bakışın tetiklediği devrimci romantik izleklerin niteliği, dinsel mirasın devrimci temellükü ve tarih, din ve geleneğin sosyalist teoriye ikmaline odaklanan dört temel başlıkta inceledi.

Ulaş Taştekin yazısında, Kıvılcımlı’nın emperyalizm teorisiyle Türkiye’deki sınıflar tahliline dönük yaklaşımlarını ele aldı. Kıvılcımlı’nın Türkiye’nin özgüllüklerine dair yaklaşımını eşitsiz gelişme ve üretim tarzlarının eklemlenmesi kavramları çerçevesinde tartışan Taştekin, Kıvılcımlı’nın çalışmalarını Leninist emperyalizm teorisinin gelişkin bir ürünü olarak konumlandırıyor.

Ben, “Dr. Hikmet ve TKP, Ama Hangisi” başlıklı yazımda, Kıvılcımlı’nın kurucuları arasında yer aldığı ve uzun yıllar yöneticiliğini yaptığı Türkiye Komünist Partisi ile onun ilişki ve çelişkilerine daha yakından bakmaya çalıştım. Son yıllarda yayınlanan belgesel kaynaklardaki verilerden yararlanarak Kıvılcımlı’nın partisiyle olan ilişkisindeki kritik momentleri ve olayları gözler önüne sermeye çalıştım.

Candaş Ayan yazısında, Kıvılcımlı’nın mücadele pratiği içinde önemli bir yer tutsa da yazınsal alanda hak ettiği ilgiyi görmemiş önemli bir konuyu ele aldı. Kıvılcımlı’nın kurucusu olduğu İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’nin (İPSD) mücadele deneyimini birçok kaynakta dağınık olarak bulunan belge ve bilgileri bir araya getirerek bir perspektife yerleştirdi.

Bu kitapla, Kıvılcımlı’nın 50. ölüm yıldönümünde “yaratıcı Marksizm vahasının” ürünlerinden bir bölümüne daha yakından bakılmaya çalışıldı. Umulur ki, bu zengin kaynağın geniş bir alana yayılmış ürünleri yeni çalışmalarla, kitaplarla yeni değerlendirmelerin konusu olur.

1- Edebiyat-ı Cedide'nin Otopsisi, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, sf. 13, Sosyal İnsan Yayınları, Ekim 2008.
2- 1950 Öncesi Hapishane Notları, Kemal Tahir, Yay. Haz. Cengiz Yazoğlu, sf. 259, Bağlam Yayınları 1991
3- Dr. Hikmet Kıvılcımlı, İlkel Sosyalizmden Kapitalizme İlk Geçiş İngiltere, Sosyal İnsan Yayınları, 2011
4- Hikmet Kıvılcımlı, Osmanlı Tarihinin Maddesi, Yordam Kitap, 2020
5- Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Hegel ve Felsefe Notları, çev. Hamza Tığlay, Haz. Ahmet Kale, NotaBene Yay. 2021
6- Geçmişten Geleceğe Kıvılcımlı’yı Anlamak, Der. Cenk Ağcabay, Ulaş Taştekin, Candaş Ayan. Notabene Yayınları 2021