Türkiye, İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanını UAD'ye sundu

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanını Divan'a sundu.

Abone ol

DUVAR - Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhinde 'soykırım' suçlamasıyla açılan davaya müdahillik beyanını sundu.

Başvurunun yapıldığını sosyal medya hesabından duyuran Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu Uluslararası Adalet Divanı'na az önce sunduk. İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor. Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır. Türkiye, bu yolda elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE, MÜDAHİLLİK BİLDİRİMİNDE BULUNAN 7'NCİ ÜLKE OLDU

AA'nın aktardığına göre, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi ve milletvekillerinden oluşan heyet, Türkiye’nin müdahillik beyanını bugün UAD Yazmanlığı'na iletti. Büyükelçi Selçuk Ünal ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile Anayasa Komisyon Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan’dan oluşan heyet, İsrail'e karşı açılan soykırım davasına Türkiye’nin müdahillik bildirimini teslim etti.

Türkiye böylece Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından UAD'deki Güney Afrika-İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke oldu. Divan Statüsü'nün 63'üncü Maddesi kapsamında müdahillik bildirimi yapan Türkiye’nin girişimi hakkında davanın tarafı olan İsrail ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Divan tarafından bilgilendirmesi ve bu iki ülkenin de Türkiye’nin müdahillik bildirimine ilişkin gözlemlerini Divan’a sunması bekleniyor.

'İHTİYATİ TEDBİR KARARI BİR AN ÖNCE UYGULANMALI'

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Türkiye'nin UAD'de İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurusunun bugün Türkiye saatiyle 16.30'da Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal tarafından divana sunulacağını belirtmişti. Keçeli, X sosyal medya hesabından, Türkiye'nin bugün yapacağı UAD'deki İsrail'e karşı soykırım davasına müdahillik bildirimi hakkında paylaşımda bulunmuş, başvurunun bugün Türkiye saatiyle 16.30’da Türkiye'nin Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal tarafından Divan'a sunulacağını kaydetmişti.

Başvurunun, Divan Statüsü'nün 63'üncü maddesine dayandığını anlatan Öncü Keçeli, "Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Uluslararası Adalet Divanı'ndaki dava, İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması bakımından son derece önemlidir" demişti.

Sözcü Keçeli, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatarak, "BM Güvenlik Konseyi'ni üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, Filistinlilerin haklı davasına destek vermeyi sürdürecektir" ifadelerini kullanmıştı.

DIŞİŞLERİ: ÜLKEMİZİN VERDİĞİ ÖNEMİN YANSIMASI

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Güney Afrika tarafından İsrail’in 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi’ni ihlaline ilişkin UAD’de başlattığı davaya müdahil olma talebinin Adalet Divanı’na sunulmasının ardından yazılı açıklama yaptı.

Türkiye’nin dava sürecini başından beri takip ettiği, 1 Mayıs 2024’te davaya müdahil olma kararı aldığı, başvurunun bugün gerçekleştiği hatırlatılan açıklamada, ''Müdahillik kararımız, ülkemizin Filistin konusunun hukuk ve adalet çerçevesinde çözümüne atfettiği önemin yansımasıdır. İnsanlık vicdanı ve uluslararası hukuk, İsrailli yetkililerin hesap vermesini sağlayacaktır’’ ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından İsrail’in 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlaline ilişkin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı (UAD) nezdinde yapılan başvuruyu ülkemiz sürecin başından itibaren takip etmektedir.

Müdahillik imkanlarına yönelik titizlikle gerçekleştirilen değerlendirmeler sonrasında ülkemizin davaya müdahil olma kararı, Sayın Bakanımız tarafından 1 Mayıs 2024 tarihinde açıklanmıştı.

Bu süreçte Bakanlığımızın eşgüdümünde ilgili kurum ve kuruluşlarımızın katkıları ve katılımlarıyla yürütülen kapsamlı hukuki çalışma sonrasında başvuruya ilişkin Müdahillik Beyanımız, UAD Statüsü’nün 63. maddesi kapsamında Soykırım Sözleşmesi’ne taraf ülke olarak, 7 Ağustos 2024 tarihinde Divan’a sunulmuştur.

Müdahillik kararımız, ülkemizin Filistin konusunun hukuk ve adalet çerçevesinde çözümüne atfettiği önemin yansımasıdır. İnsanlık vicdanı ve uluslararası hukuk, İsrailli yetkililerin hesap vermesini sağlayacaktır.''

YILMAZ TUNÇ: DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Türkiye'nin UAD'ye başvurusu ile ilgili X hesabı üzerinden bir paylaşımda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da, başvuru doyasının Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın ortak çalışmasıyla hazırlandığını belirtti. Tunç'un paylaşımı şöyle:

''Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik talebimizi Adalet Divanı'na sunduk. Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı olarak ortaklaşa hazırladığımız davaya müdahillik beyanını içeren dosyamız ve eklerinde, İsrail’in BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği, tüm delilleri ve unsurlarıyla net bir şekilde ortaya konmuştur.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde attığımız bu somut adım, işgalci İsrail tarafından Gazze’de yapılan soykırımın ve katliamın karşısında olduğumuzu tüm dünyaya açıkça göstermektedir. 7 Ekim’den bu yana en temel insan haklarını yok sayarak 40 bin Filistinli kardeşimizin şehit edilmesine, 90 binin üzerinde Filistinlinin ise yaralanmasına neden olan barbar İsrailli yetkililer, uluslararası hukuk önüne çıkarılarak hak ettikleri cezayı alana kadar davanın takipçisi olacağız. Dün ve bugün olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilene ve Filistinli kardeşlerimiz özgür olana kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.''

Ne olmuştu?

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023 tarihinde, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.

Buna göre, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2'nci maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

Divan, 24 Mayıs'taki kararında, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

(ANADOLU AJANSI)