Türkiye raporu, AP Genel Kurulu'nda kabul edildi: ‘Stratejik ortaklık’ çağrısı
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Sánchez Amor’un hazırladığı ve AP Dışişleri Komisyonu’nda kabul edilen Türkiye raporu, AP Genel Kurulu'nda 18'e karşı 434 oyla kabul edildi.
DUVAR - Avrupa Parlamentosu (AP) Daimi Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor’un hazırladığı ve 18 Temmuz’da AP Dışişleri Komisyonu tarafından kabul edilen Türkiye raporu, 12 Eylül Salı günü düzenlenen AP oturumunda ele alındı. AP Genel Kurulu'nda bugün oylamaya sunulan rapor, 434 parlamenterin oyuyla kabul edildi. AP'nin paylaştığı bilgilere göre, 152 parlamenter çekimser, 18 parlamenter ret oyu kullandı.
Raporda, Ukrayna savaşı bağlamında Türkiye-Rusya ilişkileri, İsveç’in NATO üyelik başvuru süreci, Türkiye’deki hak ve özgürlüklerin durumu, Ermenistan ve Yunanistan ile ilişkiler ve Kıbrıs sorunu gibi bir dizi konu ve gelişme hakkında değerlendirmelere yer verildi.
Bugün öğlen saatlerinde AP Genel Kurul oturumunda oylamaya sunulan raporda, mayıstaki seçimlere ilişkin yapılan değerlendirmede, ‘öncelikle muhalefet destekçilerine yönelik münferit şiddet olaylarına rağmen seçime yüksek katılım oranının memnuniyetle karşılandığı ve seçimlerin büyük oranda barışçıl’ bir ortamda geçtiği not edildi. Raporda, OSCE/ODIHR seçim gözlem misyonunun gözlemlerine atıfla ‘görevde olan adaya meşru olmayan bir şekilde avantaj’ sağlandığı ifade edilerek ‘fazlasıyla taraflı ve eşit olmayan’ haberlere ve ‘azınlıklar yönelik de olmak üzere ayrımcı dil’ kullanımına işaret edildi.
‘SAVAŞIN BAŞINDAN BU YANA RUSYA İLE TİCARET 2 KATINA ÇIKTI,
24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Türkiye-Rusya ilişkilerine de yer verilen raporda, savaşın ‘AB-Türkiye ilişkilerine yeni bir boyut daha eklediği çünkü Türkiye’nin aynı anda hem Batı hem Rusya ile ilişkilerini sürdürmeye çalıştığı’ ifade edildi. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda savaşı kınamasının memnuniyetle karşılandığı kaydedilen raporda, Türkiye’nin Rusya’ya yönelik BM çerçevesi dışındaki yaptırımları desteklememesi eleştirildi. Bu bağlamda Türkiye’nin AB'nin Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası’na (CFSP) bağlılığının 2021 yılındaki yüzde 11 oranından ‘tüm zamanların en düşüğü’ olan yüzde 7’ye düştüğüne dikkat çekilen raporda, Türkiye’ye yaptırımlar ve yaptırımların delinmesine karşı alınan önlemler de dahil CFSP’ye uymak için önemli adımlar atma çağrısı yapıldı.
Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasında görüşme sağlama çabaları ve Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın imzalanmasındaki rolünün memnuniyetle karşılandığı raporda, savaş bağlamında Rus medya organlarının operasyonlarının kısıtlanmaması kınandı. Savaşın başından bu yana Türkiye ve Rusya arasındaki ticaretin neredeyse iki katına çıktığının ve yaptırım uygulanan mal ve teknolojilerin Türkiye topraklarından geçme riskinin not edildiği raporda, Türkiye’nin son dönemde aldığı, söz konusu ürünlerin Rusya’ya yeniden ihracatı ya da geçişini önlemeye yönelik kısmi önlemlere işaret edildi. Raporda, Türkiye’ye çağrı yapılarak ‘yaptırımların etrafından dolanmak isteyen kişi ve kuruluşlar için bir merkez olmayı durdurması ve kendi topraklarında yaptırımların etrafından dolanılmadığından emin olması’ istendi. Raporda ayrıca oligarklar dahil Rusya vatandaşlarının Türkiye’deki büyük şehirlerde ikamet etmesi ve Rusya ile nükleer enerji alanında devam eden işbirliği konusunda endişeler dile getirildi.
‘DEMOKRASİDEKİ KÖTÜYE GİDİŞ DEVAM EDİYOR’
İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasının geciktirilmesini de eleştiren rapor, bu durumun sadece Rusya’ya yaradığını ve Türkiye ile NATO müttefikleri arasındaki ilişkilerin altını oyduğunu kaydetti. Raporda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyelik başvurusunun TBMM’de görüşüleceğine yönelik açıklaması da hatırlatıldı.
Türkiye’deki hak ve özgürlüklerin durumuna da yer verilen raporda, bu açıdan devam eden olumsuz gidişatın durmadığı ya da değişmediği, ülkedeki demokratik gerilemenin son bir yıl içinde de sürdüğü ifade edildi. Rapor, bu bağlamda, çevrimiçi sansür, eleştirel seslere baskı ve Dezenformasyon Yasası gibi bir dizi uygulama ve düzenlemeye dikkat çekti. Raporda, yargı bağımsızlığının eksikliği ve yargı sisteminin siyasi olarak araçsallaştırılması kınandı. Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46’ncı maddesi uyarınca tüm Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını tamamıyla uygulama çağrısı da yapıldı.
‘KADIN HAKLARI KÖTÜYE GİDİYOR, LGBTİ+LAR HEDEF ALINIYOR’
Gazetecilerin ve gazeteciliğin durumunun da ele alındığı rapor, Türkiye'de gazeteci ve bağımsız medyaya yönelik devam eden yargılama ve tacizleri kınadı ve AB topraklarındaki Türkiyeli gazetecilerin ve muhaliflerin hedef alınmasına ilişkin endişeleri dile getirdi. Son seçimlerden sonra kötüleşen ekonomik durum sebebiyle siyasi muhalefete yönelik baskı ve yargılamaların şiddetleneceğinden endişe duyulduğu kaydedilen raporda, özellikle Kürt siyasetçiler, gazeteciler, avukatlar ve sanatçılara yönelik devam eden baskıdan endişe duyulduğu ifade edildi. Bu bağlamda HDP’ye açılan kapatma davası ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan dava hatırlatıldı.
Kadın ve LGBTİ+ haklarına iki ayrı bölüm ayrılan raporda, kadın haklarındaki kötüye gidiş, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve kadın cinayetlerindeki artışa ve kadın cinayetleri konusunda resmi veri eksikliğine dikkat çekildi. LGBTİ+ toplumuna yönelik yaygın nefret söylemi ve ayrımcılık konusunda endişelerin dile getirildiği rapor, LGBTİ+ların sürekli hedef alınmasını ve taciz edilmesini ve özellikle siyasetçiler ve üst düzey devlet görevlileri tarafından kullanılan LGBTİ+ karşıtı söylemler kınandı.
‘ÜYELİK SÜRECİ MEVCUT KOŞULLARDA DEVAM EDEMEZ’
Yetkilerin cumhurbaşkanlığında toplanması konusunda güçlü endişelerin ifade edildiği raporda, ‘Türk hükümetinin Türkiye ile AB değerleri ve standartları arasında devam eden ve büyüyen boşluğu kapatmaya ilgisi olmadığı' sonucuna varıldı. Son dönemde Ermenistan, Mısır, İsrail ve Körfez ülkeleriyle atılan normalleşme adımlarının memnuniyetle karşılandığı rapor, ‘Suriye’ye yönelik askeri müdahaleleri ve kuzey Suriye’deki toprakların yasadışı işgalini’ kınadı. Türkiye’nin yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapması ve Doğu Akdeniz’de düşen gerilimin memnuniyetle karşılandığı raporda, Kıbrıs sorununun devam etmesinde duyulan üzüntü de dile getirildi.
Raporun son bölümünde ise bundan sonraki dönemde AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatı ele alındı. Türkiye'nin siyaset, ekonomi, enerji ve dış politika alanında stratejik öneme sahip bir ülke ve bölge istikrarı açısından kilit öneme sahip bir ortak olduğu kaydedilen raporda, tüm bahsedilen noktalar ve Türk hükümetinin izlediği yolda köklü değişiklikler yapmaması neticesinde, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin mevcut koşullarda devam edemeyeceği bildirildi. Rapor, hükümete, AB kurumlarına ve üye ülkelere çağrı yaparak, mevcut çıkmazdan çıkılmasını ve daha yakın, dinamik ve stratejik ortaklığa doğru ilerlenmesini istedi. Güncellenmiş bir gümrük birliğine desteğin teyit edildiği raporda, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar ile egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı ile azınlık haklarına saygının AB-Türkiye ilişkilerinin merkezinde kalması gerektiğinin altı çizildi.
VARHELYİ: AB KOMİSYONU KAYGILARINI DİLE GETİRMEYE DEVAM EDECEK
Öte yandan, 12 Eylül Salı günü düzenlenen Avrupa Parlamentosu oturumunda bir konuşma yapan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, AB'nin Türkiye ile ilişkilere büyük önem atfettiğini vurgulayarak, Gümrük Birliği, vize kolaylığı, enerji ve teknoloji, yatırımlar, gıda güvenliği gibi konularda tarafların karşılıklı çabasıyla hızla ilerleme kaydedilebileceğini ifade etti.
AA'nın aktardığına göre, Varhelyi, "Türkiye ile ilişkilerimiz bizim için çok önemli. Türkiye, aday ülke olmaya, NATO müttefiki, yakın komşu ve Orta Doğu, Güney Kafkasya ve Karadeniz bölgelerinin istikrar ve güvenliği açısından kilit ortak olmaya devam ediyor" dedi.
Varhelyi, sözlerini şöyle sürdürdü: "İlişkilerin geleceği konusunda ortak bir anlayışa ihtiyacımız var. Başarılı olmak için her iki tarafın da çaba göstermesi gerekiyor. Gümrük Birliği, vize kolaylığı, enerji ve teknoloji, yatırımlar, gıda güvenliği hızla ilerleyebileceğimiz alanlardan bazıları. Ancak ilişkilerin gelişebilmesi için Türkiye'de iç reformlara ve ikili ilişkilerimizde elverişli siyasi ortama ihtiyaç var. AB Komisyonu kaygılarını dile getirmeye ve siyasi farklılıkları ele almaya devam edecek." (DIŞ HABERLER)