Türkiye'de sinema dünyası umudunu 'Tenet'e bağladı
Türkiye'deki sinema işletmecileri sinemalarını açmak için 26 Ağustos Çarşamba günü vizyona girecek Tenet filmini beklemeye başladı. Açıklanan mevcut verilere göre, henüz sinemaların 3'te 1’inden biraz daha fazlası açılmış durumdayken salon sahipleri ne durumda, izleyicilerin sinemalara ilgisi nasıl? Sinema dünyasına sorduk.
DUVAR - 17 Mart’ta İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan korona virüsü tedbirleri genelgesiyle Türkiye'de sinema salonları kapatıldı. Ardından Bakanlar Kurulu kararıyla 1 Temmuz itibariyle virüsün bulaşma riskini azaltmak amacıyla kapatılan sinema salonlarının açılabileceğini duyuruldu.
Box Office Türkiye'nin yayımladığı sayılara göre, Türkiye genelinde 1 Temmuz ile 7 Ağustos arası 38 sinema, çeşitli haftalarda kapılarını izleyicilere açtı. Pandemi koşulları ve yeni vizyon filmlerinin olmamasının yanında, Türkiye'deki sinema işletmecileri sinemalarını açmak için Tenet filminin vizyon tarihini beklemeye başladı. Christopher Nolan imzalı Tenet filminin 4 kez ertelenmesinin ardından ağustos ayının sonunda vizyona girmesi kesinleşince, sinema zinciri Cinemaximum da 7 Ağustos'ta salonlarının kapısını açtı.
Açıklanan mevcut verilere göre henüz sinemaların 3'te 1’inden biraz daha fazlası açılmış durumda. Box Office Türkiye'nin pandemi öncesi toplam salon sayısını baz alarak verdiği verilere göre, şu anda Türkiye'de sinemaların yüzde 37,95'inin, salonların ise yüzde 38,32'sinin açık olduğunu söylenebilir.
Peki salon sahipleri ne durumda, izleyicilerin sinemalara ilgisi nasıl? Sinema dünyasından Box Office Türkiye'nin kurucusu Tolga Akıncı'ya, Beyoğlu Sineması sahibi ve sinema yazarı Utku Ögetürk'e ve Kadıköy Sineması sahibi Funda Kocadağ'a sorduk.
'ÖNÜMÜZÜ GÖREMİYORUZ'
Normalleşme sürecinden sonraki gelişmelerden salon sahipleri umutlu mu?
Beyoğlu Sineması sahibi ve sinema yazarı Utku Ögetürk: Umutlu olunabilecek bir durum söz konusu değil maalesef. Zaten yasalar ve kurallar gereği de, kurallar olmasa da gerekli sağlık koşulları açısından çok umutlu olunabilecek bir durum yok ortada. Zaten yarı kapasiteyle çalışabiliyoruz. Özellikle Beyoğlu Sineması gibi bağımsız sinema salonlarının ciddi derecede bir seyirci problemi varken bir de kapasitesinin yarıya indirilmiş olması, aynı zamanda seyircilerin de ilgi göstermiyor olması veya ilgi gösterecek ortamda da bulunmamasından dolayı umutlu bir durumdan söz edemeyiz. Biz de aslında sinema salonu sahipleri değil birer birey olarak içerisinde bulunduğumuz pandemi koşullarında bir yerlere gitmekten çok çekiniyoruz. O yüzden sinema salonları açısından da umut verici bir gelecek konuşmak, şu an için pek mümkün değil.
Kadıköy Sineması sahibi Funda Kocadağ: Bütün dünya olağanüstü zamanlardan geçiyor. Çok umutlu olunacak bir durum yok. Hala yüzde olarak az oranda salon açık, açık olanlar da maalesef mutlu değiller. Çok umutlu da değiller çünkü sonbaharda, kış başında neler olabileceğini, kısacası önümüzü göremiyoruz.
Ama bir yandan da, Kadıköy Sineması’nı ayrı tutarak söyleyeyim. Şöyle ki, bizim salonumuz yüksek tavanlı, büyük bir salon. Pandemiden önce de temiz havayla çalışan bir havalandırmaya sahiptik. Mesafeli oturum yapıyoruz, salon büyük olduğu için üçte biri bile dolsa bile yine de baya bir sayı oluyor. O bakımdan şanslıyız, çok dikkatliyiz. Seansları 3 seansla kısıtladık, 5-6 seans koymuyoruz. Aralarda salonlar dezenfekte ediliyor. Şu anda sektör zor durumda, buna mukabil Kadıköy Sineması gibi özenli, dikkatli salonlar için de tabii ki biraz haksız bir durum var. İnsanlar dışarıda, başka yerlerde hiç umursamazca bir araya gelebiliyor ama sinema, tiyatro, konser salonları en tehlikeli yerlermiş gibi gösteriliyor.
'SEYİRCİNİN SİNEMAYA GELİP GELMEYECEĞİ TENET İLE BELLİ OLACAK'
Seyircinin ilgisi ne durumda?
Box Office Türkiye'nin kurucusu Tolga Akıncı: Her şeyden önce şu tespiti doğru yapmak lazım. Haziran, Temmuz, Ağustos ayları, yani yaz sezonu dediğimiz dönem ülkece sinema seyircisinin en düşük olduğu aylardır. Bunda yerli filmlerin vizyona girmemesi, Warner Bros., Sony, Paramount ve Fox filmleri gibi birkaç stüdyo filminin kalması sebebinin etkisi de var. Şimdi pandemi dolayısıyla hiçbir stüdyo filmi de vizyona girmezken, yerli filmlerin de vizyona girmediği bir dönemde seyircinin gideceği film olmadığından, sadece eski filmlerin gösterilmesi ve bir yandan da pandemiden dolayı insanların bir kısmının çekinmesinden bu rakamlar çok normal. Asıl burada her şeyi belirleyecek olan şey, Tenet filmi. Tenet, 26 Ağustos Çarşamba günü vizyona girecek. Dolayısıyla vizyona girmesinin ardından bir değerlendirme yapmak daha doğru olacaktır. Taze film, yeni film ile gişe rakamı yorumlamak doğru bir tespit olabilir ancak. Çünkü şu andaki gişe rakamlarını açıklamak, bunlar üzerinden çıkarım yapmak çok doğru bir tespit olmayabilir.
Utku Ögetürk: Seyircinin ilgisi çok fena değil. En azından Beyoğlu Sineması için öyle söyleyebilirim. Salonları açalı 2 hafta geçti, üçüncü haftamıza gireceğiz. Ve bir vizyon programı değil, tematik seçkiler uyguluyoruz. İlk hafta “Şehre Dönüş” isimli bir seçki yapmıştık, ikinci hafta bunu devam ettirdik. Bu hafta da Altyazı dergisinin seçimini beyazperdeye aktarıyoruz. İlk üç gün için 250 seyirci, son iki-üç gün de 250 seyirci geldi. Yani günlük aşağı yukarı 75-80 kişi geliyor. Tabii ki normal rakamların çok altında ancak en azından seyircilerin bir şekilde filmlere geliyor olması bizim açımızdan, en azından bir sinema salonu sahibi olarak sevindirici tabii ki. Tabii önümüzdeki hafta çarşamba gününden itibaren Tenet tüm Türkiye’de vizyona girecek. O yüzden asıl seyircilerin beyazperdeye rağbet gösterip göstermediğini, sinema salonlarına gelip gelmeyeceği biraz da aslında Tenet ile belli olacak.
Funda Kocadağ: 26 Ağustos’ta dünyada çok merakla beklenen Tenet filmi sinema salonları için açılış olacak. Ondan önce de, biz zaten festival filmleri oynatan bir salonuz. Şu anda da festival filmleri oynuyor. Onun için, 12 gün önce kendi filmlerimizle başladık. Hatta bu hafta özel bir seçki var. Önümüzdeki hafta da öyle olacak. Sonra da Tenet filmi girecek. Tabii ki eski ilgi gibi değil ama yine de fena değil.
Gişe hasılatlarının durumu nasıl olacak?
Utku Ögetürk: Çok parlak olacağını zannetmiyorum. Yani en azından bu dönemin çok altında olacağı kesin. Uzunca bir süre, en azından 2020 yılı, belki 2021’in başı için tutarlı şeyler söyleyebileceğimizi düşünmüyorum. Her şey çok çabuk değişiyor. Daha birinci dalga sonra ermeden ikinci dalganın zaten geleceği konuşuluyordu. Eylülde, ekimde neleri konuşacağımızı hiç bilmiyoruz. Hepimizin psikolojisi çok farklı durumlarda. Bir gün evden dışarı atmak istiyoruz kendimizi, sonra bir hafta boyunca eve kapanmak istiyoruz. Bütün bu psikolojik şartlar altında düşündüğümüz zaman, sinema salonlarının geleceğini de bunlardan farklı bir şekilde değerlendiremediğimiz için, tünelin ucunda herhangi bir ışık görünmüyor gibi gözüküyor.
'TENET, NORMALLEŞME KONUSUNDA ÇOK BELİRLEYİCİ OLACAK'
Sizce sinemada asıl ‘normalleşme’ ne zaman olacak?
Tolga Akıncı: Tenet filmi bu konuda çok belirleyici olacak. Tenet, zaten beklenen bir film haline de geldi. Seyircinin bu filme sinemada gelip gelmeme arzusu ölçülebiliyor olacaktır. Bu ölçüye göre bakmak doğrudur ama bir de tabii ki Bakanlık tarafından açıklanan vaka sayılarının her gün artışta olması bir yandan da bu sürenin uzamasına sebep olabilir diye düşünüyorum.
Utku Ögetürk: Sadece sinema salonu için konuşmak çok doğru değil, çok tutarlı olmuyor maalesef. Gözlemlediğimiz, okuduğumuz, araştırdığımız kadarıyla en azından 2020 yılını tamamen kapattığımızı düşünüyorum, 2021’in ilk yarısı için de çok parlak düşünemeyeceğimiz aşikar.
Funda Kocadağ: Sinemada asıl normalleşme, bence bu önümüzdeki sezonu sağlıkla atlattıktan sonra yavaş yavaş başlayacaktır. Çünkü bir yandan da hayatı tümüyle durdurmak hayatın akışına aykırı. Bir yere kadar yapabiliyoruz. Bütün alanlarda da, sinema alanında da kişisel dikkat ve korumayla yavaş yavaş normale geçiş olacaktır diye düşünüyorum.