Türkiye'den sermayenin kaçışı hızlandı
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan rapora göre Kasım 2018'de Türkiye'den giden doğrudan yatırımlar 3,5 milyar dolara yükseldi. Giden yatırımların oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 9,4 puanlık artış gösterdi. Gelen/giden yatırımların oranını gösteren ODI/FDI yüzde 24.7'den yüzde 32.4'e çıktı. Giden yatırımların yüzde 55'ini sanayi sektörü oluştururken, gelen yatırımlarınsa yüzde 60'ı hizmet sektörü... 2002-2018 dönemini kapsayan verilere göre giden doğrudan yatırımların ülkelere dağılımına bakıldığında Hollanda, Azerbaycan ve ABD öne çıkıyor.
DUVAR - Küresel büyüme beklentilerini düşüren IMF, Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın öngörülenden fazla olacağını açıklarken, TEPAV raporu da ekonomiyi zor günlerin beklediğini ortaya koydu.
TEPAV'ın 'Türkiye’ye Gelen Ve Türkiye’den Giden Doğrudan Yatırımlardaki Gelişmeler - Ocak 2019' raporuna göre özellikle son bir yılda Türkiye'ye gelen sermaye hızla azaldı. Rapora göre Türkiye'den yurt dışına giden (ODI) ve yurt içine gelen (FDI) doğrudan yatırımların seyrini gösteren ODI/FDI oranı Kasım 2018 tarihi itibarıyla, 2017'nin sonuna göre 7.7 puan birden yükselerek yüzde 24.7'den yüzde 32.4'e çıktı. Geçen yılın aynı dönemine (Kasım 2017’ye) göre ise söz konusu oranda 9,4 puanlık bir artış olduğu görülüyor. ODI/FDI oranındaki bu tırmanış, yerli sermayenin yurt dışına kaçışının, yabancı yatırımcıların yurt içine gelişinden daha hızlı arttığını ifade ediyor.
YERLİ SERMAYE ÇIKIŞINDA 897 MİLYON DOLARLIK ARTIŞ
Rapora göre 2017 yılı sonunda yurtdışından 10 milyar 922 milyon dolarlık yabancı sermaye Türkiye'ye yatırım için gelirken, Türkiye'den 2.7 milyar dolar yerli sermaye çıkışı olmuştu. Geçen yılın kasım ayı sonuna gelindiğindeyse yıllık bazda ülkeye gelen yabancı sermaye tutarı 167 milyon dolar artışla 11 milyar 89 milyon dolara çıkarken, ülkeden giden yerli sermaye 897 milyon dolar artarak 3 milyar 598 milyon dolara yükseldi.
Doğrudan yatırımların yurt içi hâsılaya (GSYİH) oranına 2007-2017 dönemi itibarıyla bakıldığında ise FDI/GSYİH oranının yüzde 3,3’ten yüzde 1,3’e düştüğü, ODI/GSYİH oranının da yüzde 0,3 olduğu görülüyor.
TEPAV raporunda, Türkiye'ye gelen ve giden yerli-yabancı sermayedeki yüksek düzeyli bozulmanın yanı sıra yabancıların Türkiye'de, yerlilerin ise yabancı ülkelerde gerçekleştirdiği yatırımlarına ilişkin veriler de yer aldı. 2018'in ocak-kasım aylarını kapsayan 11 aylık dönemde yerli yatırımcıların başka ülkelerde gerçekleştirdiği yatırım tutarı, 2017'nin 11 aylık dönemine göre 745 milyon dolar artarak 3 milyar 585 milyon dolara çıktı. Buna karşılık yabancı yatırımcıların Türkiye'de gerçekleştirdiği yatırım aynı dönemde 1 milyar 135 milyon dolar birden azalarak 6 milyar 573 milyon dolardan 5 milyar 438 milyon dolara geriledi.
Raporda, oranlardaki değişime ilişkin şu değerlendirmeye yer verildi: "Son yıllarda ODI/FDI (gelen-giden yatırımlar) oranında gerçekleşen bu yükseliş, bir yandan Türkiye’nin doğrudan yatırımlar için cazibesini kaybetmeye başladığını gösterirken, bir yandan da yurt içindeki yerleşiklerin yurt dışındaki fırsatları daha yakından takip etmeye başladığına işaret etmektedir. Yakın dönem (2012-2018) ortalamasının uzun dönem (2002-2018) ortalamasının 9,3 yüzde puan üzerinde olması, bu göstergeyi dikkatle izlemeye devam etmemiz gerektiğini de ortaya koymaktadır.
DOĞRUDAN YATIRIMLARIN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI
2002-2018 dönemini kapsayan kümülatif verilere göre giden doğrudan yatırımların ülkelere göre dağılımına bakıldığında Hollanda, Azerbaycan ve ABD’nin öne çıktığı görülüyor. Bu dönemde yurt içindeki yerleşiklerin yurt dışında yaptıkları yaklaşık 43,5 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 28,5’i Hollanda’ya, yüzde 15’i Azerbaycan’a ve yüzde 12,9’u da ABD’ye gitti. 2018 Ocak-Kasım dönemi için veriler incelendiğindeyse, 2017 yılının aynı dönemine göre yatırımların ülkelere dağılımı bağlamında ilk üç ülkede değişiklik olmadığı görülüyor. 2018 Ocak-Kasım döneminde giden yatırımlar 745 milyon dolar artmış ve 3.585 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde yurt dışında yapılan doğrudan yatırımların ülkelere dağılımına bakıldığında Hollanda, ABD, İngiltere ve Almanya yatırımların öncelikli destinasyonları arasında yer aldı.
2018 Ocak-Kasım dönemindeki 3.585 milyon dolarlık yatırımın yüzde 46,1’i Hollanda’ya, yüzde 22,9’u ABD’ye, yüzde 7,7’si İngiltere’ye ve yüzde 3,2’si Almanya’ya gitti. 2017 Ocak-Kasım döneminde ise yatırımların sırasıyla ABD (yüzde 26,1), Hollanda (yüzde 24,6) ve İngiltere’ye (yüzde 10,1) gittiği görülmektedir.
GELEN YATIRIMLARDA ÖNE ÇIKAN ÜLKELER
2002-2018 dönemini kapsayan verilere göre gelen doğrudan yatırımların ülkelere göre dağılımına bakıldığında Hollanda, ABD, Avusturya, İngiltere ve Almanya’nın öne çıktığı görülüyor. Bu dönemde yurt dışındaki yerleşiklerin yurt içine yaptıkları yaklaşık 153,5 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 15,9’u Hollanda’dan, yüzde 7,6’sı ABD’den, yüzde 6,8’i Avusturya’dan, yüzde 6,7’si İngiltere’den ve yüzde 6,2’si Almanya’dan geldi.
2018 Ocak-Kasım dönemi için veriler incelendiğinde, 2017 yılının aynı dönemine göre ülke sıralamasında farklılaşma olduğu görülmektedir. 2018 Ocak-Kasım dönemi verilerine göre gelen yatırımlar yaklaşık 1,1 milyon dolar azalmış ve 5.438 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. 5.438 milyon dolarlık yatırımın yüzde 11,2’si Hollanda’dan, yüzde 9,2’si Azerbaycan’dan ve yüzde 9,1’i İtalya’dan geldi. 2017 Ocak-Kasım döneminde ise yatırımların sırasıyla Hollanda (yüzde 24,4), İspanya (yüzde 22,1) ve Azerbaycan’dan (yüzde 9,6) geldiği görülüyor. Bunun yanı sıra 2017 yılına kıyasla 2018 yılında ilk üçte yer alan ülkelerin gelen toplam yatırımlar içindeki payının yüzde 56,1’den yüzde 29,5’e düştüğü de dikkat çekiyor.
GİDEN YATIRIMLARIN YÜZDE 55'İ SANAYİ SEKTÖRÜ
2002-2018 dönemini kapsayan verilere göre giden doğrudan yatırımların sektörlere göre dağılımına bakıldığında bu dönemdeki yaklaşık 43,5 milyar dolarlık yatırımın yüzde 55,4’ünün sanayi sektörlerinde, yüzde 44,3’ünün hizmetler sektöründe ve yüzde 0,3’ünün de tarım sektöründe gerçekleştiği ortaya çıkıyor. Alt sektörler itibarıyla öne çıkan sektörler incelendiğinde ise aynı dönemde giden doğrudan yatırımların yüzde 27,5’inin madencilik ve taşocakçılığı, yüzde 10,5’inin ise holding şirketlerinin faaliyetleri sektörlerine yönelik olduğu dikkat çekiyor. Finans ve sigorta faaliyetleri (yüzde 18,5) öne çıkan diğer sektörlerden. “Holding şirketlerinin faaliyetleri”, finans ve sigorta faaliyetleri içinde en büyük paya sahip olan alt sektör durumunda. Toplam finans ve sigorta faaliyetleri sektöründeki doğrudan yatırımın yüzde 56,7’si
holding şirketlerinin faaliyetlerinden oluşuyor.
Giden doğrudan yatırımların sektörel dağılımına daha yakın bir dönem için bakılırsa, 2018 Ocak- Kasım dönemindeki 3.585 milyon dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 55’i hizmetler sektöründe (bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 0,5 yüzde puan artış), yüzde 44,5’i de sınai sektörlerde (bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 0,2 yüzde puan azalış) gerçekleşti. Alt sektörler itibarıyla bakıldığında 3.585 milyon dolarlık giden doğrudan yatırımın yüzde 21,1’inin holding şirketlerinin faaliyetleri sektöründe, yüzde 20,3’ünün madencilik ve taşocakçılığı sektöründe ve yüzde 11,6’sının da gayrimenkul faaliyetleri sektöründe gerçekleştiği anlaşılıyor. Bir önceki yılın aynı dönemine bakıldığında ise yüzde 31,6’lık payla madencilik ve taşocakçılığı sektörünün ilk sırada yer aldığı görülüyor.
GELEN YATIRIMLARIN YÜZDE 60'I HİZMET SEKTÖRÜ
Gelen doğrudan yatırımların (2002-2018) sektörlere göre dağılımına bakıldığında bu dönemdeki yaklaşık 153,5 milyar dolarlık yatırımın yüzde 61,7’sinin hizmetler sektöründe, yüzde 38’inin sanayi sektörlerinde ve yüzde 0,3’ünün de tarım sektöründe gerçekleştiği görülüyor. Alt sektörler itibarıyla öne çıkan sektörler incelendiğinde aynı dönemde gelen doğrudan yatırımların yüzde 26,5’ini parasal aracı kuruluşların faaliyetleri ve yüzde 11,7’sinin de elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörlerine yönelik olduğu dikkat çekiyor. Toplam finans ve sigorta faaliyetleri sektörüne gelen doğrudan yatırımların %78’i (toplam gelen doğrudan yatırımların ise yüzde 26,5’i) parasal aracı kuruluşların faaliyetlerinden oluşuyor.
Gelen doğrudan yatırımların sektörel dağılımına daha yakın bir dönem için bakıldığında, 2018 Ocak Kasım dönemindeki 5.438 milyon dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 55,2’si hizmet sektöründe (bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 21,6 yüzde puan azalış), yüzde 44’ü de sanayi sektöründe (bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 21,2 yüzde puan artış) gerçekleşti. Alt sektörler itibarıyla bakıldığında sırasıyla, toptan ve perakende ticaret (yüzde 13,8), parasal aracı kuruluşların faaliyetleri (yüzde 13,7) ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı (yüzde 12,3) sektörleri öne çıkıyor.
TÜRKİYE YATIRIMLAR İÇİN CAZİBESİNİ KAYBEDİYOR
Raporda, yerli yatırımcılar ülkeden ayrılırken, yabancı sermaye girişinin niçin azaldığı konusunda ise tespitler yer aldı.
Türkiye'nin yatırımlar için cazibesini kaybetmeye başladığı belirtilen rapordaki şu tespit ve uyarılar yar aldı:
"Haziran 2018 başında Fitch’in 25 Türk bankasını negatif izlemeye alması, Moody’s’in de Türkiye’nin Ba2 olan kredi notunu önümüzdeki dönemin makroekonomik politikalara ilişkin belirsizlik barındırması gerekçesiyle izlemeye alması; takip eden aylarda da not indirimlerinin gelmesi Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için cazibesini olumsuz yönde etkileyebilecek gelişmeler olarak değerlendirilmelidir. Fitch 13 Temmuz 2018’de Türkiye’nin kredi notunu BB+ seviyesinden BB seviyesine düşürmüş ve not görünümünü de “durağan”dan “negatif”e çevirmişti. Ağustos ayında ise Mooddy’s (kredi notunu Ba2 seviyesinden Ba3 seviyesine, not görünümünü durağandan negatife olacak şekilde) ve S&P’nin (BBseviyesinden B+ seviyesine olacak şekilde) not indirimlerinin açıklanmasıyla Türkiye yatırım yapılabilir ülke olmaktan biraz daha uzaklaştırılmış oldu. Bu gelişmelerin ardından 1 Ekim 2018’de Fitch, aralarında T.C. Ziraat Bankası AŞ, Türkiye İş Bankası AŞ, Türkiye Halk Bankası AŞ, Türkiye Garanti Bankası AŞ, Yapı ve Kredi Bankası AŞ gibi bankaların da olduğu 20 banka ve iştiraklerinin yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu düşürdü.
HUKUK SİSTEMİNDE NORMALLEŞME KRİTİK ÖNEMDE
Son olarak Aralık 2018’de yaptığı açıklama ile Türkiye’nin kredi notunun BB ve not görünümünün de 'negatif' olarak korunduğunu bildiren Fitch, Türkiye’nin not görünümünün negatif olmasının nedenleri arasında 'ekonomik dengelenmeye ilişkin çok yönlü riskler, küresel finansal koşullar, ulusal ve jeopolitik riskler'i saymıştır. Sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek, ekonomideki güven ortamını iyileştirecek ve dengelenmeyi sağlayacak politikaların uygulanması, hukuk sisteminde normalleşmenin sağlanması hem Türkiye’nin kredi notlarının yükselmesi hem de yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisinin artması için kritik önemdedir. Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü büyüme patikasına yerleşebilmesi için yapılması gerekenler, bütün sektörlerde verimlilik artışını hedefleyen bir büyüme ve istihdam politikası vizyonuyla vakit kaybetmeden ortaya konulmalı, yapısal reform öncelikleri belirlenmelidir.