Türkiye’nin ilk iklim davası kurutulan Marmara Gölü için açıldı

Manisa'da kurutulan Marmara Gölü’nün balıkçıları gölün kurumasından sorumlu tuttukları devlete dava açtılar. Dava, Türkiye’nin ilk iklim davası olma özelliğini taşıyor.

Abone ol

DUVAR - Manisa’nın Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölü, 2011 yılından beri yüzey alanının yüzde 98,18'lik bir kısmını kaybetti. Neredeyse tamamen kuruyan gölde balıkçılık tamamen biterken, göldeki kurumalar nedeniyle çevredeki tarımsal üretim de ciddi oranda zarar gördü.

DEVLET KURUTTUĞU GÖL İÇİN BALIKÇILARDAN BİR DE KİRA İSTEDİ

Evrensel'in haberine göre nesilden nesile gölde balıkçılık yaparak geçimini sağlayan köylüler gölün kuruması nedeniyle kayıklarını çürümeye terk ederken, devlet kurumları ise şaka gibi bir uygulama ile kuruttuğu göl için balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep ediyor. Kooperatife kira bedellerinin ödenmesi için gönderilen ödeme emri bardağı taşıran son damla olurken, kooperatifin Türkiye’nin ilk iklim davasını açmasının da zeminini hazırladı.

'GÖLÜN KURUMASINDAN KAMU İDARESİ SORUMLU'

Ege bölgesindeki birçok çevre davasını yürüten Cem ve Özlem Altıparmak kooperatif adına Türkiye’nin ilk iklim davasını açtılar. Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunu belirten Altıparmak Hukuk bürosu bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’ne iklim davası açtı.

TÜRKİYE PARİS ANLAŞMASI'NA GÖRE SULAK ALANLARI KORUMAK ZORUNDA

Altıparmak Hukuk Bürosu tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi; “İklim davaları, hükümetleri ve şirketleri iklim değişikliğiyle mücadeleye aykırı politikaları, kararları ve ataletleri nedeniyle sorumlu tutmak ve hesap vermelerini sağlamak üzere açılan, stratejik öneme sahip davalardır. Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması’yla birlikte, iklim değişikliği ile mücadelede 2053 yılında sıfır karbon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin, bu taahhütlerine uyabilmesi için sadece fosil tabanlı gazların atmosfere salımını sınırlaması yetmiyor. Aynı zamanda, karbon yutak alanları olarak kabul edilen ve küresel ısınmaya yol açan gazları tutan alanları korumak, bozulanları rehabilite etmek ve hatta sayılarını çoğaltmak zorunda”.

KAMU POLİTİKALARI MARMARA SULAK ALANINI KURUTTU

Karbon yutak alanları olarak kabul edilen alanların başında sulak alanların geldiğine dikkat çekilen açıklamada, Marmara Gölü’nün, 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan ilan edildiği ve bu özelliği ile korunması gereken bir karbon yutak alanı olduğu belirtildi. Buna karşın kamu idaresinin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine aykırı politikalar nedeniyle Marmara Gölü’nün kuruduğunu ve bir sulak alanın yok olduğu dile getirildi.

'İDARENİN SORUMLULUĞUNU İSPATLAYACAĞIZ'

Balıkçı kooperatifinin avukatlarından Cem Altıparmak açılan davaya ilişkin değerlendirmesinde “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki sorumluluklarını görünür kılmak ve bu sorumluluklara aykırı davrandığını tespit ettirmek için, bu davayı bir iklim davası olarak açtık. Bu davada, devletin hatalı ve plansız su politikalarının gölün kurumasına yol açtığını, sorumluluğun tamamen idarede olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zararlardan da idarenin sorumlu olduğunu ispatlayacağız.” şeklinde konuştu.

'İKLİM DAVALARININ DEVAMI GELECEKTİR'

İklim ve çevresel adalet açısından gerçek bir toplumsal ve yargısal dönüşümün, stratejik nitelikteki iklim davaları ve yargısal araçların etkin kullanımı ile sağlanabileceğini ileri süren Av. Özlem Altıparmak ise, “Bu dava, iklim davası olarak bir ilk niteliğinde. Ancak Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için etkin bir strateji ve eylem planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu iklim davalarının devamı mutlaka gelecektir.” dedi. (HABER MERKEZİ)