Turnalar uçun, sevdiğimi hatırlatın
Turnalar bize barışı getirsin. Sonu iyi biten filmlere, renkliliğe, üzerimizde yükselecek gökkuşağına, umuda ve barışa ihtiyacımız var. Hemen, şimdi.
Hülya Işık Kurt
Sağ tarafta Simurg’lar, sol tarafta çeşit çeşit kuşlar var. Ortada masa, masada resim çizen ve önünde kartpostallar olan küçük bir çocuk. Herhalde en fazla 7-8 yaşındadır. Henüz tanışmıyoruz. Kuş kartpostallarına bakarak sordum:
"Satıyor musun bunları?"
“Evet, satıyorum ama para almıyorum. Biliyor musun benim babam da orada?”
“Öyle mi? Kim senin baban?”
Sol tarafı işaret ederek “Bu tarafta - Uygar Coşgun.”
Konuşma yetişkin insanın boğazının düğümlenmesi ile sona erer. Ne diyeceğim şimdi sana çocuğum? Baban 10 Ekim 2015’te Ankara Katliamı’nda IŞİD tarafından öldürüldü, katilleri ceza almadı, babanı anmak isteyenler sürekli saldırıya uğruyor, mu diyeyim? Yaralılar canı ile uğraşırken üzerlerine biber gazı sıkıldı, bunu unutamadık mı desem? 104 kişi öldü, 500 kişi yaralandı? Yaralandı mesela çok muğlak bir laf, ömür boyu sakatlık çekecek, geri dönüşü olmayan kayba uğramaya da yaralanma deniyor, ufak bir sıyrığa da. Yaralandı denilip geçilen insanların yaşadığını hafifsiyor belki zihnimiz detayları bilmediği zaman. Ruhu yaralananlardan bahsetmek söz konusu bile değil. Hoş, belli ki ben söyleyene kadar sen bunları zaten öğrenmişsin, bütün bunların içinde büyümüşsün. Suskunluk oldu, kendimi nereye koyacağımı bilemedim. Sonra bir kartpostal istedim ve aldım, kartpostal alanlardan imza topluyordu, imzamı da verdim. Bu sefer susmadık, gülümsedik. Bunlar sergi açılışına gittiğimde yaşandı, eve geldim içimde konuşmalar devam ediyor.
10 Ekim’de Ankara’da Barışa Uçan Kanatlar sergisi olmuştu. 10 Aralık itibariyle “Barışa Uçan Kanatlar ve Ardında Kalanlar” başlığı altında sergi ve bir dizi etkinlik Tütün Deposu’nda, İstanbul’da başladı. Sergi kapsamında Barışa Uçan Kanatlar – Hatice Kapusuz, 10 Ekim Barış Battaniyesi – Örgülü Mücadele, Ardakalan Fotoğraf Sergisi - Emine Kart, Barış Durağı - Aslı Viyan Saraç ve Ölüm Ne Yana Düşer Usta - Gül Büyükbeşe ve Sibel Tekin’in eserleri yer alıyor. Sergi 25 Aralık’a kadar devam edecek. Etkinlik kapsamında forum ve atölyeler de var.
Sergi Ankara’da açıldığında çok heyecanlanmıştım ve İstanbul’a gelmesine çok sevindim.
Çok etkileyici, hele ki kuşlar. Ekim ayından beri bu kuşların peşindeyim. Katledilen 104 kişi için 104 kuş çizmiş Hatice Kapusuz. Simurg Anka 30 kuş demek, katledilen kadınlar ile özdeşleştirilerek, kadınlar Simurg olarak resmedilmiş. Erkeklerin her biri ise farklı bir kuş. Rengarenkler, hepsi birbirinden farklı, kişilerin özelliğine göre seçilmiş kuşlar. Kırmızı giyene kırmızı kuş, Mavi soyadına mavi. Uygar Coşgun bir sarı kanarya, Barış Annesi Meryem Bulut güzeller güzeli bir tavus kuşu. Ah, o karga, karga bizim sendikalist ve anarşist dostumuz Ali idi. Katledilenlere ve tüm sevenlerine selam olsun. Resimlere gözleri dolmadan bakamıyor insan, ama hem ağlayıp hem umut yeşertmekten, kendimizi ifade etmekten, iyileşmekten başka çaremiz yok. Bu rengarenk insanların rengarenk kuşları, birbirinden farklı hikayeleri var. Hatırlatanlara teşekkür ederiz. Barışa Uçan Kanatlar diye bir almanak da yayınlandı. Elektronik kopyasına şu adresten ulaşılabilir.
Turnalardan söz etmeden bitirmek olmaz. Japon inancına göre 1000 turna kuşu yaparak dilek dilediğiniz zaman dileğiniz gerçekleşirmiş. Barış Durağı -barış dileğiyle yapılan 1000 turna- da sergide yer alıyor. Dileğimiz tutsun. Turnalar bize barışı getirsin. Sonu iyi biten filmlere, renkliliğe, üzerimizde yükselecek gökkuşağına, umuda ve barışa ihtiyacımız var. Hemen, şimdi.