Birsen Sonkur, Nilüfer Kanat, Özler Büyükmazı…
Duydunuz mu, bildiniz mi?
Onlara Adana Seyhan’da önce bir otomobil, sonra savruldukları şeritte bir başkası çarptı.
Yüreğimize çarptı, bir iz bıraktı mı?
Refüjde turunç topluyorlarmış. Onlar cansız giderken, turunçlar geride kalmış.
Hiç bu mevsimde turunç topladınız mı, kokladınız mı?
Nasıl hissedebiliriz “öteki” insanları.
Bize ne anlatır bu his veya hissizlik?
Kalbimiz yetişebilir mi bütün acılara?
Neden oradaydılar, üç canı ne kadarlık bir geçim için, kaç kavanozluk reçel için, kaç şişe şurup için, kaç etli pideye sıkabilmek için, kaç limonun yerine koyabilmek için Ali Bozdoğanoğlu Bulvarı’nın orta yerine koydular?
Büyük büyük sözlerimiz, hiç durmayan küçük şikayetlerimiz, “Acı Portakal”ın acısı içinde hiç olmazsa bir an için durup bir nefes alır mı?
“Turunç Kadınlar”ın haberi standart haberler arasında yerini almıştı. Tek kaynak, tek dil, tek haber. Otomobillerin ardından son sürat geçiverdik üzerlerinden. Bitti!
“Turunç Kadınlar” hemen “Marul Çocuklar”ı getirdi bana. Yaşasalardı iyi olurlar mıydı başka türlü ölürler miydi?
Kim bilir kaç sene, kaç yazı, unutmayayım diye, belki hatırlatırım diye yazmışım “Marul Çocuklar”ı.
“Turunç Kadınlar” ile “Marul Çocuklar”ı tanıştırayım müsaadenizle, eski bir yazım sayesinde.
Sağlıklı beslenmeye, uzun yaşama, pürüzsüz cilde dair bir konuya girişelim o zaman.
Nereden çıkarız, bilemem!
İçerdiği A vitamini diş etleri, tırnaklar, ciltler için, antioksidan E ise yaşlılıkta bağışıklık, hücrelerin uzun ömürlü olması için iyidir.
B 11, kırmızı kan hücreleri, sinir dokuları için elzemdir. Büyüme sağlar. Eksikse bulantı, kusma, iştahsızlık, kilo kaybı, ishal, baş ağrısı, unutkanlık, çarpıntı oluşabilir.
Sinirler, uykusuzluk, kabızlık, hazım, bol idrar, romatizma, böbrek için şifa saçan yeşil bitkinin suyu ergenlik sivilcesi giderici, yüze güzellik, tazelik verici, göbeği çocuklarda boy uzatıcı etkiye sahiptir.
Marul böyledir ve hiçbir yerde "marul çocukları öldürebilir" denmemiştir.
Memleketinizde şöyle bir şey oldu:
1. Kayseri'de Erciyes Aşevi de vardı: Muhtaçlar için aşevi.
2. Aşevinden çürük marullar atılmıştı: Marullar yola.
3. Hal Müdürü “Bozuk mala geçit yok” diyerek “Halkın kaliteli, sağlıklı tüketmesi için büyük gayret sarf ettiklerini” açıklamış ve sanırım bir mart günü “250 adet marulu da imha ettiklerini” açıklamıştı: Sağlıklı tüketim.
4. Gurbette, göçte, çöpte çırpınan çokları gibi, kâğıt toplayan Nizipli Zurnacı Ailesi de Kayseri'de geçim peşindeydi: Ekmek için.
5. Akraba çocuklar, uzun ömür, uzun boy için şart olduğunu bilmeden de marul seviyordu: Çocuklar marul sever.
6. İşte, atılmış onlarca marul onları çağırıyordu: Marullar da çocukları sever.
7. Artık parantezi kapanmış tahmini yaşlarıyla, Turgay 7, Veysel 7, Muharrem 6, Ali 6, Seren Gül 5, Berivan 5 marullara koştu; bir büyüğün dediği gibi “Seçip iyilerini yemeye başladılar.”: İyilerini seçmişlerdi.
8. Bir otomobil bir çarpışta 6’sını birden ölüme sundu: Ölüm 4’ünü hemen seçip aldı!
9. Kazayı yapan bir pazarcı, içimizden bir Mehmet, olmayan bir ehliyet idi. "Yeni" otosu 25 yıllık bir 131'di. Adı Murat'tı: Muradı bu değildi.
10. Muhalefet iktidarı suçladı, iktidar kızdı; çok kişi üzüldü, kimileri çok çocuklu, çocukları salan cahil aileleri de suçladı: Marullar masumdu.
11. Ali hastaneye kadar yaşadı son anlarını. Berivan hayatta kaldı: Sonradan başına başka felaketler gelmediyse ve hayat hakikaten buysa!
Bir aşevi, önünde atık marullar, minik göçerler, “kâğıt üstünde” geçinen aileler, belediyeye muhtaç minik cenazeler varsa; burası ülkenizse, onlar insanlarınızsa, tüm milli, ulusal, dini gururlarınız buruk değil midir?
Can sıkmak istemedim…
İstedim ki, "Marul Çocuklar”ı yüreğinizle, vicdanınızla, aklınızla azıcık okşayın.
Marulları çocuk çocuk, çocukları çok çok sevin.
Vatanı sevip vatandaş ayıran vardır ya; çocukları ayırmayın.
“Turunç Kadınlar”ın, “Marul Çocuklar”ın, “Mayın Çocuklar”ın, “Mermi Çocuklar”ın, “Kül Kadınlar”ın, “Süt Kızları”nın, “Kamyon Kasası Kadınları”nın, “Naylon Çadır Ölüleri”nin, “Filika İşçiler”in anısına!
Not: “Turunç Kadınlar”ın sonlarına tanık olan bulvara adını veren Ali Bozdoğanoğlu, varlıklı bir çiftçi, Demokrat Parti’nin Adana Belediye Başkanı, sonra Adalet Partisi milletvekiliydi. Belediye Başkanı seçildiği 1955’te, DP merkezde oyların yüzde 82’sini alırken, “Çiftçi Başkan”ın Adana’daki ana muhalefeti “Türkiye Köylü Partisi”ydi.
Köylüleri “sınıf savaşı”ndan uzak tutmak için kurulmuş, bir süre sonra Osman Bölükbaşı’nın partisine katılıp ona Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adını veren, yani “27 Mayıs darbe bildirisi”ni okuyan Türkeş’in ileride MHP yapacağı parti.
Kurucu başkanı Remzi Oğuz Arık bir orman köyünden çıkmış “milliyetçi, Türkçü, Turancı” bir arkeolog ve 1950’de DP Seyhan Milletvekiliydi.
3 Nisan 1954’te Adana-Ankara uçağının 10 dakika sonra havada infilak etmesiyle öldü. “Sivil Havacılık Tarihinin İlk Kazası” denen olayda ölen 25 kişi arasında “İlk Hostes” Güler Karaduman da “Uçak kazasında kaybettiğimiz ilk hostes” olmuştu!
Güler’den Özler’e; her yeni acının bir de acı hatırası vardır da biz bilemeyiz veya çoktan unutmuşuzdur muhtemelen!