TÜSİAD'dan 'Hukuk ve ekonomi reformu hızla hayata geçmeli' mesajı
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski enflasyonla doğru ve kararlı mücadele edilmesi gerektiğini ve bu sürecin sanıldığından uzun sürebileceğini söyledi. "Hukukun üstünlüğü ve yargı sisteminin hızlı ve adil çalışması hem büyümenin hem de yatırım sermayesinin önüne açacak en önemli unsur" diyen Kaslowski, hukuk ve ekonomi reformlarının hızla hayata geçmesi gerektiğini dile getirdi.
DUVAR - TÜSİAD - Koç Üniversitesi iş birliğinde kurulan Ekonomik Araştırmalar Forumu tarafından '2021
Yılında Türkiye Ekonomisi' başlıklı konferans düzenledi. Forumda TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye ekonomisine ilişkin 2020 yılı değerlendirmesini yaptı ve 2021'in neler getirebileceğine dair konuştu.
"Pandeminin tekrar derinleştiği bu döneme yeterince hazırlıklı giremediğimiz için, en kısa vadede ülkece daha disiplinli politikalara geçilmesi gerektiğinin farkındayız" diyen Kaslowski, şöyle devam etti:
DÜŞÜK ENFLASYON GEREKLİLİĞİ: Önümüzde enflasyonla mücadelede oldukça uzun bir yol var. Bu yolun zorluğunu bilerek, tüm ekonomik aktörler tarafından tam mutabakat sağlanmasının son derece kritik olduğunu düşünüyorum. Ekonomimizin tüm paydaşlarının, düşük enflasyonun gerekliliğine ikna olması, bu mücadelede önemli rol oynayacaktır. Hatırlatmak isterim ki bir ekonomide istikrar sağlamadan, önümüzü görmeden ve güven ortamı inşa etmeden kalıcı büyüme sağlamamız olası değil. Bunların eksik kaldığı ortamlarda, sağlıklı yatırım ve üretim kararları almak da imkansız hale gelmekte.
EKONOMİ DIŞ ŞOKLARA AÇIK HALE GELİYOR: Ekonomide bu güven ortamını yaratmanın iki ön koşulu var. Bunlardan ilki fiyat istikrarı yani kalıcı düşük enflasyon bir diğeri de finansal istikrar. Her ikisi de yatırım ve üretim kararlarında çok önemli. Maalesef enflasyonu düşüremediğimiz ortamlarda finansal istikrara da erişmemiz söz konusu olamıyor. Finansal istikrarın eksik olduğu ortamlarda da ekonomi dış şoklara açık hale geliyor, zayıflıyor.
KAYNAKLARI İSRAF EDİYORUZ: Neden enflasyonu düşürmemiz gerekiyor? Yaşanan deneyimler çok net ortaya koyuyor ki paranın değerini koruyamadığınız ekonomilerde önünüzü görme ve plan yapabilme kapasiteniz düşüyor. Böyle bir ortam, reel kesimin herhangi bir üretim ya da yatırım kararı almasını zorlaştırıyor ve arzu ettiğimiz büyümeye ulaşamıyoruz. Aksi şekilde, yüksek enflasyonla mücadeleyi erteleyip, her ne pahasına olursa olsun büyüyelim dediğimizde de var olan kaynaklarımızı tasarruflu kullanamayarak israf ediyoruz. Ve yine bu süreç büyüme üzerinde baskı ile sonuçlanıyor. Ülkece bu sarmaldan çıkmamız gerektiğine inanıyorum.
SANDIĞIMIZDAN UZUN SÜREBİLİR: Bunun da en öncelikli koşulu enflasyonla doğru ve kararlı mücadele. Kararlı olmamız gerekiyor çünkü süreç sandığımızdan daha uzun sürebilir. Az önce konuşmamda değindiğim mutabakata da tam bu noktada ihtiyacımız olacak. Ekonomimizin tüm aktörlerinin bu zaman zarfında sabırla enflasyonla mücadeleye inanması ve kararlı şekilde devam etmesi gerekecektir. Gün sonunda fiyat istikrarına eriştiğimizde finansal istikrarı da sağlayarak çok daha sağlıklı ve uzun soluklu bir büyüme patikasına geçmemiz mümkün olacaktır.
'KÜRESEL EKONOMİDE ENFLASYON NEREDEYSE YOK'
EMSAL ÜLKELERDE ENFLASYON YÜZDE 3-4: Bugün küresel ekonomide enflasyonun neredeyse yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ekonomisine emsal kabul ettiğimiz gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oranı %3-4 bandında oldukça düşük seyrederken, ülkemizde enflasyon çift hane %14’lerin üzerinde seyretmektedir. Bugün üzerimize düşenleri yapmazsak, ilerleyen vadede ekonomide çok daha büyük zorluklarla karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Bunu da hesaba katarak, disiplinli politikalar tasarlamalıyız.
BÜYÜMEDEN FERAGAT ETMEMİZ GEREKEN BİR SÜREÇ: Türkiye ekonomisinin özellikle ilk yarıda rehavete kapılabileceği tek bir gün dahi yok maalesef. Tüm bu adımları atarken de belli bir dönem iktisadi büyümeden feragat etmemiz gereken bir süreçten de geçeceğiz. Bu yüzden de esas olarak istihdama nasıl destek vermeyi planladığımız ve içinde maliye politikasının da yer aldığı oldukça kapsamlı bir iktisat politikasına da ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
LİYAKATİN ÖNE ÇIKMASI SON DERECE KRİTİK: Ve yeniden hatırlamalıyız ki, yalnızca doğru iktisat politikaları uygulamak da yeterli olmuyor. Kurumların politika dizayn etme kapasitesi, liyakatin öne çıkması da bu süreçte son derece kritik. Hukukun üstünlüğü ve yargı sisteminin hızlı ve adil çalışması da, hem büyümenin hem de yatırım sermayesinin önüne açacak en önemli unsur. Hukuk ve ekonomi reform gündeminin hızla hayata geçmesi, sadece ekonomik ve sosyal alanda bizi rahatlatmayacak, aynı zamanda küresel ve bölgesel ekonomik işbirliklerimizdeki konumumuzu olumlu etkileyecek ve siyasi ve ekonomik kazanımları konuşacağımız bir döneme fırsat verecektir. (HABER MERKEZİ)