TÜSİAD’ın Dijital Türkiye Konferansı 'Dönüşen Rekabette Yıkıcı Güç' temasıyla yapıldı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, "Türkiye’nin, geleneksel ekonomide küresel GSYH içindeki yüzde 1’lik payına karşılık dijital ekonomideki payı yüzde 0,1 civarında" dedi.
DUVAR - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Dijital Türkiye Konferansı, Wyndham Grand Levent’te gerçekleşti. ‘Dönüşen Rekabette Yıkıcı Güç’ temasıyla düzenlenen konferansta; yeni teknolojilerin küresel rekabete, üretim ve tedarik süreçlerine, iş yapış biçimleri ve insan kaynağına etkilerinin çok boyutlu bir perspektiften ele alınması amaçlandı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, ekonomik büyümeye ilişkin paradigmaları değiştiren teknolojik yeniliklerin yaşandığı bir dönemde olunduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
“Dijital teknolojiler, rekabeti ve iş hayatını hızla ve kökten dönüştürüyor. Yapay zeka, kuantum teknolojileri, siber-fiziksel sistemler ve yarı iletkenler gibi kritik teknolojilerin etkisi her geçen gün artıyor. Türkiye’nin, geleneksel ekonomide küresel GSYH içindeki yüzde 1’lik payına karşılık dijital ekonomideki payı yüzde 0,1 civarında. Bu veriler bize potansiyelimizi hayata geçirecek adımları atmanın kritik olduğu bir dönemde olduğumuzu gösteriyor. Güçlü ve en üst seviyede sahiplenilmiş politika vizyonunu etkili ve bütüncül destek mekanizmaları ile kararlılıkla hayata geçirmeliyiz. Teknolojik dönüşüm, yapısı gereği yıkıcıdır ve geçiş süreci zorludur. Öte yandan teknolojik dönüşüm eğer doğru yönetilirse refaha, verimliliğe, yaratılan katma değere, beşeri sermayeye, sosyal kalkınmaya, demokrasiye olumlu yönde etki eder. Bu dönüşüm sürecini var eden en önemli yatırım alanlarından biri ise yüksek teknoloji destekli inovasyon ekosisteminin oluşturulmasıdır.”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Perihan İnci de şöyle konuştu:
“Teknolojinin hızlı gelişimi, geleneksel yöntemlerle işlerimizi yönetmeyi, toplumsal dinamiklere etkisini değerlendirmeyi ve gelecek öngörüsü yapmayı zorlaştırıyor. Üretken yapay zeka gibi pek çok gelişim fırsatını da içinde taşıyan yenilikçi teknolojiler, hızlı ve farklı çözüm olanakları sağlıyor, rekabeti amansız bir şekilde dönüştürüyor. Bu durum, ekosistemin paydaşlarını farklı düşünmeye, politikaları çok boyutlu kurgulamaya ve uygulamaları iyi bir koordinasyonla en verimli şekilde gerçekleştirmeye zorluyor. Kaynaklarımızı Ar-Ge’ye, teknolojiye, bilime, inovasyona ve eğitime daha fazla ayırmamız gerektiğine inanıyoruz.”