Tutkunun esiri

'Lady Macbeth', 36. İstanbul Film Festivali’nde prömiyerini yaptı. William Oldroyd imzalı film, hem sınıfsal hem de cinsel kimliği bastırılmış bir çocuk kadının nasıl bir katile dönüştüğünün resmini çiziyor.  

Abone ol

Esra Karataş esrakaratas1@gmail.com

DUVAR - Shakespeare’in oyunlarına ve yarattığı karakterlere ilgi tükenmiyor. Pek çok film ve oyuna konu olan Shakespeare metinlerinin en ihtiraslı ve hırslı kadın karakterlerinden Lady Macbeth, Rus yazar Nikolai Leskov tarafından 'Sibiryalı Lady Macbeth' olarak yeniden kaleme alınmış, 1962 yılında Andrzej Wajda tarafından beyazperdeye aktarılmıştı.

Rus besteci Shostakovich’in 1934 yılında opera olarak bestelediği Lady Macbeth, Stalin tarafından batının kokuşmuş ahlak anlayışını temsil ettiği yönünde eleştirilere maruz kalmıştı. Stalin’i operanın müzikalitesini beğenmese de onu rahatsız eden, çizilen kadın imajı olmuştu. Kocası evden uzaklaştığında onu çiftlik çalışanıyla aldatan, şehvet düşkünü, saygısız dik başlı bir kadın karakter. Şehvetinin kurbanı olarak öldürmeyi göze alacak kadar cani bir kadın. Shakespeare, 16. yüzyıl İngiltere’sinin bakış açısını yansıtmış olabilir eserlerine. Ancak Stalin, bu bakış açısının yeni Rusya’da yeri olmadığının altını şiddetle çizmişti.

Lady Macbeth, William Oldrody, 2016.

EZİLEN KADIN PORTRELERİ

Bugün filmi izlerken bu bakış açısının beni de rahatsız ettiğini söylemeliyim. Katherine (Lady Macbeth) ve aşığı Sebastian ile aralarındaki ilişkide ipleri elinde bulunduran kişi kadın. Bütün kötülüklerin anası kadın gibi gösterilirken, bir başka kadın karakter bu savı çürütmek için kullanılıyor. Evin hizmetçisi Anna, olabildiğince itaatkâr bir karakter olmasına rağmen başı dertten kurtulmuyor. İşaret edilen sınıfsal olgu filmin geneline son derece hakim.

Aşağılama sadece kadın olmakla ilişkilendirilmiyor çünkü. Anna hem siyah, hem alt sınıftan biri. Sebastian’ın erkek olması da durumu değiştirmiyor. Zira o hem bir melez hem yoksul. Ezen sınıfın beyazlar, zenginler olduğu gerçeği değişmiyor. Anna ve Katherine’in tek ortak noktaları kadın ve yoksul olmaları. Sebastian melez ve yoksul olmasıyla onlarla ortak bir payda yakalıyor.

Hepsinin de farklı şekillerde aşağılandıklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Ancak bu aşağılanmalara karşı tutumlarında farklılıklar var. Katherine bu aşağılanmalara karşı duruş sergileyip tutkularının peşinden gidiyor. Onu bir karakter haline getiren de bu karşı duruşu.

Florence Pugh’un canlandırdığı Lady Macbeth, henüz çocuk yaşta. Babası tarafından belki bir ineğin bile otlayamayacağı büyüklükte bir toprak parçasına bölgenin zengin ve kötü adamlarından birinin oğluna satılıyor. Kötülükte babasından geri kalmayan oğul, aynı zamanda bir sapkın bir kişilik. Baba-oğul tarafından esir gibi muamele gören Katherine, evin ve evde yapılan iş toplantılarının konu mankeni olarak biblo gibi tutuluyor.

Elbisesinin altına giydiği korsenin vücudunu bir cendere altına alması gibi, yaşamı da eşi ve kayınpederi tarafından cendere altında. Yavaş yavaş onun bu baskıya başkaldırışına tanıklık ediyoruz. Tarlalarda yaptığı yürüyüşleri, küçük sarhoşlukları, umursamaz tavırların ardından gelen dik ve asi bakışları.

GÜÇLÜ KADIN KATHERINE 

Pugh, Katherine karakteriyle çok özel bir portre çiziyor. Sınıfsal kimliğinin farkında olan ve baba-oğula nefreti onlarla yaşamaya başladıkça pekişen Katherine, köle olmaktansa efendi olmayı tercih ediyor. Bu süreçte onun cinsel kimliğinin de ortaya çıkmasına ve cinselliğini sahiplenişine tanıklık ediyoruz. Genç bir kadının masumiyetten sıyrılıp tutkularına sahip çıkarken nasıl acımasız bir katile dönüştüğünü izliyoruz. Tutkulu, çekici ve cesur.

Film, maviye kaçan kül rengi tonlarıyla başarılı bir atmosfer çiziyor. Oyuncuların karakterleri yorumlayışları son derece başarılı. Anna’nın bakışlarındaki çaresizlik, Katherine’in yaşamını cesurca sahiplenmesi onun karakter yaratmadaki ustalığını gösteriyor. Bir tiyatro dekorundan öteye gitmeyen filmin mekânı ve yakın plan çekimleri Oldroyd tarafından başarılı bir şekilde oluşturulmuş. Filme başlarken izlediğimiz masum kız çocuğu tam bir karakter olarak karşımıza cesurca dikiliyor. Bu sıra dışı karaktere yakından bakmanızı öneririz.

YÖNETMEN: William Oldroyd

UYARLAMA: Nikolai Leskov

SENARYO: Alice Birch

OYUNCULAR: Florence Pugh, Naomi Ackie, Cosmo Jarvis, Christopher Fairbank

YAPIM YILI: 2016

SÜRE: 1s 29dk