Üç Antakyalı kadın, üç hayat: Yok olmaya karşı direnen bir kent

Depremin ikinci ayında Antakya, biraz moloz, biraz asbest bolca hüzün ve umut dolu…

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki ay geçti. Depremde en büyük hasarı gören kentlerden biri olan Hatay'ın Antakya ilçesinden yaklaşık 500 bin insan geçici göç etti, kalanlar da çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Çok kültürlülüğü ve tarihi ile öne çıkan Antakya’da yıkım büyük oldu.

Depremden bir süre sonra şehirden çıkmak zorunda kalan ve sonrasında dönen Antakyalı üç kadınla, şehri gördüklerinde ne hissettiklerini, Antakya’nın onlar için anlamını konuştuk.

İki sene önce eşini kaybeden, depremden sonra çocuğu ile hayata tutunmaya çalışan Elçin Deli Açıkalın, tam yeni bir hayat kurmuşken depremle beraber hayatının yıkıldığını söyledi.

Antakya’da doğup büyüyen Gülay Yüksek, Armutlu’da yıkılan evine daha bakamadığını, yıkılanın binalar değil hayatlar olduğunu vurguladı.

Depremde kaybettiği babasının kefenini diken Dilek Dablan, o kadar acı ve ölümün üstüne babasının acısını yaşayamadığını anlattı.

Alevilere yönelik saldırılar nasıl tartışılıyor? Tarihi çağrı Anadolu’da nasıl karşılandı? Amatör tiyatro can çekişiyor: 'Sanata vurulmuş bir darbe' Diyarbakır'da barış, Van'da kayyım, CHP'de ön seçim Otobüste, tramvayda, çarşıda zam tepkisi 2 günde 200’den fazla sarsıntı: Depremler ne anlama geliyor?