En kuvvetli yuh “1150 odalı Saray”a ve
“Millet bahçesi yapıyormuş, sen dünyanın en büyük
millet bahçelerinden birisi olan Atatürk Orman Çiftliği’ne Saray
yaptın, ne millet bahçesi!” cümlesine, en kuvvetli
alkış ise “Yeni dönemde en çok duyacağınız sözcük
‘huzur’ olacak”a gitti Muharrem İnce’nin Ankara
Tandoğan Meydanındaki mitinginde.
“Ooo sen de mi geldin?” diye soran tanıdığına, “Bu
son çıkış. Tabii ki geldim İnce’ye destek olmaya”
diyordu, işten yeni çıktığı takım elbisesinden anlaşılan orta yaşlı
bey.
10 Ekim (2015) Katliamının ardından Ankara’da mitinglere çocuk
getiren olmuyordu. İnce’nin mitinginde ise her yaştan insan vardı.
Çocuklar hatta bebekler… Gençler, renkli dövizleriyle
alandaydı.

10 yaşındaki çocuk annesine kızıyordu en öne gidip Muharrem
İnce’yi yakından göremediği için. İnsan selinin içinde ilerlemiş
ama alanın ortalarında bir yerde kalakalmıştı annesi ve
anneannesiyle. 70’lerindeki anneanne “1977 yılındaki
Ecevit’in mitinginde görmüştüm bu kadar kalabalığı”
dedi. Kızı, “Anne ‘Cumhuriyetine Sahip Çık’ mitingini
hatırlamıyor musun?” diye araya girdi. İkisi de
haklıydı. Tandoğan Meydanının gördüğü en kalabalık mitingleri
hatırlıyordu iki kuşak.
Bu meydana 2007 yılında bir milyona yakın insanı toplayan
“Cumhuriyet Mitingi”ndeki kitleyle hem benzerlikleri vardı hem de
büyük farklılıkları, İnce’nin mitingine katılanların… Ne İnce o
günkü İnce ne de Türkiye o günkü Türkiye.
Amacı, Recep Tayyip Erdoğan’ı veya onunla aynı siyasi gelenekten
gelen Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmemek olan “Cumhuriyet
Mitingleri”ne katılanlar için Erdoğan “bindirilmiş kıtalar”
benzetmesi yapmıştı. Bugün tam tersi, Erdoğan’ın mitinglerine
katılanlara “bindirilmiş kıtalar” deniyor. Bundan 11 yıl önce
Cumhuriyet Mitinglerinde, Türk Bayrakları ve Atatürk posterleriyle
“Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganı atılıyordu, bugünse
İnce’nin “Benim cumhurbaşkanlığımda istediğin yerde
başörtünü tak. İster evinde, ister sokakta, ister devlet dairesinde
tak, korkmadan tak. Böyle bir derdimiz yok” sözleri
alkışlanıyordu. Cumhuriyet Mitinglerinden kalan alışkanlık,
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı ve İzmir Marşı ise sanki o
günkü anlama gelmiyordu alanı dolduranların bir kısmı için.
Arada başımıza bir de Gezi Direnişi gelmişti. Akranım olan bir
kadın onu hatırlattı ben not alırken. “Gezi’deki gibi değil mi?
Herkes burada!” dedi neşeyle.
Mitingdeki başörtülülerin çoğu orta yaş ve üstü kadınlardı.
Başörtülü iki genç kadın, “Ailemiz buraya geldiğimizi öğrenmemeli!”
diyerek reddettiler konuşma talebimi. Bir süre onları izledim.
Kimseden korkuyor gibi görünmüyorlardı. Slogan atıyor, yuhalıyor,
alkışlara eşlik ediyorlardı coşkuyla. En çok alkışladıkları ise
İnce’nin, “Hangi üniversiteyi bölmüşse o üniversiteyi
yeniden birleştireceğiz” sözü oldu. Meydandakilerden
hatırı sayılır alkış alan bir cümle de “Cemevlerinin
statüsünü ibadethane olarak tanıyacağız” sözü oldu.
Üç kurum yuhalandı Tandoğan Meydanında: Anadolu Ajansı (AA), TRT
ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK)… İnce, “Hiçbir intikam
duygum yok ama bu 3 kurumun yöneticilerini bağımsız, tarafsız bir
yargıya göndereceğim” deyince yuh sesleri alkışlara
karıştı. “Söz veriyorum, hiçbirinizin telefonu
dinlenmeyecek” cümlesinin ardından meydanı hınca hınç
dolduran kalabalık “Hak, hukuk, adalet” sloganını
attı.
Muharrem İnce’nin irticalen bir saat süren konuşmasının en
etkili bölümlerinden birisi de “Erdoğan gelirse ne
olur, İnce gelirse ne olur?” başlığıyla
anlattıklarıydı. Kısa ve her başlıkta bol alkış alan bir özet
yaptı: Erdoğan gelirse faizler yükselir, dolar
yükselir, beton ekonomisi devam eder, Suriyeliler gelmeye devam
eder. Telefonların dinlenmeye devam eder, kindar nesiller
yetiştirir. İnce gelirse dolar düşer, kardeş nesiller yetişir,
Suriyeliler evlerine döner, mutfak nefes alır… “4
Milyon Suriyeliyi davulla zurnayla memleketine göndereceğiz”
cümlesini alkışlamayan arkadaşına şöyle diyordu bir adam, “Alkışla
alkışla. Kovmayacağız, davulla zurnayla göndereceğiz.”
Partisi tarafından aday gösterilmesinin hemen ardından seçim
çalışmalarını 4 Mayıs 2018 tarihinde Birinci Meclis’in önünden
başlatan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, dün Ankara
Tandoğan Meydanında (yeni adıyla Anadolu Meydanı) 106’ıncı
mitingini yaptı. “Pazar günü ben, sen, o yok. Biz var,
biz! 50 günde evimde ya iki gece yattım ya üç gece. Pazartesi
sabahı terziye uğramam lazım. 7 kilo verdim, bütün pantolonlar
düşüyor... Yarından sonra sıra sizde. Pazar sabahı geç kalmayın,
okulların bahçesinde yatın. Oy verdikten sonra da sandıkları terk
etmeyin” dedi.
Bugün final mitingini İstanbul’da gerçekleştirecek İnce’ye İzmir
dopinginin ardından Ankara da büyük moral verdi. Sona doğru
mitinglerine rekor katılımlar olunca şöyle dedi, “İkinci tur
diyordum, bu kalabalığı görünce bu iş ilk turda biter diyorum.”
İnce’nin temennisi zor bir ihtimal gibi görünse de herkesin
birleştiği nokta, 24 Haziran Seçimlerinin her türlü sürprize açık
olduğu...
Muharrem İnce’nin Ankara mitingi bittiğinde katılımcıların yüzü
gülüyordu. Onlardan geriye kalan ve elektrik direğinin önüne
bırakılan bir dövizde de miting alanına girerken duyduğum o sözü
gördüm: Uçurumdan Önceki Son Çıkış…