Futbolda çok şey değişmiştir dünden bugüne. Oyun, kurallar, teknik-taktik, şampiyonun isimleri... Değişmeyen iki şey vardır, hep baki kalan; beklentiler ve hayal kırıklıkları. Bu sezon futbolda kulüp bazında Avrupa maceramızda bununla bir kez daha yüzleştik. Bir takım hariç: İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü. Evet, Başakşehir. Eski adıyla İstanbul Büyükşehir Belediyespor. Bu sene Avrupa'da grubundan çıkmayı başaran tek temsilcimiz oldu.
Başakşehir, grubun son maçında Borussia Mönchengladbach'ı Almanya'da yenerek lider olarak bir üst tura merhaba dedi. Borussia Mönchengladbach kimdir peki? Şu anda Almanya'da Bundesliga'da lig lideri.
Daha net anlayabilmek için temsilcilerimizin gruplarına şöyle bir göz atalım ve rakipleri kimlermiş bir bakalım.
Başakşehir'in rakipleri; Roma, Mönchengladbach, Wolfsberger.
Beşiktaş'ın rakipleri; Braga, Wolverhampton, Wolverhampton.
Trabzonspor'un rakipleri; Basel, Getafe, Krasnodar.
Gruplar ilk belirlendiğinde ve maçlar henüz oynanmamışken herkes şöyle düşünüyordu. Beşiktaş, grubundan elini kolunu sallayarak çıkar. Trabzon, çıkışını sürdürürse grubundan çıkacaktır. Başakşehir'in çıkması mucize. Çünkü baktığınızda Başakşehir'in düştüğü grup neredeyse bir Şampiyonlar Ligi seviyesinde grubu seviyesinde. Bunu açıkçası şu an bile söylememiz gerekiyor. Yazının başında belirtmiştim hatırlarsanız; futbol dünyasında değişmeyecek olan iki kavram: Beklentiler ve hayalkırıklıkları.
Beşiktaş, grubundan tek bir galibiyet aldı ve geriye kalan tüm maçlarında yenildi. Trabzonspor sadece 1 puan topladı. Başakşehir ise 10 puan aldı.
Şimdi size iki tane resim çizeceğim. Çok değil bundan kısa süre önceye, sadece iki yıl evveline gideceğiz. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi grubundan 14 puanla namağlup lider çıktığı günlere... Beşiktaş'ın grubunda kimler vardı? Monaco, Porto ve o dönem Almanya lig lideri Leipzig. Monaco'da formda bir Falcao vardı. Bunlar liglerinin birinci sınıf takımlarıydı ve yapılan yorum şöyleydi; çok dengeli ve çekişmeli bir grup. Takımlar arasında çok büyük uçurumlar yok. Yani Beşiktaş bu seviyedeki takımlarla benzer seviyede kıyaslanabiliyordu. Şu anda hayal kırıklığı ile sonuçlanan UEFA Avrupa Ligi Grubu ile ise durum şöyle: Aralarında çok büyük uçurumların olmadığı dengeli bir grup. Beşiktaş'ın bir noktadan başka bir noktaya varıştaki gerçek düşüşünün resmini çok net görebiliyoruz. Tabii bu işin birinci resmi. Gelelim ikinci resme.
Beşiktaş iki sene evvel bu kadar dominant iken Başakşehir ne durumdaydı? Yine bu seviyedeydi ve belki daha da iyi durumdaydı. Abdullah Avcı ile düşüş yaşanacağı bekleniyordu ama Başakşehir, iki yıl daha yarışta kalmayı başardı. Halbuki şampiyonluğu kılpayı kaçırdıktan sonra 2017'de Bursaspor gibi adım adım düşüş yaşanacağı düşünülüyordu. Hadi itiraf edin! Hiçbiriniz Başakşehir'in özellikle bu sezon Okan Buruk'la bu seviyelere yeniden tırmanacağını beklemiyordunuz. Geçen yaz Abdullah Avcı, Beşiktaş'ın başına geçtikten sonra Başakşehir Okan Buruk ile anlaşmıştı. Biraz sallandılar da sezon başında ama Okan Hoca Başakşehir'e yeni bir oyun buldu ve bulunduğu seviyeden düşecekken yeniden ayağa kalkıp yarışa kattı takımını.
Başakşehir'de futbol yapısı doğru işliyor olmalı. Almanya'da Borussia Mönchengladbach'a 90+1'de golü atarak turu getiren Enzo Crivelli kimdir? Daha önce nerede oynuyordu bilir misiniz? İddia ediyorum; turu getiren Crivelli bugün Taksim'de sokağa çıksa ve İstiklal Caddesi'ni yürümeye başlayıp Tünel'e kadar varsa yolda annesi ve babasına rastlamadığı sürece onu kimse tanımayacaktır. İşte 'scouting' deyip duruyorsunuz ya, 'scouting' budur. Bu bir transfer başarısıdır. Yoksa gidip 5 milyon verip Pepe'ye Beşiktaş forması giydirmek bir transfer başarısı değildir. Gidip Falcao'yu bir servet karşılığında transfer edip Galatasaray forması giydirmek bırakın transfer başarısını, sadece tribünlere yapılan bir 'şov'dur. Bu saydığımız iki futbolcu dünyanın üst düzey futbolcularıdır, bunu biliyoruz. Ama Türkiye'deki hiçbir kulübün mali yapısı bu işlere mantıklı bir çerçevede müsaade etmiyor esasında. Biz zorluyoruz. Asıl yapmamız gereken Crivellileri, Vedat Muriqileri bulabilmek.
Çok sevdiğim yorumcu, “futbolun tomografisini çeken adam” Ilgaz Çınar'ın ekranlarda örnek verdiği Müslüm Gürses'in 'Affet' şarkısındaki gibi, “Sen çölüme yağmur oldun / Sen kışıma yorgan oldun...” Başakşehir futbol takımını, oyuncuları ve özellikle teknik direktör Okan Buruk'u tebrik ediyorum. Berbat geçen, adeta çöl olan bu sezonun Avrupa maceramıza bir nebze yağmur oldular.