Ufuk Akçekaya'nın ifadesi: Kan izlerini açıklayamadı

Fen Bilimleri Eğitim Kurumları’nın kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker’i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Ufuk Akçekaya’nın 7 sayfalık savcılık ifadesi ortaya çıktı.

Abone ol

DUVAR - Ufuk Akçekaya, Nazmi Arıkan ve Şerif Eker cinayetinin baş şüphelisi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Çifte cinayetten bir gün sonra Etiler’deki evinde yakalanan Tokatspor Başkanı Akçekaya’nın, soruşturma savcısına verdiği 7 sayfalık ifadesi ortaya çıktı. 

Halktv.com.tr'den Dinçer Gökçe'nin haberine göre ifadede şunlar yer aldı:

"Nazmi Arıkan’ı 2015’ten beri tanırım. Kendisi ile ticari ilişkimiz mevcuttu. Nazmi Arıkan’ın okullarının isim hakkını 10 yıllığına devraldım. Ancak 3’üncü yılın sonunda anlaşmayı sonlandırdı. Bu süreçten sonra benim ticari ilişkilerimde kaos meydana geldi.

Benim Nazmi Arıkan’dan 5 milyon dolar, B. Kolejlerinden ise 8.8 milyon dolar alacağım vardı. F. C. isimli bir tanıdığım beni bayramın ikinci günü olan 10 Temmuz’da FaceTime üzerinden aradı. Bu kişi bana, Nazmi Arıkan’ın bana 10 milyon dolar değerinde nakit para ve altın vereceğini, bayramın üçüncü günü olan 11 Temmuz’da gitmemi, Nazmi’nin beni beklediğini söyledi."

'BUGÜN GİT, HEPİMİZ PARAMIZI ALALIM'

"11 Temmuz 2022 günü taksi ile köye ulaştım. Oraya vardığımda gece olmuştu. Daha önce yaşadığım hadiseler aklımı kurcaladığı için taksiden inmeden Gelibolu’na geri döndüm. Otogardan otobüse binerek İstanbul’a dönüş yaptım" diyen Akçekaya şöyle devam etti: 

"12 Temmuz günü sabah saatlerinde F. C. tekrar aradı beni. ‘Önceki gün gitmemişsin, bugün git, hepimiz paramızı alalım’ dedi. Ben, kuşkulandığım şeyler olduğunu söyledim; kendisi ise korkulacak bir şey olmadığını söyledi. Ogün, Esenler Otogarı’ndan Y. Turizm firmasında saat 14.30’da otobüse bindim ve Gelibolu’ya geldim.

Otobüs beni, Eceabat dolmuşlarının kalktığı yere bıraktı. İstanbul’da çıkarken, Eceabat’ta taksici numarası buldum. Eceabat’a indiğimde taksici beni bekliyordu. Bu sırada saat 19:45 sıralarıydı. Taksici bana niye geldiğimi sorunca, arazi bakmak için geldiğimi söyledim. Burada arkadaşım olduğunu yanına gittiğimi söyledim.

Taksiden indiğimde saat 20:15 sıraladıydı. Taksici beni bıraktıktan sonra, ayakkabılarımı çıkarıp çantaya koydum. Çoraplarımla yürüdüm. Havanın kararması için 35-40 dakika kadar ağaç dibinde bekledim. Daha sonra başka bir noktadaki ayçiçeği tarlasına geçtim. Burada da 15-20 dakika bekledim. Taksiden inince cep telefonumu kapattığım İçin saatin kaç olduğunu tam bilemiyordum. Ancak, benim taksiden inip eve girene kadar geçen süre 1,5-2 saattir.

15-20 dakika bekledikten sonra evdeki 3-4 kişinin bir araca binip gittiklerini gördüm. Bu sırada ben 15 dakika daha bulunduğum yerde bekledim. Daha sonra içeri girmeye karar verdim. Evin arka balkonuna tırmandım ve balkon kapısından içeri baktım. Baktığımda Nazmi Arıkan’ı sırtüstü yatar vaziyette gördüm. Ben içeri girdiğimde, kavga olur diye uçları açık yumruk kısmı sert biçimde olan bir çift eldiveni giydim.

İçeri girdiğimde Nazmi Arıkan’ı sırt üstü yatar vaziyette kanlar içinde gördüm. Nazmi Arıkan bana 'Ufuk yardım et' diye seslendi. Ben de orada bulunan yastığı tampon yapmak amacı ile elime aldım. Bu esnada, Nazmi Arıkan’ın sol tarafına saplı bir bıçak olduğunu gördüm. Bıçağı çıkarıp kenara doğru fırlattım, elimdeki yastıkla tampon yaptım.

Nazmi Arıkan’ın yanında, ismini sonradan öğrendiğim Şerif Eker’i de yüz üstü yatar vaziyette gördüm. Odada gaz kokusu olduğunu düşünerek doğrudan fırına doğru gittim ve gaz düğmelerini kapatmak için çevirdim. Tam o sırada, odaların birinde 1.70 boylarında yüzü maskeli; siyah giyimli birinin olduğunu gördüm. Bu kişi, telefonla çekim yapıyordu.

'ELİMDEKİ SİLAHI AYÇİÇEĞİ TARLASINA ATTIM'

Ben mutfağa yakın bir yerdeki masanın üzerinde susturucu takılı silahla, bu kişiye, benim girdiğim balkonda olduğu noktada bir el ateş ettim. Bu kişi balkondan atlayarak kaçtı. Ben de arkasından gittim. Daha sonra tekrar balkondan girerek eve geldim. Bu şekilde 20 dakika kadar bekledim. Gelen giden olmayınca yine balkondan inerek evden çıktım. Elimdeki silahı da ayçiçeği tarlasına attım.

Tahmini 6-7 dakika çıplak ayaklarla yürüdükten sonra ana yola çıktım. Benim aramamdan 20-25 dakika sonra taksi geldi. Ben, olay yerinde çok dikkat ettiğim için üzerime kan lekesi hiç bulaşmadı. Üzerimde bulunan pantolonu Gelibolu otogarında çıkarıp şort giydim. Üzerimdeki tişörtü ise İstanbul Etiler’deki evimde çıkardım. Ben Gelibolu Otogarı’nda K. firmasından bilet alarak Alibeyköy otogarına geldim. Oradan da taksi yardımı ile ikametime gittim."

'KAYBEDECEK BİR ŞEYİMİN OLMADIĞINI DÜŞÜNDÜM'

Ufuk Akçekaya, soruşturma savcısının yönelttiği soruların birine ise “Ev kiramı dahi ödeyemeyecek kadar maddi zorluk çektiğim için kaybedecek bir şeyimin olmadığını düşündüm. Bu nedenle çiftliğe gittim" yanıtını verdi.

Akçekaya, olay bölgesine bulunan ve üzerinde “T. M.” yazılı kanlı bıçağın aynısından 10 tanesinin daha Etiler’deki evinde bulunmasına yönelik soruya ise “Evimde ele geçirilen bıçakları 2021 yılbaşı için hediyelik olarak F. C. ile birlikte yaptırdık. Pandemi nedeni ile bu bıçakları sahiplerine teslim edemedim. Ben, kendimin teslim edeceklerini ikametime getirdim. F. C. ise, kendi tanıdıklarının isimlerini yazan bıçakları teslim aldı. T. M. isimli kişi, F. Ç.’nin finansçı arkadaşıdır. Ben kendisi ile 2-3 kez yüz yüze görüştüm" şeklinde cevap verdi.

Akçekaya, cinayetin işlendiği evde 2-3 bıçak kılıfı gördüğünü ancak bunları beraberinde götürmediğini belirtti. Akçaya, cinayetin işlendiği evdeki lamba ile Nazmi Arıkan’ın aracındaki kan izlerinden ise haberinin olmadığını söyledi.