Ukrayna’dan İstanbul’a tahliye: Ukraynalıların bakışını unutamayacağım

Ukrayna’da tıp eğitimi gören Muhammed Enes Erdil, tahliye sürecini anlattı: “Ne kadar çaresiz olduğumuzu anladık. O an insanı, ne para kurtarabilirdi ne de başka bir şey.”

Abone ol

Özlem Kara

DUVAR - Ukrayna’nın Harkov şehrinde iki yıldır tıp eğitimi gören 21 yaşındaki Muhammed Enes Erdil, Ukrayna’daki kaos ortamını ve 28 Şubat'ta gerçekleşen tahliye sürecini anlattı.

Erdil, savaş bitse de bir daha Ukrayna’ya geri dönmek istemediğini belirterek bombalar evin yakınına düşerken yaşadığı çaresizlik duygusunu şu cümlelerle tarif etti: “Ne kadar çaresiz olduğumuzu anladık. O an insanı, ne para kurtarabilirdi ne de başka bir şey. Çaresizliğimizin farkına vardık.”

‘ÇOCUKLAR SIĞINAKLARDA SOĞUKTAN VE KORKUDAN SABAHA KADAR AĞLADI’

Erdil, tahliye edilmek amacıyla tren garına giderken bir Rus tankıyla karşılaştıklarını belirterek, “Bizim izlediğimiz bazı videolarda da tanklar, araçların üzerinden geçiyordu. Onun korkusundan ben ve arka koltukta beraber oturduğumuz arkadaşımla birbirimize sarıldık. Şoför arabayı farklı bir yola çevirdi o an. Şehrin içinde tank vardı. Binalar yıkılmıştı. Şehrin tam göbeğinde, terk edilmiş bir Rus tankı vardı. Patlamış muhtemelen. Biz araçla onun yanından geçtik” dedi.

Sığınakta geçirdikleri günlere de değinen Erdil, çocukların sığınaklarda soğuktan ve korkudan sabaha kadar ağladıklarını anlattı. Eğitimine ilişkin de bilgi veren Erdil, savaş bitse dahi Ukrayna’ya geri dönmek istemediklerini söyleyerek şu an YÖK’ten haber beklediklerini ifade etti.

‘HER AKŞAM SEVDİKLERİMİZİN FOTOĞRAFLARINA BAKTIK’

Rusya’nın, Ukrayna’ya yönelik harekâtından önce bu kadar büyük bir işgal olacağını tahmin etmediklerini dile getiren Erdil, “Bomba evinizin yanına düştüğünde o düşüncelerin boş olduğunu, gereksiz düşünceler olduğunu algılayabiliyorsunuz. Ne kadar çaresiz olduğumuzu anladık. O an insanı, ne para kurutabilirdi ne de başka bir şey. Çaresizliğimizin farkına vardık” dedi.

Erdil, her akşam yatmadan önce sevdiklerinin fotoğraflarına baktıklarını söyleyerek, gün doğuşunu ve sevdiklerini bir daha göremeyecekleri duygusuna kapıldıklarını ifade etti. Erdil o günleri, “Biz binamızın sığınaklarında konakladık. Metrolara gitmedik. Metrolar aşırı kalabalıktı. Sığınaklar, filmlerde gördüğümüz gibi bir alan değil. Binaların yıllardır kullanılmayan bodrum katları. Yerler topraktı, aşırı soğuktu. Yalnız ısınma borularıyla ellerimizi ısıtıyorduk. Sığınakta küçük çocuklar, soğuktan titreyerek ağlıyordu. Yemek ve içecek sıkıntısı vardı. Bu görüntüler ve yaşananlar, bizim hayatımızda büyük izler bıraktı. Hayatımız boyunca unutamayacağımız şeyler yaşadık” diye anlattı.

‘ŞEHRİN İÇİNDE TANK VARDI’

28 Şubat tarihinde tahliye süreçlerinin başladığını ifade eden Erdil, tahliye sürecinin de sancılı geçtiğini belirtti. Ukrayna’da savaş nedeniyle saat 15.00’te sokağa çıkma yasağının başladığını, tahliye treninin 18.00’de olduğunu anlattı. Erdil, “Öğle civarı bize konsolosluktan haber geldi. ‘Akşam 18.00’de treniniz var’ diye. Savaş nedeniyle şehirde taksi yoktu. O nedenle de o gün ortalama 60-70 kişilik ekip Harkov’da kaldı. Tahliye trenine yetişemedi. Onlar da ertesi gün tahliye edildi. Biz arkadaşlarımızla, tren garına 100 dolar karşılığı otostopla gittik. Arabasına bindiğimiz Ukraynalıya farklı bölgelerde kalan kadın arkadaşlarımızın olduğunu söyledik. Tahliye edilmemiz için son şansımız olduğunu belirttik. O da bize yardımcı oldu. Bizi tren garına bıraktıktan sonra kadın arkadaşlarımızı almak için geri döndü. Biz tren garına giderken yolun karşısından Rus tankı geliyordu. Bizim izlediğimiz bazı videolarda da tanklar, araçların üzerinden geçiyordu. Onun korkusundan ben ve arka koltukta beraber oturduğumuz arkadaşımla birbirimize sarıldık. Şoför arabayı farklı bir yola saptı o an. Şehrin içinde tank vardı. Binalar yıkılmıştı. Şehrin tam göbeğinde, terk edilmiş bir Rus tankı vardı. Patlamış muhtemelen. Biz araçla onun yanından geçtik. Şehrin içinde zaten askerler vardı. Tren garına indikten sonra trenimizi beklemeye başladık. O an sirenler çalmaya başladı ve hangi ülkenin olduğunu kestiremediğim bir ordu önümüzden geçti. Biz tren garına giderken oradaki Ukrayna halkının bakışını da unutamayacağım. Orada bize, ‘siz gidiyorsunuz, kurtuluyorsunuz’ gibi baktılar. O da beni çok etkiledi” diye anlattı.

28 Şubat'ta Ukrayna Harkov'dan, Romanya Çernivtsi şehrine giden tahliye treninde verilen yemek. 
‘GÜNLER SONRA GÜZEL YEMEK YİYEBİLDİK’

Tren yolculuğunun 30 saat sürdüğünü ve yolculuk boyunca sıkıntılı ve stresli zamanlar geçirdiğini ifade eden Erdil, “Bir saat yolculuk ediyorduk daha sonra trenin bütün ışıkları kapatılıp duruluyordu. Trenden anonslar yapılıyordu. ‘Lütfen perdelerinizi kapatın. Telefon ışıklarınızı bile açmayın, üzerimizde savaş uçakları var’ diye. Bu şekilde biraz ürkütücü bir yolculuk geçirdik. 30 saat tren yolculuğundan sonra Romanya sınırındaki Çernivtsi kentine geldik. Orada bizi Türk otobüs firmalarının, otobüsleri bekliyordu. Oradan bizi alıp Romanya’ya götürdüler. Romanya’ya geldiğimizde, Romanya Büyükelçiliği bizi karşıladı. Orada bulunan iş insanları bize güzel bir mekan ayarlamıştı. Günler sonra güzel yemek yiyebildik. Sınırsız çay, kahve içebildik. Daha sonra Romanya’da dinlendikten sonra bizi havaalanlarına götürdüler. Oradan İstanbul’a geldik” dedi.

‘BİLDİĞİM KADARIYLA TAHLİYE EDİLMEYEN ÖĞRENCİ YOK’

Erdil, birçok arkadaşının savaş başladığı gün kendi imkanlarıyla sınırlara gittiğini belirterek, ”Biz savaşın altıncı günü tahliye edildik. Arkadaşlarımız ölümü beklemektense kendi imkanlarıyla çıkmayı denediler. Kimi arkadaşlarımız, Kiev’e gidip oradan Polonya sınırından çıktı. Kimi Moldova sınırından kendi araçlarıyla çıktı. Genel olarak benim tanıdığım herkes Ukrayna’dan çıktı. Sumi bölgesinde kalan bazı arkadaşlarımız olmuştu. Onlar da geçtiğimiz günlerde tahliye edildi. Şu an bildiğimiz kadarıyla tahliye edilmeyen öğrenci yok” ifadelerini kullandı. 

‘SAVAŞTAN ÖNCE DE IRKÇILIK SÖZ KONUSUYDU’

Rusya'nın, Ukrayna'ya saldırısının ardından Ukrayna sınırından komşu ülkelere geçmek isteyen Afrikalı öğrenciler geçtiğimiz günlerde ırkçı muameleye maruz kaldıklarını söylemişti. Bu konuyla ilgili Erdil, “Kendi imkanlarıyla Polonya sınırına giden arkadaşlarımız, siyahi arkadaşlarımızın ayrımcılığa maruz kaldığını görmüş. Savaştan önce de bizim şahit olduğumuz şeyler var. Hocalar, siyahi arkadaşlarımıza büyük bir baskı uyguluyordu. Sorulan sorularda, beyaz ırka daha öncelik veriyorlardı. Bizim yaşadığımız ayrımcılıklar da oldu. Bir markettesiniz, sıra bekliyorsunuz kasiyer olarak görev yapan kişi Ukraynalı vatandaşa öncelik veriyordu. Ev tutma aşamasında da bize biraz farklı davranıyorlardı. Ev sahipleri tarafından, baskıya maruz kalan arkadaşlarımız vardı” diye konuştu.

TÜRKİYE TAHLİYE İÇİN ÜCRET Mİ TALEP ETTİ?

Türkiye’nin, Ukrayna’dan tahliye edilen vatandaşlardan tahliye için ücret talep ettiğine dair iddialara yanıt veren Erdil, “Tahliye aşamasındayken bizim aklımıza takılan bir soruydu bu açıkçası. Bizden tahliye için herhangi bir ödeme talep etmediler. Pandemi döneminde tahliye edilen arkadaşlarımız bir ücret vermiş. Ama bu süreçte bizden herhangi bir ücret talep edilmedi” dedi.

‘UKRAYNA'YA SAVAŞ BİTSE DE DÖNMEK İSTEMİYORUZ’

Geçtiğimiz günlerde, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, Ukrayna'daki üniversitelerde okuyan Türkiyeli öğrencilerin eğitim durumuyla ilgili çalışmalara devam ettiklerini ifade etmişti. Ukrayna’da tıp eğitimi gören Erdil, YÖK’ün bu açıklamasıyla özel öğrenci statüsünde Türkiye’deki okullara yerleşeceklerini belirterek savaş bittikten sonra YÖK’ün, öğrencileri tekrar Ukrayna’ya geri gönderme düşüncesi olduğunu ifade etti.

Muhammed Enes Erdil ise Ukrayna’dan tahliye edilen öğrencilerin savaş bittikten sonra dahi Ukrayna’ya bir daha geri dönmek istemediklerini dile getirdi. Erdil, “YÖK’ün savaş bittikten sonra oraya tekrar bizi gönderme düşüncesi var. Eğitimimize Ukrayna’da ara verip burada devam edeceğiz. Şu an Harkov şehrinin toparlanması en az sekiz yıl sürer. Bütün şehir yerle bir” dedi.