Ülkücülerden 'Ozan Ceyhun' atamasına tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Avusturya Büyükelçiliği'ne atanan, yazar Demirtaş Ceyhun'un oğlu Ozan Ceyhun, tartışmalara neden oldu. Ceyhun, ülkücü Mustafa Eroğlu'nun 1980 yılında öldürülmesiyle ilgili idam istemiyle yargılanmıştı.

Abone ol

DUVAR - 21 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan atama kararlarından biri de Avusturya Büyükelçiliği görevi verilen Ozan Ceyhun'la ilgiliydi.

1980'den sonra Almanya'ya giden ve yıllardır Almanya'da siyaset yapan Ozan Ceyhun'un, atama kararı sosyal medyada tartışma yarattı.

HEM ÜLKÜCÜLER HEM DE MUHAFAZAKARLAR TEPKİLİ

Ozan Ceyhun'la ilgili karara en büyük tepki ülkücülerden geldi. Bunun nedeni ise Ceyhun'un 1980 yılında ülkücü Mustafa Eroğlu'nun öldürülmesiyle ilgili davada cinayet suçlamasıyla yargılanmış olması.

Karara, ülkücü çizgideki çeşitli sosyal medyada hesapları, Yeniçağ ve geçtiğimiz günlerde kapatılan Ortadoğu gazetesi eleştirilerde bulundu.

Ülkücü siyasetçi Sinan Oğan da Ozan Ceyhun'un Avusturya Büyükelçiliği'ne atanmasına tepki gösteren isimler arasında yer aldı.

Muhafazakar kesimden bazı sosyal medya kullanıcıları ise kararı Ceyhun'un bir dönem Milli Görüş'ü "terör örgütleriyle" eşleştiren sözleri nedeniyle eleştirdi.

OZAN CEYHUN KİMDİR?

Twitter hesabından yaptığı açıklamada yeni görevine atanmasıyla ilgili olarak "Allah utandırmasın!" diyen Ozan Ceyhun, 1960 yılında Adana'da doğdu. Babası, yazar Demirtaş Ceyhun'du.

1979'da Boğaziçi Lisesi'nden mezun oldu sonra da Hacettepe Üniversitesi'nde Alman Dili ve Edebiyatı okudu. 1980 öncesi dönemde sol örgüt siyaseti içinde yer aldı.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra Türkiye'den ayrılarak Avusturya'ya, 1982'de ise Almanya'ya gitti.

İDAMLA YARGILANDI

Ozan Ceyhun hakkında bu dönemde, ülkücü Mustafa Eroğlu'nun 1980 yılında öldürülmesiyle ilgili dava açıldı. Ceyhun bu davada, cinayet suçlamasıyla, idam istemiyle yargılandı.

Bu dava kapsamında ilerleyen yıllarda, hakkında Interpol tarafından kırmızı bültenle arama kararı çıkartılacaktı. Ceyhun ise 1980'lerde Almanya'da sosyal pedagoji eğitimi aldı ve siyasete atıldı.

1986'da Yeşiller Partisi'ne katıldı. 1992 ve 1998 arasında Hessen Sosyal Bakanlığı'nda çalıştı.

AB'YE ÜYELİK SÜRECİNDE TANINDI

1998 ve 2000 arasında Yeşiller Partisi adına Avrupa Parlamentosu'nda (AP) görev aldı. 2000'de istifa ederek Sosyal Demokrat Parti'ye (SPD) geçti ve 2004'e kadar AP'deki görevini sürdürdü.

Türkiye, Ceyhun'un ismini, 1990'larda ve 2000'lerin başında, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecindeki çabalarıyla tanıdı.

Cinayet suçlamasıyla yargılandığı davadan, 2000 yılında, delil yetersizliği nedeniyle beraat etti.

20 yıl sonra, 2000 yılında ilk kez yeniden Türkiye'ye gelen Ceyhun, bir dönem, Birgün gazetesinde yazarlık yaptı. Bir süre de eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün danışmanlığını yürüttü.

Sonrasında dönemin AB Bakanı Egemen Bağış'a, kendi ifadesiyle "fahri danışmanlık" yaptı.

Ceyhun, 7 Haziran 2015'teki genel seçimlerde İzmir'de AK Parti 1. bölge, beşinci sıradan milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi.

Bu dönemde adaylığını, geçmişte Milli Görüş hakkındaki tavrı nedeniyle eleştirenler oldu.

Zira Ceyhun, AP üyeliği döneminde, 2002 yılında, Almanya'daki İslam Toplumu Milli Görüş ve Berlin İslam Federasyonu hakkında AB Komisyonu'na soru önergesi vermişti.

Ceyhun bu gruplarla ilgili bilgi istemiş ve bunların kendisi için "en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu" söylemişti.

'ŞİMDİ FARKLI DÜŞÜNÜYORUM'

Ceyhun, o dönem bir gazeteye verdiği röportajda görüşlerinin zaman içinde değiştiğini söyledi:

"Milli Görüş ile ilgili cümlelerim ortaya koyuluyor, bunların bugün önemi yok. O zaman öyle düşünüyordum. O yıllarda türbana da karşıydım. Ancak şimdi farklı düşünüyorum."

'YEŞİLLER İÇİNDE ADIM KARPUZDU, DIŞI YEŞİL İÇİ KIRMIZI DİYE'

Ceyhun, aynı söyleşide AK Parti'ye geçmesiyle ilgili eleştirileri de yanıtlarken siyasi partilere yaklaşımını da şu sözlerle anlattı:

"AK Parti'ye geçti, 'fırıldak' diyorlar. 1987'de Yeşiller Partisi'ne üye oldum, 1989'da aktif siyasete başladım. Ben üye olduğumda Yeşiller Partisi'nin içeriğini bilmiyordum. Bulunduğun kasabada dernek başkanıydım, Yeşiller 'Gel bize olanak sunalım sana' dediler. Ben hiçbir zaman yeşil olmadım ama olanak sunulduğu için siyaset yaptım. Yeşiller içinde adım karpuzdu, dışı yeşil içi kırmızı diye. Yeşillerle her şeyim tersti. Sadece yabancılar politikasında uzlaştık. Bu hareket içinde isim yaptım. O dönem SPD lideri Schröder'den davet geldi; 'Yeşiller içinde nasıl cebelleştiğini görüyoruz, daha ne kadar çekeceksin bu işkenceyi dedi' Ben de SPD'ye geçtim."

Yine aynı söyleşide Ceyhun, CHP ve HDP'nin milliyetçi olduğunu, sağ bir parti olmasına rağmen AK Parti'nin, "özünde sosyal demokrasiye yüzde 100 uyduğunu" söyledi.

Ceyhun, son yıllarda, hükümete yakın çizgideki Turkuvaz Medya Grubu bünyesinde bulunan Daily Sabah gazetesinde yazarlık yapıyor. (Kaynak: BBC Türkçe)