Uludağ'ı bir de yazın görün
Uludağ deyince akla ilk olarak karlı görüntüsü gelse de Marmara’nın en yüksek dağı, yaz aylarında da misafirlerini ağırlıyor.
DUVAR - Genç ve güzel Zeynep (Gülşen Bubikoğlu), bir konfeksiyon atölyesinde işçi olarak çalışmaktadır. Annesi Fatma ile kentin kenar mahallelerinden birinde küçük bir evde yaşamaktadır. İş yerinde patronu, mahallede ise kasabından manavına, bakkalından berberine herkes hayrandır Zeynep’e. Hiçbirine yüz vermez. Patrona da yüz vermeyince cezası işten atılmak olur. Yoksulluktan kurtuluşun tek yolunun zengin bir kocadan geçtiğini düşünen ve aynı zamanda uyanık bir kadın olan anne Fatma, kızıyla evlenmelerine izin verdiği vaadiyle herkesten yüklü miktarda başlık parası alır. Mahalleyi dolandıran anne ve kız, lüks bir semte taşınır ve zengin kocayı bulmak için Uludağ’ın yolunu tutar. Zeynep, beyaz karlar üzerinde tanıştığı ve zengin sandığı Doğan’a (Aytaç Arman) âşık olur. Ama işin doğrusu Doğan da fakir bir şofördür. Karşılıklı oyun böyle sürüp giderken gerçek elbette ortaya çıkacaktır. Yeşilçam filmi bu ya, Zeynep hamile kalınca iki âşık, dolandırdıkları mahallenin yardımıyla evlenir ve mutlu SON.
Görkemli Uludağ’da çekilmiş onlarca film var… Kimisi böyle mutlu sonlu, kimisi de oldukça acıklı… Ama değişmeyen tek şey, Uludağ’ın karlı günlerinde bu filmlerin çekilmiş olması… Zaten “Uludağ” denildiğinde akla sadece beyaz hâli gelir. Karlar kalktığında ortaya çıkan manzaradan ise pek kimse haberdar değildir. Kış gibi olmasa da yaz günlerinde de aslında Uludağ, birçok misafirini ağırlıyor. Yürüyüşçüler, kampçılar ve motosikletçiler genelde bu misafirlerin başını çekiyor. Orman yangınları nedeniyle birçok bölümüne giriş yasak olsa da eylül ayında belki ziyaret etmek istersiniz diye bu yazımızda rotamızı Uludağ’a çevirdik ve soluğu rehberimiz Oral Uğur’un yanında aldık.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Üniversite hayatımda tanıştığım Hacettepe Dağcılık Topluluğu ile dağcılık ve tırmanışa başladım. Yaklaşık on sekiz yıldır da dağlardan ve tırmanıştan kopmadım. Öyle ki hayatımı kazanma şeklim dağlarda rehberlik ve eğitmenlik yapmak üzerine kuruldu. Küçük gruplara kaya ve buz tırmanışları, yüksek dağların zirvelerine tırmanışlar gibi aktivitelerde rehberlik ve eğitmenlik yapmanın yanı sıra yaz aylarında gençlik ve doğa kamplarında doğa macera etkinliklerinde görevler alıyorum. Bu sezon da ağırlıklı olarak Uludağ’da rehberlik ve aktiviteler yapıyorum.
Peki, öncelikle Uludağ’ın nasıl bir dağ olduğunu ve özelliklerini anlatabilir misiniz?
Uludağ, Marmara bölgesinin en yüksek zirvesi; 2.543 metre yüksekliğinde... Bursa’dan ve oteller bölgesinden görünen zirve olan Keşiştepe ise 2.486 metre. Aynı zamanda burası büyük bir millî park... Uludağ zirvesi millî parkın sınırları içerisinde çok küçük bir alan kaplıyor. Buranın eskiye dayanan bir tarihi var. Milattan önce “Olympos” ismi ile anılırken Roma döneminde keşişlere ev sahipliği yapmış.
Uludağ’ın etekleri, Türkiye’deki önemli kış sporları merkezi konumunda... Burada birçok otel mevcut ve iki ana bölge hâlinde konumlanmış durumda. Otellerin birkaçı hariç neredeyse tamamı sadece kış sezonunda hizmet veriyor. Uludağ’a ulaşım iki türlü yapılıyor. İlki karayoluyla, diğeri ise şehrin içinden yükselen ve yılın her mevsimi çalışan bir teleferik aracılığıyla. Otellerin pistlere olan mesafesi ve çeşitliliği, Uludağ’ın İstanbul’a yakınlığı ile birleşince tüm kış sezonunda aktif bir kalabalık yaratıyor burada.
Uludağ’da başka hiçbir yerde olmayan bir şeyler var mı? Uludağ’ı diğer dağlardan farklı kılan özellikler neler?
Ülkemizin en önemli tungsten (volfram) madeni yatakları burada bulunuyor. Türkiye’de ilk buzul devrine ait izlere Uludağ’da rastlanmış. Bu izlerin en belirgin ve popüler olanları ise Karagöl, Kilimligöl, Aynalıgöl ve Buzulgöl... Zirve kütlesinin hemen altında bulunan bu bölgeye “Göller Bölgesi” deniyor. Yaz aylarında oldukça popüler... Yürüyüş yaparak gölleri görmeye veya kamp yapmaya çok sayıda insan geliyor.
Bölgede kestane, meşe, karaçam, ladin, kayın gibi ağaçların yanı sıra ardıç çalılıkları ve endemik bir tür olan Uludağ köknarı önemli bir ormanlık alanı kaplıyor. Orman ekosistemi de çok çeşitli ve canlı... Ayı, kurt, tilki, tavşan, yaban domuzu, sincap, akbaba, kartal, baykuş, ağaçkakan, dağ bülbülü ve daha birçok yaban hayvan mevcut. Kuşlardan sakallı akbaba ve Türkiye’deki en büyük kelebek olan Apollo kelebeği de endemik türler arasında. Kırmızı orman karıncası kolonilerini de orman içinde büyük yuvalarda görmek mümkün. Orman içinde irili ufaklı akarsular akıyor. Ayrıca birçok farklı türden mantara rastlıyorsunuz.
Sizin turunuz nasıl bir güzergâh? Kaç metrelerde nasıl bir yoldan çıkıyorsunuz?
Uludağ teleferiğinin bittiği Kurbağakaya durağından itibaren Çobankaya mevkisinde kamping alanları olduğu gibi orman içinde de kamp yapmak mümkün. Orman içinde kamp yapmak yaz aylarında Orman ve Milli Parklar’ın izin verdiği alanlarda ve ölçülerde olmak zorunda. Ama şu anda orman yangınları nedeniyle, yürüyüşlere ve kamplara izin verilmiyor. Orman içinde kamp yaparken yaban hayvanlarına dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca ateş yakma konusunda katı bir yasak var. Zirveye giden yol ise yaklaşık bin 700 metrelerde bulunan ikinci oteller bölgesini geride bırakıp Keşiştepe istikametine doğru devam ediyor. Keşiştepe’nin altına kadar orman yolundan devam edilebilir. Uludağ orman örtüsü 2 bin metre sınırına yaklaşıyor. Orman örtüsünün üzerinde alpin çayırlar ve çalılıklar örtü olarak bölgeyi kaplıyor. Keşiştepe’den sonra düz bir platoda patikalar takip edilerek zirveye ulaşılıyor.
Keşiştepe’den Uludağ zirveye doğru yol alırken bir yanınızda Marmara Bölgesi’ni, diğer yanınızda Ege Bölgesi’ni görüyorsunuz. Oteller bölgesinden tempolu bir yürüyüş ile yaklaşık üç-dört saatte Uludağ zirvesine ulaşabilirsiniz. Uludağ bölgesi, Marmara üzerinden gelen havanın yüksek bir rakımla buluştuğu ilk coğrafya. Bu nedenle havası çok değişken olabiliyor. Hem yaz hem kış ani nemli sisler, bol miktarda yağışlar ve şiddetli rüzgârlar bölgede yürüyüş yapan ekipler için büyük tehlike oluşturabiliyor. Özellikle beklenmedik sis, ekipleri rotadan çıkıp kaybolmaya açık hâle getiriyor. Tırmanış öncesi hava durumunu takip etmek, jandarma ekiplerine tırmanış planınızı haber vermek, mümkünse teknolojik yol belirleyiciler bulundurmak ekiplerin güvenliği için önemli.
Herkes bu tura katılabilir mi? Öncesinde nasıl bir hazırlık yapmak gerek?
Doğada yapılan her aktivite gibi zirveye tırmanmak ya da orman içinde yürüyüşler yapmak için fiziksel olarak antrenmanlı olmak büyük avantaj. Uludağ zirvesine tırmanmak, teknik bilgi ve beceri anlamında çok fazla gereklilik istemeyen bir aktivite. Daha önce doğada günübirlik yürüyüşler yapmış kişiler, bu aktiviteyi rahatlıkla gerçekleştirebilir. Tekrar etmekte fayda var; değişken hava koşulları Uludağ’ı tehlikeli hâle getiriyor. Doğa koşulları ile başa çıkabilme, uyum sağlayabilme, yön tayin edebilme gibi tecrübeler istiyor.
Turlar kaç gün sürüyor? Yemek ve konaklama gibi ihtiyaçlar nasıl gideriliyor?
Oteller bölgesinden Uludağ zirvesine gitmek, günübirlik aktivite olarak yapılabilir. Bunun yanı sıra buraya kadar gelmişken ormanda yürüyüş yapıp irili ufaklı şelaleleri görmek, Tarzan’ı ziyaret etmek, Çabankaya’da kamp yapmak, Bakacak’a gidip tepeden Bursa’yı izleyerek çay yudumlamak keyifli aktiviteler olacaktır. Buraya kadar gelmişken yazın ortasında bile gayet serin dağ havasından yararlanıp ekstradan birkaç gün daha geçirmek isteyeceksiniz. Yazın kampınızda kendiniz yapıp tüketmek dışında yemek için çok fazla bir alternatif içermiyor.
Biraz bahsettiniz ama bu işin başka tehlikeleri nelerdir? Nasıl önlemler alıyorsunuz?
Doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışları, şehirden uzakta yapılan aktiviteler... Dolayısıyla her anlamda kendi kendinize yetmeniz gerekiyor. Bu yeterlilik, başınıza beklenmedik bir durum geldiğinde de geçerli. Bizler, doğada ekip olarak hareket ediyoruz. İş gücü ve yardımlaşma anlamında çok etkili oluyor. Ekibimize liderlik eden kişiler, doğa aktiviteleri konusunda tecrübeli, temel ilk yardım bilgisine sahip ve bölgeye hâkim. Aktivite bilgilerini jandarma ve arama kurtarma yetkilileri ile paylaşıyorlar. Yanlarında temel bir doğada ilk yardım seti bulunduruyorlar. Böylece herhangi bir kaza ya da kurtarma durumunda ekip olarak üzerine düşen ne varsa yapmaya hazır hâle geliyor.
Sizce Uludağ kışın mı daha güzel, yazın mı?
Uludağ, hem yaz hem de kış farklı seçenekler sunuyor. Kışın önemli bir kayak merkezi olmasının yanı sıra Keşiştepe’de kar ve buz tırmanma olanağı bölgeyi kış dağcılığı adına çekici hâle getiriyor. Kışın Keşiştepe’ye ulaşmak, görece zahmetsiz ve her seviyeden kış dağcılığı yapmak için uygun. Ayrıca Uludağ zirvesine kışın tırmanmak da bir seçenek... Yaz döneminde burada vakit geçirmek çölde vaha bulmuş gibi oluyor.
Ayrıca yaz aylarında ise Uludağ, yoğun bir Arap turist akınına uğruyor. Bu talep Uludağ’daki yapılaşma ve çöp sorunu en başta olmak üzere bazı kötü sonuçları beraberinde getirmiş. Ayrıca yaz aylarında orman içinde kontrolsüz ateş yakılma tehlikesi de var. Neyse ki orman yetkilileri ve jandarma taviz vermeden elinden geleni yapıyor. Ben Uludağ’da kışın tırmanmayı, yazın ise burada kamplarda vakit geçirmeyi seviyorum.