Umran Selman: Bence Sedat Peker davası, BAE-Türkiye yakınlaşmasında rol oynamadı
Umran Selman, Ankara ile Abu Dabi arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi yönündeki adımların büyük ölçüde meydana gelen dönüşümler ve ABD’nin Ortadoğu’da eski aktif siyasetini terk etmesi sonucu olduğu kanaatinde. BAE’nin Sedat Peker’i iade etmeyeceğini düşünen Umran, iki ülke arasındaki ilişkilerde görülen karşılıklı adımların Peker’e bağlanmaması gerektiği kanaatinde.
BAE ile Türkiye’yi bu kadar alelacele bir araya getiren şey ne?
Görüşmeler başarıyla sonuçlanırsa bunun bölgeye yansımaları nasıl
olur? Devam eden Mısır-Türkiye ilişkileri bundan nasıl etkilenir?
Taraflar anlaşırsa bunun Müslüman Kardeşler dosyasına yansımaları
nasıl olur? Bütün bu konuları Arap gazeteci-yazar Umran Selman’la
konuştuk.
'BAE-TÜRKİYE YAKINLAŞMASI ORTADOĞU’DA YAŞANAN BİR DİZİ
GELİŞMENİN SONUCU'
BAE ile Türkiye arasındaki görüşmelerin yeniden
başlamasının nedeni nedir? Bölgede neler değişti? Neden her iki
taraf da birdenbire böyle bir karar aldı?
Umran Selman
Türkiye-BAE yakınlaşması, Demokratların Beyaz Saray’da işbaşına
gelmesinden önce Orta Doğu'da meydana gelmiş birçok dönüşümün
sonucudur.
Bu yeni yönetimin bölgedeki Amerikan varlığını, özellikle de
ABD’nin askeri varlığını azaltma politikası ve yeni biçimde de olsa
İran'la nükleer anlaşmaya geri dönme arzusu, ABD'nin gelecekte
herhangi bir askeri çatışmaya katılmayacağının açık bir sinyaliydi.
Öyle görünüyor ki diplomasi, bu aşamanın yeni karakteristiği ve bu
nedenle da ABD, bölge ülkelerine kendi aralarındaki sorunlarını
yine kendilerinin çözmesi gerektiğini söylüyor.
Bu Amerikan yaklaşımı, bu ülkelerin birçoğunu dış
politikalarıyla ilgili her şeyi yeniden hesaplamaya, bölgesel
gelişmelere gerçekçi bir şekilde bakmaya ve diğer ülkelerle
farklılıklarını yönetmeye sevk etti. Bu sadece BAE ve Türkiye ile
sınırlı değil. Bundan önce, Türkiye-Mısır ve Türkiye-Suudi
ilişkilerinde bir atılımın yanı sıra Körfez ülkelerinin kendi
aralarındaki anlaşmazlıkların çözülmesine ve Irak’ın arabuluculuğu
sayesinde İran-Suudi Arabistan arasında görüşmelerin yapılmasına
tanık olduğumuz gibi Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki
ilişkilerin iyileştirilmesine ve normalleştirilmesine de tanık
olduk.
Tabii ki, bu aşamada stratejik değişimlere veya yeni bölgesel
ittifaklara tanık olmayı beklememeliyiz çünkü bu adımların amacı,
çatışmaların azaltılması ve makul bir zemin oluşturmayı hedefleyen
siyasi ve diplomatik kanallar sağlamak gibi görünüyor. Yeni
yaklaşımın yeni koşulları dayattığı geçici bir önlem mi yoksa
üzerine inşa edilebilecek orijinal bir kanaat mi olduğu zamanla
netlik kazanacak. Ancak her durumda, bölgede ve dünyada yeni
değişimlerle karşı karşıya olduğumuza dair bir kanaat var ve bunun
için esneklik ve pragmatizme dayalı yeni politikaların yanı sıra
biraz taviz de gerekiyor.
ÖNCELİK EKONOMİDE
Sizce iki taraf arasındaki görüşmeler bir anlaşma ve
normalleşme ile sonuçlanacak mı?
Bu olası bir senaryo, ancak bunun biraz zaman alacağını
düşünüyorum. Şu anda olanlar şüphesiz büyük bir atılımdır. Birleşik
Arap Emirlikleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Tahnun bin Zayed'in
Ankara ziyareti ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin
yanı sıra istihbarat düzeyinde temasların ve koordinasyonun
güçlendirilmesi hakkındaki açıklamalarını kastediyorum. Ancak
jeopolitik yakınlaşma değil daha çok ekonomik yatırımlar ve
iktisadi ilişkilerin gelişmesini bekliyorum. Ekonomik öncelikli bir
açılımla karşı karşıyayız gibi görünüyor.
'TÜRKİYE İLE ANLAŞMA, BAE’YE BÖLGEDE GENİŞ SEÇENEKLER
SUNACAKTIR'
Müzakerelerin olumlu olması ve anlaşmayla sonuçlanması
durumunda bölgesel sonuçlar nelerdir? Bundan normalleşmeden daha
çok kim yararlanır, BAE mi, Türkiye mi?
Her iki ülke de bu ekonomik ve siyasi normalleşmeden farklı
derecelerde de olsa faydalanacaktır. Türkiye’de hükümetin
pozisyonu, son yıllarda Türkiye'nin komşu ülkelerinin çoğuyla
gerginliğe yol açan ve aynı zamanda ABD yönetimini ve Avrupa
Birliği'ni kızdıran disiplinsiz dış politika nedeniyle büyük ölçüde
zarar gördü. Bu durum ise onu bölgesel ve uluslararası düzeyde
izole etti.
Bu nedenle dış politika yönelimini değiştirmek ve bölge
ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için çalışmak Ankara'nın
çıkarınadır. BAE, önemli bir ülkedir ve onunla normalleşme, Türk
diplomasisinin duvarındaki birçok çatlağı dolduracaktır. BAE'ye
gelince, ticaret dengesinin kendi lehine döndüğü bir ilişki
olacaktır bu. Türkiye ile siyasi olarak normalleşme, ona bölgesel
düzeyde daha geniş seçenekler sunacaktır. Bu durum BAE’nin
öncelikli olarak ekonomik açıdan karlı duruma geçmesini
sağlayacaktır.
Bölgesel sonuçlara gelince, görüşmeler olumluysa, bunu konuşmak
için henüz çok erken ama bir önceki cevabımda da belirttiğim gibi,
şu anda tanık olduğumuz şey bir nevi ateşkesten başka bir şey
değil. Bu nedenle görüşmeler anlaşmayla sonuçlansa bile, bunun daha
da gelişip ileri düzeye taşınması da ilişkilerin gerilemesi de
mümkün.
'BENCE PEKER DAVASI, İLİŞKİLERİN YAKINLAŞMASINDA ROL
OYNAMADI'
Müzakerelerin başlamasında Sedat Peker davasının rol
oynadığını düşünüyor musunuz? BAE'nin Peker davasında nasıl
davranacağını düşünüyorsunuz? Abu Dabi yönetimi, Peker’i Türkiye'ye
teslim edecek mi?
Bu konuda Sedat Peker davasının bir rolü olduğunu düşünmüyorum.
BAE'nin onu Türkiye'ye iade edeceğini zannetmiyorum, ancak Türkiye,
Abu Dabi hükümeti üzerinde büyük bir baskı kurduğunda hayatının
tehlikede olduğu ortaya çıkarsa, onu sessiz kalmaya veya ülkeyi
terk etmeye zorlayabilir. Interpol'ün müdahale etmesi, BAE için
sıkıntılı hale gelebilir.
'MÜSLÜMAN KARDEŞLER ARTIK NE TÜRKİYE NE DE KATAR İÇİN KAZANÇ
GETİREN BİR OLUŞUM DEĞİL'
Türkiye'ye yönelik tutum değişikliği BAE'nin Müslüman
Kardeşler'e yönelik tutumu değiştirir mi?
Şu ana kadar BAE, Müslüman Kardeşler konusundaki tutumunun
değişeceğine dair hiçbir belirti yok. Belki de tam tersi doğrudur.
Diğer bir deyişle, son dönemde onlara baskı uyguladığı, medya ve
siyasi faaliyetlerini sınırladığı için başta Mısırlılar olmak üzere
Müslüman Kardeşler'e yönelik politikasını değiştiren mevcut Türk
hükümetidir. Bu olmasaydı, Türkiye-Mısır ilişkilerinde bir
iyileşmeden bahsetmek mümkün olmazdı.
Genel olarak Müslüman Kardeşler sonrası bir dönemde yaşıyoruz
gibi görünüyor. Türkiye ve Katar, şu anda Mısır'da, Suriye'de veya
diğer ülkelerde Müslüman Kardeşler'i güçlendirmekle
ilgilenmediklerini belirttiler. Bu, elbette, iki ülkenin İhvan
üzerindeki ellerini tamamen çekecekleri anlamına gelmiyor, ancak
artık MK’ya yatırım yapmanın bir getirisi olduğunu düşünmedikleri
ve Müslüman kardeşlerin bulunduğu ülkelerde mevcut hükümetlerle
ilişkileri onlara tercih ettikleri anlamına geliyor. Ankara ve
Doha, MK üyelerine ev sahipliği yapmanın her şeyden önce insani bir
mesele olduğunu vurguluyor.
Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyrinin Türk-Emirlik
ilişkilerinin gidişatından biraz farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak
iki ülkenin, Müslüman Kardeşler'e desteği ve Katar ile yaşanan kriz
gibi ortak sorunlar nedeniyle BAE ve Mısır’ın birbirlerini Türkiye
ve Katar’a karşı desteklediklerini söylemek mümkündür. Elbette,
Türkiye-BAE normalleşmesinin başarısı, Ankara ile bir bütün olarak
“ılımlı Arap ülkeleri” arasındaki ilişkileri geliştirmek de dahil
olmak üzere bölgede yeni dinamikleri açığa çıkaracaktır.
UMRAN SELMAN KİMDİR?
Siyaset ve uluslararası ilişkiler konularında reform ve
aydınlanma odaklı yazılar yazar ve siyasi analist. Al Hurra
kanalının web sitesinde haftalık makaleler yazıyor. Arap medyasında
25 yıldan fazla çalıştı. 2006 yılında Ortadoğu’da reform için
“Afaq” projesini kurdu ve yönetti. Gazetecilik çalışmalarının yanı
sıra araştırmacıdır ve tasavvufla ilgilenmektedir. Lübnan'da Dar
Al-Khayal Yayınları tarafından yayınlanmış “Dinden Maneviyata” adlı
bir kitabından da sahibidir.