Umutlu ve müzikli hikayeler

Yönetmen Jale İncekol’un her iki belgeseli de ezber bozuyor. Ortaöğretimde sanat, müzik ve beden eğitimi derslerini kaldırıp bu saatlerde test çözerek başarıya ulaşılacağını savunan anlayış yanlışlanıyor.

Abone ol

Yasemin Alptekin

Yönetmen Jale İncekol’un bir yıl arayla çektiği iki filminden bahsetmek istiyorum. Biri ülkenin doğusunda, diğeri kuzey batısında, birbirinden çok uzakta ama birbirine ruhen çok yakın iki dünya, birbirine çok benzeyen ve aynı zamanda birbirinden çok farklı iki hikaye. Dupduru bir görsellik diliyle sizi içine alan müzik dolu, umut dolu iki belgesel. İsimleri de içerikleri gibi, hem benzer hem farklı,“Müzikli Bir Hikaye” ve “Umutlu Bir Hikaye”. Her iki hikayenin de baş kişisi öğretmen, iki müzik öğretmeni. Her iki hikayede de film dilinin görsel avantajı edebi estetikle birleşiyor. Hikayeleri anlatılan kişiler de umut dolu sözler söylüyorlar müzik üstüne.

Müzikli Bir Hikaye kısa sürede on bir ulusal ve uluslararası film festivaline katılmış. Bu festivallerden üçünde, 5. Setem ve Uluslararası İpek Yolu Film Festivali’nde, 10. Montreal Türk Filmleri Festivali’nde, ve 13. Boston Türk Filmleri Festivali’nde “En İyi Belgesel Film” ödüllerini aldı. Film, bu yıl Mart-Haziran ayları arasında Amerika Birleşik Devletleri turuna çıkıyor. Türkiye’de kızların eğitimine destek sağlamak amacıyla Bridge to Türkiye Fund (BTF) Türkiye’ye Köprü Vakfı’nın Cinema4aCause Program (Amaca yönelik Sinema Programı) çerçevesinde farklı kent ve eyaletlerde gösterime girecek. Filmin gösteriminden elde edilecek bağışların tümü Türkiye’de sosyo ekonomik durumu yetersiz olan kızların eğitimlerine burs desteği olarak kullanılacak.

BTF Cinema4aCause projesi, sinemanın başka hayatlara pencere açan, bilinmeyen, duyulmayan gerçek hikayeleri izleyicilerle paylaşan, yaşamla olan bağımıza değişik bakış açısı katan gücüyle, toplumsal bir yara olan eğitim eşitsizliğini duyuruyor. Kadınların toplumsal başarılarını anlatan film ve belgesel gösterimleri düzenliyor. Bu gösterimlerden elde edilen gelirle, bir sosyal sorumluluk projesi olarak, üniversiteli kız öğrencilere eğitim burs desteği sağlıyor. Jale İncekol’un çalışması bu amaca hizmet etmek üzere gönüllü olarak seçildi.

İZMİR'DEN VARTO'YA... 

Müzikli Bir Hikaye’nin kahramanı idealist genç öğretmen Aslı Tanrıkulu. İzmirli. Ailesinden ayrılıp düşüyor yollara, Varto’ya gidiyor. İlk öğretmenlik deneyimi. Hiç bir müzik aletinin olmadığı, şehir merkezinden uzakta, dağların arasına yapılmış bir okulda müzik öğretmenliğine başlıyor. Öğrenciler için de bir ilk Aslı öğretmen. Daha önce hiç müzik öğretmenleri olmamış bu öğrencilerin. İlk müzik dersinde masalara vurarak ritm öğreniyorlar. Sonra kemanını getiriyor sınıfa Aslı öğretmen. Aralarında daha önce hiç keman görmemiş ya da bir müzik aletini eline almamış öğrenciler var. Bir müzik aleti çalabilmek için öylesine meraklılar ve istekliler ki önce ellerinden geldiğince kendi müzik aletlerini yapıyorlar. Davullar, tefler çıkıyor ortaya. Genç öğretmen de bu heyecanı karşılıksız bırakmak istemiyor ve sosyal medyadan çağrı yapıyor. Okula müzik aletleri gelmeye başlıyor. Öğrenciler, keman, gitar, bağlama ve küçük bir orgta piyano çalmayı öğreniyorlar. Türkçe, Kürtçe, İngilizce şarkılar çalıp söylemeye başlıyorlar.

Müzik öğretmeni olmayan, keman nedir bilmeyen öğrencilerle başlayan müzik derslerinden, hem çalan hem söyleyen bir orkestra kuruluyor. Konserlere gidiyor bu orkestra. Önce Muş sonra İstanbul. Uçakla, büyük şehir yaşamıyla, sahneyle, alkışlarla tanışan ve televizyon kanallarında kendilerini izleyen öğrencilerin ufku genişliyor. Rojin doktor olmak istiyor, bir diğeri konservatuara gitme hazırlıkları yapıyor, sesi güzel olan bir öğrenci yarışmada birinci olup bağlama kazanıyor. Bir başkası ‘müzik gıda gibi insanın susuzluğunu gideriyor,’ diyor.

Söyledikleri şarkılar farklı dillerde olsa da müziğin sevgi diliyle birbirlerine kenetlenmiş tüm öğrenciler, Aslı öğretmen ve aileler. Arada karşı çıkanlar, aykırı sesler olsa da gelinen nokta gerçekten muhteşem. Başlangıçta erkek öğretmenler inanmamış Aslı öğretmenin bu okulda enstrümanla müzik eğitimi verip bir orkestra kurabileceğine. Ama olmuş, hem de çok güzel olmuş. Onlar da yanıldıkları için mutlular şimdi.

SON DEĞİL BAŞLANGIÇ 

Yönetmenin ikinci belgeseli Umutlu Bir Hikaye’nin fark yaratan baş kişisi emekli bir müzik öğretmeni. O da emekliliği bir son değil yeni bir başlangıç olarak görmüş. İçindeki müzik ve öğretme sevgisi hiç sönmemiş, Şükran Akdeniz. Şükran öğretmen emekli olduktan sonra, babasının yaşadığı şehre, Lüleburgaz’a gidiyor. Bir zamanlar babasının öğretmenlik yaptığı Lüleburgaz’ın Ertuğrulköyü’nde köy kadınlarından oluşan bir koro kuruyor. Daha önce ev, bahçe tarla işi ve hayvan bakıp süt sağmaktan başka uğraşı olmayan, evlerinden dışarı çıkmayan yirmibeş köy kadını koro çalışmalarında bir araya geliyor. Kırk ve seksen yaş aralığındaki bu kadınlar müzikle tanışıyor. Cumhuriyet türküleri, marşları öğreniyorlar.

Koro çalışmalarıyla kendilerini yepyeni bir dünyanın içinde bulan kadınların ünü sosyal medya sayesinde hızla yayılıyor. Ertuğrulköyü’ne turlar düzenleniyor Cumhuriyet Kadınları Korosunu görmek, dinlemek ve koro üyelerinin elinden köy kahvaltısı yapmak için. Cumhuriyet Kadınları Korosu türküler marşlar söylüyor, konserler veriyorlar, farklı şehirlerden davetler alıyorlar. Her şey yeni, her şey heyecan verici onlar için. Kısa sürede verdikleri konser sayısı otuzbeşi buluyor. Sekseniki yaşındaki Fakiye Ana ile, küçük yaşta öksüz kalan Vildan, koronun bağrına bastığı iki üye. Fakiye Ana, zamanında okumak istemiş ama babası izin vermemiş. Bu koro özlemini çektiği bir okul gibi onun için. Şiirler okuyor, neşeleniyor kahkahalar atıyor. ‘Hayat sunulmuş bir armağandır sana’ diyor. Vildan’ı bağrına basan Şükran öğretmen ‘Her engel aşılır, yeter ki düşünceler engelli olmasın’ diyor. Bir diğer koro üyesi ‘koro sayesinde köye cumhuriyet geldi’ diyerek koronun özgürleştirici ve birleştirici yanını vurguluyor. Bu arada Umutlu Bir Hikaye’nin 17. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali programına alındığını söylemeliyim. Görülmesi gereken bu belgesel 11-16 Mart 2019 tarihleri arasında İstanbul’da gösterilecek ve sonrasında Türkiye yolculuğu başlayacak.

Yönetmen Jale İncekol’un her iki belgeseli de ezber bozuyor. Ortaöğretimde sanat, müzik ve beden eğitimi derslerini kaldırıp bu saatlerde test çözerek başarıya ulaşılacağını savunan anlayış yanlışlanıyor. Eğitimin önemini ailelere müzik sayesinde ulaştıran genç bir kadın öğretmenin başarısı Müzikli Bir Hikaye. Müziğin sevgi diliyle öğrencilerinin yarına umutla bakabileceklerini kanıtlıyor genç öğretmenin başarısı. Umutlu Bir Hikaye de ‘eski köye yeni adet’ deyişini alt üst ediyor ve gerçekten de eski köye yeni adet geliyor. Koro üyelerinin eşleri de katılıyor bu yeni ve farklı tempoya. Kadınlarına çiçeklerle takdir belgesi sunuyorlar, alınlarından öpüyorlar eşlerini.

Jale İncekol her iki filmi de müdahalesiz bir çizgide, kare kare işliyor. Belgesel film dilinin izin verdiği kurgular da doğalı ve içeriği zedelemeden yerleştiriliyor hikayeye. Yönetmen olarak öykülendirme dili bir ressamın fırçası gibi, kendine özgü. Duygular görüntülerle, sözler müzikle sunulmuş. Sahneler yaşamın içinden, konuşanlar umutlu. Müziğe gönül verenlerin güleç yüzleri renklendiriyor anlatılan hikayeleri. Ülkemizin umutlu ve müzikli hikayelere çok ihtiyacı olduğu bu dönemde, Siz de izleyin bu iki belgeseli, sımsıcak bir yürekle görüntülere yansıtılmış sımsıcak yüreklerin hikayelerini.