UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi için İznik'e olumsuz görüş: Tarihi yapılar korunmamış

UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne 2024'te Türkiye'den tek aday olan İznik’e uzmanlar tarafından olumsuz görüş verildi. Gerekçelerden biri İznik'teki Ayasofya Camii oldu. 

Abone ol

BURSA - Binlerce yıllık tarihi kalıntılarıyla “açık hava müzesi” özelliğine sahip İznik’in, UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne alınması için çalışmalar sürüyor. Ancak ilçeye gelerek değerlendirmede bulunan ICOMOS uzmanları, eserlerde tarihi dokunun bozulduğu gerekçesiyle olumsuz görüş belirtti.

Uzmanlar, İznik'teki tarihi eserlerin korunmasında ciddi eksiklikler ve restorasyon hataları tespit etti, özellikle Ayasofya Orhan Camii gibi yapıların tarihi dokusunun bozulduğunu ifade etti. 

İznik'teki bazilika su altında yer alıyor. 

İZNİK’İN KISA TARİHİ

İznik, 2014 yılından itibaren UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. 2024 yılında Türkiye’den Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne tek aday alan olan İznik’in tarihine bakmak gerekiyor. Barındırdığı binlerce yıllık kültür kalıntılarıyla "açık hava müzesi" özelliğine sahip İznik’te ilk yerleşim günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce Ilıpınar’da gerçekleşti, adı Helikare olan ilk kent ise 2 bin 700 yıl önce kuruldu. Kent, ilk olarak MÖ. Helenistik döneme ait Bithynia krallığına, ikinci kez, MS. 1075 tarihinde Selçuklu Devleti’ne, üçüncü kez de 1204’de Bizans İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştı. 1331 yılında Osmanlı orduları tarafından alınan kentin, tarihi verilere göre değerlendirildiğinde Osmanlı Devleti’ne de başkentlik ettiği söylenebilir.

Hristiyanlıkta kiliseye bağlı piskoposların katılımıyla düzenlenen, önemli dinî konuların tartışılıp karara bağlandığı genel (ekümenik) konsillerin ilki, 325 yılında İznik’te gerçekleştirildi. Bu konsilde Hıristiyanlık tarihinin “İznik inanç esasları” olarak bilinen ilk ekümenik amentüsü (inanç bildirgesi) kabul edildi. 787 yılında toplanan yedinci ve son ekümenik konsil de İznik’te gerçekleştirildi. İznik, bu özelliğiyle Hristiyanlar için büyük önem taşıyor.

İZNİK’İN GEÇİCİ MİRASTAN KALICI LİSTEYE ADAYLIK SÜRECİ

UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmek için çalışmalar 2016'da başladı. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin kurduğu İznik Alan Başkanlığı, hazırladığı adaylık dosyasını 2022 Ağustos'ta Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sundu. UNESCO, dosyayı kabul ederek süreci başlattı. Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) tarafından görevlendirilen Uzman Gabriela Semova Koleva, İznik'teki alanların korunmuşluk durumlarını incelemek için 16 Nisan 2024’te İznik’e geldi. Bir hafta süren programda Koleva, adaylık dosyasındaki alanlarla ilgili sunumları dinleyip saha gezileri yaparak teknik incelemelerde bulundu.

Uzmanların raporunda kiliseden camiye çevrilen Ayasofya Orhan Camii örnek olarak verildi. 

TARİHİ DOKUNUN BOZULDUĞU BELİRTİLDİ

ICOMOS uzmanları, İznik'teki eserlerde tarihi dokunun bozulduğu gerekçesiyle olumsuz değerlendirmelerde bulundu, tarihi eserlerin yeniden kullanılması ve restorasyonlarda yapılan hataları eleştirdi. Uzmanların İznik’in Dünya Mirası Kalıcı Listesine kayıt olmaması yönündeki olumsuz değerlendirmesini ilk olarak geçen hafta yerel haber sitesi Başka Gazete duyurdu. Uzmanların olumsuz değerlendirmesi nihai bir karar oluşturmadığından kamuoyuna resmi açıklama yapılmadığı öngörülüyor. 

Görüşte, İznik'in gelişimi sırasında yapı elemanlarının yeniden kullanılmasının yanı sıra anıtların tahrip edilip dönüştürüldüğü, tarihsel süreçlerin ve modern gelişmelerin birçok tarihi yapıya zarar verdiği ve bütünlüklerini tehlikeye attığı belirtildi. Örnek olarak, eski adıyla Azize Sofya Kilisesi olan Ayasofya Orhan Camii verildi. Roma döneminde daha önce bir gymnasium (lise) yapısının üzerine inşa edilen dini yapı, 1331’te Orhan Gazi zamanında minare ve mihrap eklenerek camiye dönüştürüldü ve Orhan Gazi Camii adını aldı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan tarafından düzenlenerek onarıldı. 1935’lerde müze olarak ziyarete açılan yapı, 2011 tarihinde, İznik Ayasofya Orhan Camii adıyla yeniden cami olarak ibadete açıldı.

İlçede restorasyon çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı onayıyla, belediye tarafından görevlendirilen yüklenici firmalarca yürütülüyor. ICOMOS raporuna göre, başta Ayasofya olmak üzere, koruma vizyonu ve kontrol mekanizması eksikliği nedeniyle anıtlar üzerinde önemli müdahaleler ve uygunsuz restorasyonlar yapıldı. Raporda, bu durumun tarihi yapılardaki bütünlükleri olumsuz etkilediği ifade edildi. Şehir surları ve anıtsal kapıların da modern gelişmelerden etkilendiğine yer verildi.

‘AYASOFYA’YA DONDURMA KÜLAHI GİBİ MİNARE OTURTULMUŞ’

İznik’te yaşayan Arkeolog Gülay Sert, ilçenin tarihi dokusunun bozulmasına ilişkin görüşlerini paylaştı. Sert, “Değerli kültür varlıklarına sahip olmak onlara karşı sorumlu olmak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. ICOMOS raporuna göre demek ki, İznik’te bu sorumluluk gereğince yerine getirilmemiş” dedi.

Sert, Hristiyan aleminin üçüncü önemli kenti kabul edilen, dört ayrı uygarlığa başkentlik eden ilçenin dünyada bir benzerinin daha olmadığını ifade etti. Çatalhöyük ve Afrodisias gibi Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan ören yerlerinde çalışan Sert, listeye girmeyi çoktan hak eden ilçenin hala dahil edilmemesine tepki gösterdi.

İlçenin tarihi dokusuna özen gösterilmediğini, yapılan tahribatın yıllardır sürdüğünü söyleyen Sert, şöyle konuştu: “İslami döneme ait eserler, restorasyon denilemeyecek biçimde adeta yeniden inşa edilmiş. Helenistik dönem zaten kalmamış, Roma dönemine yönelik çaba için Ayasofya örneği yeterli sanırım. Hıristiyanlar da kendilerinden önceki dine ait kutsal alanların üzerine dini mekanlarını kurmuşlar. Çok eleştirel bir durum değil ancak Ayasofya ne Hıristiyan ne de İslam yapı geleneğine uyuyor. Kiliseye ait çan kulesinin olduğu yere dondurma külahı gibi bir minare oturtulmuş. Mimar Sinan’ın kemikleri sızlamıştır. Raporda da belirtildiği gibi, karakteristiğini kaybetmiş. Yenişehir Kapı önünde henüz açılan market ise kentin tarihi dokusunun ticari yapılara feda edildiğinin en son örneğidir. Kentin her yanında köstebek yuvası gibi görülebilen, kazılıp açıkta bırakılan, koruma altına alınmayan kalıntıların içler acısı hali de cabası.”

‘MÜZE BİLE İZNİK'İN TARİHİ DOKUSUNA AYKIRI BİR MİMARİYE SAHİP'

14’ncü yüzyılın ikinci yarısıyla 16’ncı yüzyılın ilk yarısı arasında yapılmış olduğu kabul edilen I. Murat Hamamı’nın restorasyonunu örnek gösteren Sert, “Murat Hamamı da bugün yapılmış gibi yepyeni, pırıl pırıl. Çalışmalar sırasında Antik Roma dönemine ait 2’nci yüzyıldan kalma sütunlu yolun bir kısmı da ortaya çıkarılmış. İstanbul Kapı’da sürdürülen çalışmalarla açığa çıkarılan yolun devamı olduğu anlaşılan yol, hamama inen merdivenin altında öylece uzanıyor. Dışarıdan gelen ziyaretçiler tarafından ancak dikkat edilerek fark edilen yol, eminim pek çok İznikli tarafından bilinmiyor” dedi.

"İznik kültür varlıkları hakkında söylenecek çok şey var" diyen Sert, “Müze bile İznik’in tarihi dokusuna aykırı bir mimariye sahip. Terminal binasını andıran yapıyı ben örümceğe benzetiyorum. Ne yazık ki Dünya Mirası Listesi'ne girmek zaman alacak gibi görünüyor. Uzmanların belirlediği eksikliklerin ivedilikle giderilerek, İznik’in hak ettiği onura kavuşmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.