Üsküdar Mevlevihanesi usulüne uygun restore edildi mi?
Tarihi Üsküdar Mevlevihanesi'nin restorasyonu bitti. Tarihi binanın içerisinde bulunan şadırvanın olmaması ve restorasyonun mevlevihanenin özgün yapısını bozduğu gerekçesiyle birçok eleştiri yapılıyor. Üsküdar Belediyesi ise 'aslına uygun restore edilmedi' iddialarını reddederek şadırvanın sonradan bahçeye eklendiğini söylüyor. Mimar Korhan Gümüş de, "Restorasyon yapılırken değişiklikler yapılabilir ama bunun mimari düşünceyle yapılması gerekiyor" dedi.
DUVAR - İstanbul Üsküdar'da bulunan tarihi mevlevihanenin restorasyonu tartışmalara neden oldu. Restorasyondan sonra tarihi yapının içerisinde bulunan şadırvan kaldırıldı. Belediye ise şadırvanın bahçeye sonradan eklendiğini ve mevlevihanenin aslına uygun restore edildiğini söylüyor. Sosyal medyadaki birçok kullanıcı mevlevihanenin özgün yapısının korunmadığı gerekçesiyle Üsküdar Belediyesi'ni eleştiriyor. Mimar Korhan Gümüş ise, "Restorasyon tıpkı sanat faaliyetinde olduğu gibi ona verilen zihinsel eylemlikle ve ona yaratılan kamusal değerle oluşuyor" diyor.
İKİ YIL ÖNCE BAŞLADI
Üsküdar Doğancılar caddesinde bulunan tarihi Üsküdar Mavlihanesi'nin restorasyonuna 2017 yılında başlandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait mevlihanenin restorasyonu 2019'da bitti. Geçtiğimiz Mart ayında da mevlevihanenin açılışı yapıldı. Restorasyonu biten mevlevihanede şu an Klasik Türk Sanatları Vakfı çalışıyor. Restorasyon bittikten sonra tarihi binanın açılışına TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan da katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmasında vakıfların ellerindeki binaları vakıf senedine uygun şekilde kullanılmasını sağlayamadıklarını söyleyerek, “Vakıf binalarının tarihi değerlerine özgün olarak halkın kullanıma uygun şekilde kullanılmalarını arzu ediyorum” dedi.
RESTORASYONA ELEŞTİRİLER...
Restorasyon bittikten sonra tarihi binaya ait fotoğrafların sosyal medyada paylaşılması eleştirilere neden oldu. Birçok İstanbullu, Üsküdar Belediyesi'ne tarihi binanın içerisinde bulunan şadırvanın nerede olduğunu sorarken yapılan restorasyonun da aslına uygun yapılıp yapılmadığını sordu. Bu eleştiriler üzerine Üsküdar Belediyesi Twitter'dan açıklama yaptı. Belediye, yapılan eleştirilerden sonra mevlevihanenin restore edilmeden önceki ve sonraki anına ilişkin fotoğrafları paylaştı. Belediyenin söz konusu eleştirilere verdiği yanıtı şöyle: "Fotoğraftaki beton şadırvan sonradan eklenmiş. Anıtlar Kurulu aslına uygun projeyi istiyor, onaylıyor. Zor da olsa orijinal parçayı bulup öyle yapıyoruz. Teşekkür beklemiyoruz ama linç de biraz garip :) Sosyal medya iyi ama çevresi kötü galiba :)" Bu açıklamanın üzerine belediyeye yönelik eleştiriler bitmedi. İstanbullular bu kez şadırvanın estetik olduğunu ve tarihi yapıyla uyuştuklarını söyleyerek şadırvanın akıbetini sormaya devam etti.
'RESTORASYON KİLOYLA SATILMAZ...'
Uzun yıllardır yapılan restorasyonların neden eleştiri konusu olduğunu Mimar Korhan Gümüş'e sorduk. Gümüş, restorasyon işlemi yapılırken değişikliklerin yapılabileceğini söyledi. Gümüş, "Ama bunu yaparken mimari bir düşünceyle yapılması gerekiyor" diyor. Restorasyonla ilgili ciddi problemlerin olduğunu belirten Gümüş şöyle devam etti: "Restorasyonla ilgili ciddi problemler var. Restorasyon hiçbir zaman ihale yoluyla yapılmaz. Bütün bu sürecin kültür miras normlarına göre yönetilmesi gerekiyor. Tıpkı arkeoloji konusu gibi restorasyon konusunda da fikir üretiminin piyasadışı mekanizmalarla elde edilmesi gerekir. Bu dünyanın her yerinde bir kuraldır. Bunlar olmadığı için her şey yıkılıp yeniden yapılıyor. Bugün sarayların durumu felaket. Topkapı Sarayı gibi... Kız Kulesi'nin nasıl restore edildiği ortada. İstanbul Surları'nı bitirdik. Restorasyon tıpkı sanat faaliyetinde olduğu gibi ona verilen zihinsel eylemlikle ve ona yaratılan kamusal değerle oluşuyor. Bunu bu şekilden çıkartıp ihale konusu haline getirince en değerli şey ne kadar özen gösterilirse gösterilsin yine felaket olur. Sanat faaliyeti kiloyla satılmaz. Restorasyon da kiloyla satılmaz."
Belediyeler bu konuda ne yapmalı? Gümüş bu soruya da şöyle yanıt veriyor: "Belediyelerin alanlarında olan yerler var. Örneğin belediyenin Surlarla ilgili bir yönetim planı hazırlaması gerekiyordu. Ama Surların bir yönetimi yok. İstanbul Surları gibi her alan için bir örgüt kurulması gerekiyordu. Örneğin Kabataş projesi korkunç. Kültür başkenti diye bir şey vardı. Bunu örtbas ettiler. İstanbul kültür başkenti olamadı. Belediyenin burada rol alması gerekiyor. İstanbul'u kültür başkenti yapmak Ankara'nın işi değil. Bunun hesabını kimse vermedi."
ÜSKÜDAR MEVLEVÎHÂNESİ'NİN TARİHÇESİ
Üsküdar Mevlevihanesi Sultanzâde Halil Nûman Dede Bey tarafından 1207’de kuruldu. Bu mevlevihane, İstanbul’daki diğer mevlevihanelerden farklı olarak özellikle taşradan İstanbul’a gelen ve İstanbul’dan Anadolu’ya geçen dervişlerin konaklaması için tasarlandı.
Üsküdar Mevlevihanesi 19'ncü yüzyıl içinde birçok defa yenilendi. Abdülmecid döneminde 1844, 1845 ve 1851 yıllarında yapının birtakım eksikleri tamamlanmış ve onarımı yapıldı. Mevlevihanenin restore edilmeden önceki son hali 1872’de Kaptanıderyâ Ahmed Vesim Paşa tarafından yapılmıştı.
İki katlı olan binanın zemin katı türbe, üst katı semâhâne şeklinde tasarlanmıştır. Zemin katta batı duvarında yer alan ve bahçeye açılan bir kapıdan türbeye girilmekte, girişin yanlarında üçgen kemerli birer pencere yer alıyor.