Uysal: Davutoğlu ne biliyorsa paylaşmalı

Demokrat Parti Genel Başkanı, Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslendi. Ülke varlıklarının çarçur edildiğini söyleyen Uysal, "Davutoğlu bildiği her şeyi paylaşsın" dedi.

Abone ol

DUVAR - Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, AK Parti'den istifa eden ve yeni parti çalışmaları yürüten Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na çağrı yaptı. Uysal, "Sayın Davutoğlu iktidarı boyunca şahit olduğu, bildiği ne varsa bütün bunları kamuoyuyla imadan daha ziyade paylaşmalıdır" dedi.

'DAVUTOĞLU ŞAHİT OLDUKLARINI PAYLAŞMALI'

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda süren Bütçe Görüşmeleri'nin 5. oturumunda konuşan Uysal, AK Parti hükümetlerinin icraatlarını eleştirdi. Vekillere çağrıda bulunan Uysal "Milletimizin vekilleri olduğumuzu hatırlayalım, bütçenin hakkının Meclise devri için çalışalım" ifadelerini kullandı. Davutoğlu'na seslenen Uysal şöyle konuştu:

"Çürümüşlüğün, ülkenin varlıklarının nasıl keyfî kullanıldığının, çarçur edildiğinin en net göstergesi son olarak, biraz evvel de ifade edildi, İstanbul Şehir Üniversitesi üzerinden yapılan suçlamalar, ortaya dökülen beyanlar. Burada eski Başbakan ima yoluyla, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının, devlet ricalinin mal varlığının araştırılmasını istiyor. Burada sorumlu bir siyasetçi olarak Sayın Davutoğlu iktidarı boyunca şahit olduğu, bildiği ne varsa bütün bunları kamuoyuyla imadan daha ziyade paylaşmalıdır."

'RETLER BİR İŞE YARAMIYOR'

Parlamentoların varlık sebebinin 'vergi verenlerin hesabını da sorması' olduğunu söyleyen Uysal, TBMM'nin bu haktan yoksun bırakıldığını kaydetti. On, yirmi yıl öncesinden örnek veren Uysal, eskiden bütün ülkenin bütçe tartışmalarını izlediğini ve tartıştığını belirtti.

"Bütçeyle birlikte AK Parti'nin icraat anlayışını da değiştirmeliyiz" diyen Uysal, eskiden ret veya onay kararlarının bir sonuç yarattığını fakat bugün bu kararların hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini ifade etti. Uysal'ın konuşmasından satır başları şöyle:

'BUNU KİM YAZDI DERLER'

"Değerli milletvekilleri, burada, sadece 2020 bütçesini değil, on yedi yıllık kesintisiz ama kendilerinin bile kimi dönemlerini inkâr ettiği AK Parti anlayışının icraatını değerlendirmeliyiz çünkü on yedi yılda mücadele edeceğini söylediği ne varsa ona dönüşen bir siyasal anlayış var bugün. Daha önce de ifade etmiştim, on yedi yıl evvel kuruluş belgesi olan metinlerden partilerinin ismini çıkarıp önlerine koysak 'Kim bunu yazdı?' diye kendilerini sorgular hâle gelirler."

17 YIL ÖNCE KENDİLERİ DE ADALET DİYORDU: Türkiye’de muhalefetin bugün söylediği, kendilerine yönelik eleştirilere, taleplerine bakın; emin olun, 17 yıl önce kendileri de bunları tıpkı adalet, demokrasi, yolsuzlukların önlenmesi, liyakat, nice ilkeli kavram gibi söylemekteydi. 17 yılda tüm yetkilerine, milyarlarca dolar bütçelerine rağmen, hele ki 2 senedir bütçeyi kendileri bozup yapmalarına rağmen, harcadığımız kaynaklar ülkeyi hedeflediğimiz yere götürmüyorsa savrulduğumuz yeri, ülkenin savrulduğu yeri sorgulamak mecburiyetindeyiz.

İHALELERİN UYGUNLUĞUNA KİM İNANIR: Daha dün, bir eski AKP Diyarbakır milletvekili kendi ilinde devlet kadrolarının rayiç bedellerinin olduğunu ifade etti. Fırsat eşitliğinin sağlandığı bir imkânla layık olanın değil, bedelini ödeyenin kadro alabildiği bir Türkiye hâline geldik. Dahası, adli, idari, siyasi denetimin, kamuoyu denetiminin yapılamadığı bir vasatı yaşıyoruz. İhale Kanunu’nu bile artık kanıksadık, konuşamıyoruz. Devlet kadrolarında rayiçler belirlenirken ihalelerin kanuna uygun yapıldığına kim inanır?

REJİMİN ÇIKTISI İŞSİZLİK, İNTİHARLAR: Öyle bir hâldeyiz ki yolsuzluklar, maalesef, devletimizin millî güvenliğini tehdit eder hâle gelmiştir. Geçmişte, kuruluş belgelerinde -ifade ettiğim gibi- demokratikleşme ve kalkınma birbirinin alternatifi değil, beraber yürümesi gereken, birbirini destekleyen süreçler olarak ifade edilmiştir. Biz de bunu diyoruz, kalkınma ve demokratikleşme birlikte yürüyen süreçlerdir. Memleketi daha rahat yönetebilmek adına, içine kapanma girişimi bir tarafta, diğer tarafta kalkınma beklememiz mümkün değildir. Demokrasi olmadan kalkınma maalesef olmuyor. Burada denk getirmek için uğraşacağımız fakat yolsuzluklar, usulsüzlükler dolayısıyla heba edilmiş kaynaklar, adına kamu-özel iş birliği dediğimiz garabetler nedeniyle denk getiremeyeceğimiz bir bütçeyi konuşuyoruz. Denk getirmenin birinci koşulu, denetime açık ve şeffaf olmasıdır. Hâl böyle olmayınca, keyfî, denetimsiz rejimin tabii çıktısı, çift haneli işsizlik, çift haneli enflasyon, faiz, yoksulluklar, intiharlar ve iflaslardır. (HABER MERKEZİ)