Uyuşturucu ile mücadele günü: Bugün değil her gün mücadele şart

Dünyada en az 275 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor, 36 milyon insan tedavi görüyor. Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Ay’a göre Türkiye’de tedavi yöntemleri yeterli değil, topyekûn mücadele şart.

Abone ol

Nur Kaplan

ANKARA - Birleşmiş Milletler’in önerisiyle her yıl tüm dünyada uyuşturucunun zararlarına ve sebep olduğu tahribata dikkat çekmek için 26 Haziran 'Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü' olarak anılıyor.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından yayımlanan son rapora göre, dünya genelinde en az 275 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor. Yaklaşık 36 milyon kişi uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle tedavi görüyor. Rapora göre, 2020’deki 275 milyon uyuşturucu kullanan sayısı 2010’daki sayıya kıyasla yüzde 22 oranında arttı.

Bilal Ay: Çocuklarımızı artık biz değil, sosyal medya, televizyon dizileri, Youtuberlar büyütüyor.

Uzun süredir uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla mücadele eden Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay’a göre, Türkiye’de uyuşturucuyla mücadele için uygulanan tedavi metotları yeterli değil. Uyuşturucuyu bir kere kullanan insanın bir daha başlamasının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Ay, sivil toplum kuruluşlarına, devletin yetkili organlarına ve topluma uyuşturucuyla mücadelede “çok iş” düştüğünü söyledi.

‘OKUL, AİLE VE SOKAK ARASINDAKİ BAĞLARIN KUVVETLENDİRİLMESİ GEREKİYOR’

Toplumun kültürel değerlerinden uzaklaşmasının pek çok sorunu beraberinde getirdiğini söyleyen Bilal Ay, bağımlılığın “sarmal bir şekilde” gerçekleştiğini ifade etti. Çocukların 0-3 yaş aralığında beyin gelişiminin başladığını, televizyon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik aletlerden uzaklaştırılarak doğal reflekslerle buluşması gerektiğini söyleyen Ay, ailelerin çocuklarıyla ilgilenmeleriyle işe başlamaları gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti:

“Çocuklarımızı artık biz değil, sosyal medya, televizyon dizileri, Youtuberlar büyütüyor. Dolayısıyla farklı fraksiyonlardan besleniyorlar. Bugün çocukların uyuşturucuya ulaşması çok daha kolay. Uyuşturucuyla mücadelede ilk adım önleyici tedbirler üzerine çalışılması lazım, bu da ailenin çocuğuyla hemhal olmasıyla başlayacak. Diğer adım ise okul, aile ve sokak arasındaki bağların kuvvetlendirilmesi gerekiyor. Basına da iş düşüyor. Problemi gündemi taşıyorlar ama orada kullanılan dil doğru olmadığında reklamı yapılabiliyor. Hiç bu işe bulaşmamış olanların ilgisini çekebilir. Terimsel rehberler hazırlanabilir.”

‘ÜLKEMİZDE UYGULANAN TEDAVİ METOTLARI ÇOCUKLARI İYİLEŞTİRMİYOR’

Ailelerin uyuşturucuya bulaşmış çocukları için çeşitli eğitimlerle bilgilendirilmesi, onlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda iletişimi güçlendirecek adımlar atılması gerektiğini ifade eden Ay, sivil toplum kuruluşlarına, devletin yetkili organlarına, mülkiye amirlerine ve topluma uyuşturucuyla mücadelede çok iş düştüğünü söyledi ve ekledi:

“Ailenin çocuğuna nasıl davranacağını öğrenmesinin ardından gelen adım tedavi meselesi. Tedavi olduğu söylenen çocukların kurtulma oranı çok düşük. Ülkemizde uygulanan tedavi metotları çocukları iyileştirmiyor. Başarılı olmayan metotlarda ısrar etmenin manası yok. Önleyici tedbirler kıymetli, geriden gelenler tuzağa düşmesinler. Ama tuzağa düşenler elini uzatıp ‘beni kurtarın’ dediğinde onları kurtaracak yeni metotlar lazım.”

‘UYUŞTURUCU TACİRLERİNİN ISLAH EDİLMESİ LAZIM’

Uyuşturucu kullanan bir insanın bir daha başlamasının çok yüksek olduğunu söyleyen Ay, Türkiye’nin her bölgesinde rehabilitasyon merkezleri kurulması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, uyuşturucu ve uyuşturucuya bağlı suçlardan cezaevine girenlerin cezalarının bir bölümünü tedavi olarak çekebilecekleri rehabilite merkezleri oluşturulması için ilgili kurumlara öneriler sunduklarını ifade etti. Ay, “Japonya’da ‘Tıbbi Hapishane’ adı altında bir sistem var. Uyuşturucu tacirlerinin ıslah edilmesi lazım. Cezalarını yatıp çıktıktan sonra yine aynı tehlikeyle çocuklara zarar verebilirler” dedi.

‘KİMSE UYUŞTURUCU BAĞIMLISI OLARAK DOĞMAZ’

İstihdam, mesleki kurslar, sanatsal ve sportif faaliyetlerle uyuşturucuya bulaşmış insanlara yeni imkânlar yaratılması gerektiğini söyleyen Ay, uyuşturucuyla mücadelenin sadece 26 Haziran’da olmaması gerektiğini yılın her gününe yayılması gerektiğini ifade etti.

Ay, şu uyarılarda bulundu: “Kişinin sosyal statüsü, inancı ya da yaşadığı bölge onu uyuşturucudan uzak tutmaz. Seküler kesimden de, dindar kesimden de bağımlıları görüyoruz. Evvela kişiyi uyuşturucuya götüren sebepleri doğru tespit etmek gerekir. Kimse uyuşturucu bağımlısı olarak doğmaz. Uyuşturucuyu spesifik olarak değil, bağımlılık olarak değerlendirmek lazım. Her yıl 26 Haziran’da bir kesim çıkar başarı hikâyeleri, diğerleri mağduriyetleri anlatır. Ama çocuklar bu sorunları yaşamaya devam ediyor. Bağımlılıkla ilgili bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var. İktidarıyla, muhalefetiyle, hocasıyla, öğretmeniyle... Herkes ‘ben ne yapabilirim’ diye elini taşın altına koymalı.”