Uzmanlar değerlendirdi: Harris ve Trump, kararsız seçmeni ikna edebildi mi?

Trump ve Harris arasında dün akşam gerçekleşen münazarayı değerlendiren uzmanlar, iki adayın da kararsız seçmene etki etmekten uzak bir performans gösterdiğini düşünüyor.

Abone ol

ANKARA - ABD Başkanlık seçimlerine iki aydan kısa bir süre kaldı. Seçimler öncesi adet olduğu üzere adaylar canlı yayındaki münazaralarla karşı karşıya geliyor ve özellikle kararsız seçmeni kendi saflarına çekmeye çalışıyor.

Dün akşam da Demokratların adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump yaklaşık iki saat boyunca Amerikan seçmenlerini kendi yanlarına çekmek için mücadele etti. Ekonomiden göçe, sağlıktan dış politikaya pek çok konuyu tartışan adayların başarısı konusunda farklı görüşler de mevcut. Harris ve Trump’ın münazaradaki performansını, ikna güçlerini Dr. Öğretim Üyesi Nazan Bedirhanoğlu, akademisyen Yunus Emre Erdölen ve Doç. Dr. Hakan Güneş’e sorduk.

‘TARTIŞMANIN GENELİ VE DEĞERLENDİRMELERE GÖRE HARRİS DAHA BAŞARILI’

ABD’de bulunan Xavier Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Nazan Bedirhanoğlu, Kamala Harris’in çok tanınmadığına dönük eleştirileri dikkate alarak kendisini ve programını tanıtmaya dönük bir strateji izlediği görüşünde. Buna rağmen Harris’in yeni bir şey söylemediğini ifade eden Bedirhanoğlu genel olarak tartışmayı şöyle değerlendirdi:

"Genel yorumlara bakıldığında da Harris daha başarılı bulundu, başı sonu belli öneriler ortaya koydu. Öte yandan Trump’a, Trump gibi davranmasın, bir anda parlayan, karşı tarafı konuşturmayan tavrı, denildi. Bunu en azından bir süre denedi. Ancak Trump’ın hem yüzü hem de argümanları eskidiği için etkisi biraz buradan düştü. Daha çok kendi kitlesini konsolide etmeye çalıştı."

‘KARARSIZ SEÇMENİ İKNA EDECEK BİR MÜNAZARA YAŞANMADI’

Tartışmanın genelinde Trump’ın sorunların kaynağı olarak göçmenleri gösterdiğine dikkat çeken Bedirhanoğlu, Harris’in gündeminin ekonomi odaklı olduğunu ifade etti. İki adayın da kararsız seçmenleri iknadan uzak olduğuna dikkat çeken Bedirhanoğlu değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Genel olarak ekonomi konusunda hedef kitlelerine dönük programlarını sundular. Harris ağırlık olarak özellikle çocuklu aileler ve orta sınıflara dönük sunulacak destekten bahsetti. Harris’in siyah olması, kadın olması siyah seçmenler açısından önemli. Ancak tüm siyah seçmenleri sandığa götürebilecek albenisi olan cümleler de kurmadı.

ABD gündemindeki yoğun ve tartışılan konulara değindiler ağırlıklı olarak örneğin kürtaj, silah gibi. Dış siyaset az konuşuldu, Türkiye’nin adı hiç geçmedi. Ortadoğu konuşuldu ve burada bilindik argümanlar tekrarlandı. Harris Hamas’a terörist dedikten sonra savaş bitmeli cümlesini de ekledi. Ukrayna konusundaki tutumları daha ilginçti. Harris Ukrayna savaşını bitireceğim demediği gibi sürmesini ister gibi bir tavır takındı. Buna karşı Trump ben başkan olsaydım savaş çıkmazdı, göreve gelir gelmez bu savaşı bitireceğim dedi. İki aday arasında genel olarak kararsızları ikna edecek bir tartışma yaşanmadı diyebiliriz."

‘HARRİS İYİ BİR MÜNAZARACI OLDUĞUNU YENİDEN GÖSTERDİ’

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan ve ABD seçimlerini yakından takip eden Yunus Emre Erdölen’e göre Harris’in üniversite yıllarından gelen münazara yeteneği, Trump karşısında daha başarılı olmasını sağladı, ancak başarılı bir münazaracı olmak ikna edici bir siyasetçi olmaya yetmiyor. Erdölen kararsız seçmeninin iknasına yetecek bir tartışma olmadığı konusunda Bedirhanoğlu’yla da aynı fikirde.

"Bu görsel bir show, kritik 7 eyalette 50 bin seçmen kararını değiştirirse seçim sonucu da değişir. Bu açıdan iki aday da seçmenleri doğrudan etkileyecek bir slogana dönüşecek bir cümle kullanamadı. Harris iyi bir münazaracı ancak politika başka bir şey, iyi bir siyasetçi olmaya yetmiyor bu. Trump’a oy verecek kişilerin motivasyonu düşmüş olabilir, Trump’a oy verme ihtimali olan kararsız seçmen bundan uzaklaşmış olabilir. Bununla beraber Harris bu seçmenlerin kendisine neden oy vermesi gerektiğine dönük bir neden sunamadı. Harris, Trump karşısında Biden ve Obama’dan daha iyi bir performans gösterdi, o kadar hafife alınmaması gerektiğini ortaya koydu. Ancak bu, seçimi kazanmaya yetmiyor, seçmen bu tür konulara takılmıyor olabilir."

‘DIŞ POLİTİKA KONUSUNDA İKİ ADAY DA KÖTÜ BİR PERFORMANS GÖSTERDİ’

ABD’deki yaygın kanaatin aksine seçmen tercihlerine dış politika kararlarının etki ettiğini hatırlatan Erdölen buna rağmen her iki adayın da dış politika konusunda ABD tarihinde nadir görülen kötü bir performans ortaya koyduğu değerlendirmesinde bulundu. Erdölen, hem Demokrat parti hem de Cumhuriyetçi Parti seçmenlerinin dış politikada beklentilerini ve durumu şu sözlerle özetledi:

"Cumhuriyetçi seçmenler Ukrayna’ya verilen desteğin, Demokratlar İsrail’e verilen desteğin kesilmesini istiyor. Seçmen buna göre oy vereceğini söylüyor. Buna rağmen ilk defa dış politika konusunda bu kadar yetersiz iki aday vardı. Ezberleri tekrarladılar, yeni bir cümle kurmadılar. Seviyeleri çok düşüktü. Harris, seçmenleri ondan Filistin konusunda bir mesaj beklerken 'Hayatım boyunca İsrail’in yanında oldum' dedi. Trump, 'İsrail Harris’in ilk senesinde yok olur, Araplardan da nefret ediyor' dedi. Değişik ve seviyesi çok düşük bir dış politika tartışması yaşandı. ABD tarihi açısından ilk defa böylesi bir durum görüldü. Daha önce yaptıklarını onaylamadığımız isimlerin dahi dış politika bilgileri çok daha iyiydi. Benzer bir durumu büyük bir ihtimalle başkan yardımcıları tartışmasında da göreceğiz. Harris demokrasi için Ukrayna’yı destekliyoruz derken, Trump Ukrayna’ya desteği kesersek barış olur dedi. Bu iki argüman da seçmen nezdinde ikna edici değil. Oysa Amerikan halkı doğrudan vergileriyle Ukrayna veya İsrail konusuna ortak oluyor. Dış politika seçmen tercihlerini etkilemiyor demek artık doğru değil. Ama adaylar bu bilginin farkında değilmiş gibi iknadan uzak argümanlarla tartıştı."

‘TRUMP GÖÇMENLERE, HARRİS ORTA SINIFIN KAYGILARINA ODAKLANDI’

İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş’e göre her iki aday da konumlarını sağlamlaştıracak argümanlar kullandı, tartışmanın başında Harris daha etkili olsa da sonlara doğru Trump biraz durumu toparladı.

Her iki adayın da yeni ve heyecan yaratıcı bir argüman ortaya koymadığı konusunda Bedirhanoğlu ve Erdölen ile aynı zemini paylaşan Güneş değerlendirmesini söyle sürdürdü:

"Çok temel olarak ekonomi, enflasyon, sağlık, eğitim konuları ön plandaydı. Bunların hepsini Trump göçmen meselesine bağladı. Harris temel olarak Amerikan seçmenlerindeki büyük kaygıları orta sınıfa vaatleriyle boşa çıkarmak istedi. Trump ise bildiğimiz üzere her zamanki kaygıları ön plana çıkarmak istedi. İç sorunları göçmen meselesine bağlarken Harris bunları orta sınıfta görülen kaygılar olarak ele aldı ve bunları boşa çıkaracak sosyal politikaları öne çıkardı. Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse Trump karşı tarafı ikna etmekten çok avantajlı konumda olduğunu düşündüğü için kendi konumunu konsolide edecek yaklaşımlar sergiledi. Harris ise Trump’ın seçmenini orta sınıf üzerinden yakalamaya çalıştı. Oldukça temposu yüksek bir programdı. Sona doğru Trump’ın daha etkili olduğunu düşünüyorum."