Uzmanlar: Sorun köpek sahiplerinde

Uzmanlara göre hiçbir köpek doğuştan saldırgan değil, sorun köpekleri tanımamaktan kaynaklanıyor. Doğru eğitimin köpeklerin davranışlarında belirleyici olduğu savunuluyor.

Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR - Antep'te 4 yaşındaki Asiye Ateş'in Pitbull cinsi köpek tarafından saldırıya uğrayıp yaralanması, sokak hayvanlarının insan yaşamını tehlikeye attığı tartışmalarını başlattı. Günlerdir devam eden tartışmalara Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olarak “Sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil, barınaklar olduğunu unutmamalıyız” dedi. Ardından 81 il valiliğine genelge gönderildi. Genelgede sokak hayvanlarının barınak ve bakımevlerine alınmasını içeren maddeler yer aldı.

Tartışmaların çıkış noktası olan Pitbull cinsi ile başka hangi cinslerin yasaklı olduğunu, yasaklanma sebeplerini, dünyadaki durum ile hangi koşullarda büyütülmesi gerektiğini; Veteriner Hekimleri Derneği Hayvan Davranışları ve Refahı Komisyonu Başkanı Dr. Gürbüz Ertürk ile köpek eğitmeni Okan Arslan anlattı. Her iki uzman da köpek ısırmasının doğal bir davranış olduğunu söyleyerek, 12 yaş altı çocukların kontrolsüz biçimde köpeklerle yalnız bırakılmaması gerektiğini belirtiyor. Öte yandan yasaklı ırklar arasında yer alan Dogo Argentino besleyen Berfu Aytaç da 'türler arasında yapılan ayrımcılıktan dolayı kaygılandığını' anlatıyor.

Dr. Gürbüz Ertürk

‘DÜNYA GENELİNDE YASAKLI 6 IRK VAR’

Türkiye'de insanların besleyebileceği köpek ırkları, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'yla düzenlendi. Bu kapsamda Dogo Argentino, Amerikan Pitbull, Amerikan Staffordshire, Amerikan Bully, Fila Brasilerio, Japanese Tosa gibi ırklar yasaklılar listesinde yer alıyor. Dünyada bu ırklar pek çok ülkede yasaklı. Türkiye'deki yasaya göre bu ırkların; pasaportsuz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılması 14 Ocak'tan itibaren tamamen yasaklanıyor. Yasaya uymayan, köpeği kısırlaştırıp kayıt altına aldırmayanlara 11 bin para cezası verilip köpekleri elinden alınacak. Yasaklı ırkların sokağa terk edilmesi durumunda para cezası 30 bin liraya kadar yükselebilecekken, başkalarının hayatını riske atabilecek durumda serbest bırakılan köpeğin sahibine 6 ay hapis cezası ya da adli para cezası uygulanacak. Yasada "tehlikeli" olduğu ifade edilen ırkların neden yasaklandığına ilişkin bilgi yer almıyor. Hayvan haklarıyla ilgili ülkelerin çeşitli değerlendirmeleri bulunuyor. Örneğin AB’de Türkiye’deki yasaklı ırkların da içinde yer aldığı toplam 17 ırk yasak kapsamında bulunuyor.

‘BU KONUDA EN İYİ ÇALIŞAN ÜLKE ABD’

Dr. Ertürk, köpek ısırıklarının halk sağlığı sorunu olduğuna dikkati çekerek köpek ısırmalarına karşı alınan önlemleri ABD’den bir örnek vererek anlatıyor: “Bu konuda en iyi çalışan ülke ABD. Orada özel bir hafta var. ABD’de yılda, çoğunluğu çocuklardan oluşan yaklaşık 5 milyon insan köpekler tarafından ısırılıyor. Bahsettiğim haftada ‘köpeklerin ısırığından nasıl korunuruz’ konusu işleniyor. Amerikan Hayvan Hastaneleri Birliği, 2019 yılında bir araştırma yaptı. Araştırmanın hedefi ise şu; ısıran köpekler hangileri, bunlardan nasıl kurtuluruz ve toplumu nasıl bilinçlendiririz? Araştırma sonucunda Pitbull ısırıkları ön plana çıkıyor. Pitbull çene kasları güçlü olduğu için tuttuğu yeri koparmaksızın bırakmıyor. Ama ısıran beş köpekten dördü ise başka ırk.”

‘HAYVANLARLA ORTAK DİL OLUŞTURULMALI’

Pitbull köpeklerinin çok kolay agresifleştirildiğini ekliyor Ertürk, aynı zamanda eğitilmelerinin de kolay olduğunu söylüyor. Dr. Ertürk, “Pitbull gibi kolay eğitim verilebilen cinsler, kötü niyetli insanların eline geçtiği zaman tehlikeli olabiliyorlar” diyor. Ayrıca köpek ısırmalarının son derece doğal bir davranış olduğunu da sözlerine ekliyor. İnsanların sosyal hayatı köpeklerle paylaştığını, dolayısıyla hayvanlarla ortak dil oluşturulması gerektiğini düşünüyor: “Pitbull, Dogo Argentino gibi ırkların yaygın olarak yasaklı ilan edilmesi saldırma potansiyellerinden kaynaklanıyor” diyor ancak buradaki niyetin subjektif olduğunu belirtiyor. Dr. Ertürk “Yasalarda tehlike arz eden köpekler olarak tarifleniyorlar. Bu sözünü ettiğimiz köpeklerin ısırıkları daha büyük boyutlara neden olduğu için yasaklılar” diyor.

Berfu Aytaç ve Dogo Argentino cinsi köpeği.

‘BEBEKLİKTEKİ İLK ÜÇ AYLARINI SOSYALLEŞEREK GEÇİRMELİLER’

Uzmanlar asıl konuşulması gerekenin beşeri faktörler olduğunu savunuyor. Hayvanseverler arasında da yaygın görüş, insanların köpeklerle kurduğu ilişkinin köpeklerin davranışını belirlediği yönünde. 11 yaşındaki Dogo Argentino köpeğiyle yaşayan Berfu Aytaç, köpeğin bebekliğinden itibaren yan yana olduklarını söylüyor. Aytaç, kişisel deneyiminden yola çıkarak, köpeklerin doğuştan saldırgan özellikler taşımadığını anlatıyor: “Hiçbir köpeğin doğuştan saldırgan olduğuna inanmıyorum. Pittbul, Dogo gibi köpekler bazı saldırgan insanlar tarafından özellikle bu şekilde eğitiliyorlar. Sevgiyle büyüyen köpeğin saldırabileceğini düşünmüyorum.”

Köpek eğitmeni Okan Arslan da hayvanseverlerin deneyimlerine paralel görüş belirtiyor: “Son dönemde yaşadığımız ve gündemde olan sorun tamamıyla insanlardan kaynaklanıyor. Bilinçli sahiplendirme yapılmıyor, hayvanlar kendi hallerine bırakılıyor. Köpekler doğuştan saldırgan değil.” Dr. Ertürk de köpeklerin karakterlerinin oluşmasındaki “doğru” süreci şu şekilde anlatıyor: “Köpekler bebeklik döneminin ilk üç ayını sosyalleşerek geçirmeli. Biz biliyoruz ki köpekler, alanlarını, yavrularını ve besinlerini korurlar. Kaygılandıklarında da saldırırlar. Örneğin köpek, bebekliğinde koşan bir çocuk görmediyse büyüdüğünde koşan bir çocuk gördüğü zaman av içgüdüsü tetiklenir.”

‘SORUN KÖPEK SAHİPLERİNDE’

Dr. Ertürk ve Arslan, sorunun başka bir boyutuna da değiniyor. Her ikisi de yasaların tarifiyle tehlike arz eden köpeklerin iyi koşullarda eğitilmesine dikkat çekiyor. Köpekleri sahiplenecek insanlara eğitim verilmesini, hatta belirli ön koşulun getirilmesini istiyorlar. Köpeklerin de duyguları olan canlılar olduğundan bahsediyor Dr. Ertürk ve bir örnek veriyor: “Biz sevdiklerimize sarılırız ama köpeğe sarılmak ona meydan okumak anlamına gelir. Saldırıya uğrayabilirsiniz. Canlıyı tanımanın yolu bilgilenmek ve bilgilendirmekten geçiyor.”

Berfu Aytaç, köpeği Pablo’nun sosyal yetiştiğini ve insanlarla iletişiminin kuvvetli olduğunu anlatıyor: “Pablo’nun kendine ait balkona bağlı merdiveni var. Oradan çocuklar, yaşlı insanlar çıkıp Pablo’yu sevip gidiyorlar. Bugüne kadar kimseye saldırmadı. Saldırmanın ne demek olduğunu bile bilmiyor. Bunun sevgiden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.”

Öte yandan eğitmen Arslan ise toplumun genelinde hayvanlardan kaçma eğilimi olduğunu ifade ediyor, bunun da hayvan sevgisinin yeteri kadar aşılanmamasından kaynaklandığını düşünüyor: “Bu noktada köpekler ile insanlar arasında çatışmalar doğabiliyor. Köpekler kendilerini savunmasız hissettiği zaman saldırıyor. En büyük problemimiz eğitimsizlik. Küçük yaşlarda empatiyi ve diğer canlılarla olan diyaloğu anlatmamız gerekiyor. Köpek reflekslerini bilmek, anlamak çok önemli.”

‘ŞİDDET VE CEZA BİLİNÇALTINDA KORUMA İÇ GÜDÜSÜNÜ TETİKLİYOR’

Sorunları aşmak için uzmanlığı olan kişi ve kurumların özne haline getirilmesi gerekliliğini belirten Dr. Ertürk ise köpeklerin ve çocukların suçlu olmadığını vurguluyor: “Köpekleri karanlıkta tutma toplumumuzda yaygın bir davranıştır. Oysaki köpek, doğalı ve normali bilirse daha sağlıklı olur. Şöyle düşünün, bir insanı sosyal hayattan izole ederseniz, topluma karıştığında uyum sorunu yaşar. Benzer durum köpekler içinde geçerli.”

Okan Arslan

Eğitmen Okan Arslan da köpek davranışlarının şekillenmesinde ve insanlarla uyumlu biçimde yaşamalarına ilişkin verilen eğitimlerde ırk ayrımı yapılmadığını anlatıyor: “Belli bir türe uygulanan farklı eğitim yok. Golden ırkının da Pitbull ırkının da eğitimleri aynıdır. Biz bebeklik döneminde ‘bu Pitbull, bununla farklı çalışmalıyız’ gibi bir tutum sergilemiyoruz. Köpek, insan hayatına girdiği andan itibaren ona kendimizi anlatmamız lazım. Yumuşak tonlamalarla yönlendirme yapılmalı. Herhangi bir ceza ya da şiddet, köpeğin bilinçaltında kendini koruma güdüsünü ön plana çıkarıyor. Bebeklikte, sosyalizasyon ağırlıklı çalışmalar yapılmalı.”

‘KÖPEK SAHİPLERİNİN SUÇLARINI KÖPEKLER ÇEKMEMELİ’

Yasaklı ırklar üzerinden devam eden tartışmalar kapsamında sokakta ağızlığı olmayan yahut tasması bulunmayan köpek sahiplerine para cezaları kesilmeye başlandı. Berfu Aytaç, kendi köpeğinin de ağızlık olmadan dışarı çıkmadığını söyleyerek şunları ekliyor: “İlerde bakımı belki de tamamen yasaklanacak ya da cezalar artacak. Bu noktada köpeklerin cezalandırılmasını doğru bulmuyorum. Köpek sahiplerinin suçlarını köpekler çekmemeli. Hayvanseverler olarak verdiğimiz tepkilerin de bir işe yaradığına dair inancım kalmadı.”