Uzmanlar yorumladı: İç kamuoyundan gelen baskı Abbas’ın Gazze’ye gitme kararına etki etti

Sinem Ünaldılar ve Erhan Keleşoğlu, Mahmud Abbas'ın TBMM'deki konuşmasını yorumladı. Uzmanlar, Gazze'ye gitme kararı ve Hamas ile uzlaşı bölümlerine vurgu yaptı.

Abone ol

ANKARA - Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine hitap etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Abbas’ın konuşmasını dinlemek için Meclis’teydi. Barış ve güvenliğe giden yolun Filistin’den geçtiğini ifade eden Abbas, Gazze’ye gitme kararı aldığını da bu konuşmasında duyurdu. Abbas’ın konuşmasında hangi noktalar önemliydi? Gazze’de yaşananlar için ne söyledi? Filistin sorununun çözümü için hangi noktaların altını çizdi? Dr. Erhan Keleşoğlu ve Doç. Dr. Sinem Ünaldılar Mahmud Abbas’ın konuşmasını değerlendirdi.

‘ABBAS İÇ KAMUOYUNDAN GELEN BASKI NEDENİYLE GAZZE’YE GİDECEĞİNİ SÖYLEDİ’

Ortadoğu uzmanı Dr. Erhan Keleşoğlu, Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın konuşmasının önemli bir kısmının bir anlamda zevahiri kurtarmaya ve her iki ülkenin iç kamuoyunu rahatlatmaya dönük bir adım olduğunu ifade etti. Keleşoğlu, "Abbas hem Filistin’de hem de diasporadaki Filistinliler tarafından uzun süredir, fazla pasif kalmakla, inisiyatif almamakla eleştiriliyordu. Bu eleştiriler yalnızca Gazze için değil, Batı Şeria’da yaşananları da kapsıyor. Abbas’ın bu anlamda hem Türkiye ziyareti hem de Rusya ziyareti biraz bu eleştirileri hafifletme amacı da taşıyor" sözleriyle Filistin iç kamuoyunda yaşanan gelişmelerin arka planını aktardı.

Keleşoğlu’na göre Abbas’ın yaptığı uzun konuşmada iki önemli başlık dikkat çekici. İlki Abbas’ın Gazze’ye gideceğini ifade etmesi, ikincisiyse Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında bir birleşme çabası. Keleşoğlu bu iki başlığı da değerlendirdi.

Dr. Erhan Keleşoğlu,


‘ABBAS’IN GAZZE’YE GİTMESİ KOLAY DEĞİL YA İSRAİL’DEN İZİN ALACAK YA DA REFAH’TAN GEÇECEK’

Dr. Keleşoğlu, “Abbas’ın Gazze’ye gideceğini ifade etmesi, konuşması açısından en dikkat çeken başlıktı. Burada yine iç kamuoyundan gelen baskının etkili olduğunu söylemek gerekiyor. Bununla beraber yanıtlanması gereken daha önemli bir soru var. Abbas Gazze’ye nasıl gidecek? İsrail’den onay almadan gitmek isterse tek alternatif Mısır ile Gazze sınırındaki Refah Sınır Kapısı. Ancak Mısır, bu süreci nasıl yönetecek, İsrail nasıl bir karşı önlem alacak bunu bilmiyoruz. Abbas’ı burada bir çıkmaz da bekliyor olabilir” ifadelerini kullandı.
Keleşoğlu, Abbas’ın konuşmasında vurguladığı 'Filistin’i birleştirmeye çalışıyoruz' sözlerine ilişkinse şu değerlendirmede bulundu: “Abbas, Filistin’i birleştirmek için çabalıyoruz dedi. Hatırlanacağı üzere Hamas ile El-Fetih (FKÖ) geçtiğimiz ay Çin’in aracılığında bir araya gelmişti. Burada Hamas’ın FKÖ’ye katılması için bir uzlaşı oluşturulmaya çalışıldı. Abbas’ın vurgusundan anladığımız kadarıyla görüşmeden sonra ciddi bir ilerleme olmamış, çünkü bir araya geliyoruz demedi, uğraşıyoruz" dedi.

‘KONUŞMA HEM TÜRKİYE-FİLİSTİN İLİŞKİLERİ HEM DE YAŞANANLARIN DUYURULMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ’

Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sinem Ünaldılar, Abbas’ın konuşmasının hem Filistin’de yaşananların uluslararası kamuoyuna duyurulması hem de Türkiye Filistin ilişkileri açısından önemli olduğu ifade etti.
Ünaldılar konuyu şu sözlerle değerlendirdi: “Filistin’in diplomatik girişimi olarak değerlendirilebilecek konuşma, Filistin davasının sadece silahlı bir mücadeleden ibaret olmadığını gösterirken Mahmut Abbas’ın kendi politik duruşu ve kararlılığıyla ilgili de bir mesaj vermiş oldu. Bu konuşma, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek açısından önemli bir politik duruş haline gelebilir. Özellikle ABD, Mısır ve Katar tarafından ateşkes için müzakerelerin yürütüldüğü bu dönemde Türkiye’nin de desteği ile uluslararası kamuoyundan daha fazla destek almak da mümkün.”

Doç. Dr. Sinem Ünaldılar


‘ABD’DEKİ YAHUDİLERİN YÜZDE 40’ININ İSRAİL’İ SUÇLU GÖRDÜKLERİNİ SÖYLEMESİ ÖNEMLİ BİR VURGUYDU’

Doç. Dr. Ünaldılar, Abbas’ın konuşmasında, İsrail ile Yahudileri bir tutmadığını bu açıdan ABD’deki Yahudilerin duruşundan bahsetmesinin üzerinde durulmayı hak ettiği yorumunda bulundu:
“Abbas’ın konuşmasındaki şu ifadeleri 'ABD içerisindeki Yahudilerin de İsrail politikalarına karşı olduğunu' belirtmesiydi: “Bugün Yahudiler, ABD'deki Yahudiler, yüzde 40'ı İsrail'i suçlu görmektedir. İnsanlık düşmanlığa karşı dik duruş gösteriyor. Böyle bir durumda İsrail'in yaptığı işkencelere karşı, aç bırakma politikalarına karşı uluslararası kuruluşlar sessiz kalamaz." ABD’nin içerisindeki Yahudilerin tutumuna da vurgu yapan Abbas Filistin’in varlık hakkıyla ilgili eninde sonunda ABD’yi de ikna edeceklerini belirtmiş oldu.
Konuşma, Filistin davasının bütüncüllüğü, Abbas’ın net bir duruş ortaya koyması ve doğru bir zamanda doğru bir mesajı iletmesi açısından önem taşıyor. Bugüne kadar Hamas ile aralarındaki ayrılıkların sadece İsrail’in işine yaradığı düşünülürse davanın uluslararasılaşması açısından bu bir başlangıç noktası olabilir ve ateşkes görüşmelerinde Filistin’in elini güçlendirebilir.”

‘FİLİSTİN DAVASI’NDA BİRLİK VURGUSU GÖZDEN KAÇMAMALI’

Keleşoğlu gibi Ünaldılar da Abbas’ın konuşmasında yer verdiği “düşmana karşı beraberiz” sözlerinin önemli olduğunu ve Hamas ile El Fetih arasında bir uzlaşıya dönük bir mesaj taşıdığı kanaatinde.

Ünaldılar Hamas ve El Fetih arasındaki uzlaşı sürecini ve bunun önemini şu ifadelerle değerlendirdi: “Hamas ve El Fetih arasındaki ayrılıklar düşünüldüğünde Abbas’ın sıklıkla Gazze’nin Filistin’in bir parçası olduğunu vurgulaması ve düşmana karşı birlikte durulacağını söylemesi mühim. Düşmana karşı beraberiz sözleri, Hamas ile gerçekleşmesi beklenilen ulusal uzlaşı için de gerekli mesajı vermiş oldu. Bugüne kadar yaşanılan ayrılığın İsrail’e avantaj sağladığı açık. Abbas, Gazze’nin ayrı bir coğrafya olduğu algısını ortadan kaldırmak için defalarca Gazze’nin Filistin toprağı olduğunu vurguladı. Bu açıdan Batı’ya da bir cevap vermiş oldu. Hamas ile uzlaşmak ve ortak anlayış çerçevesinde 1967 sınırları için İsrail’e karşı birlikte mücadele etmek, Filistin davası açısından önemli bir kazanım olacaktır. Zira Abbas TBMM’nin dört farklı partisinin bir arada çalışmasına referans yaparak ulusal birliğin önemini de vurgulamış oldu. Mahmut Abbas’ın “kardeşlerimle birlikte Gazze’ye gideceğim” açıklaması da bu bağlamda önemli ve konuşma sırasında da coşkulu alkışlara neden oldu. Hamas ile iş birliği yaparak Doha’daki görüşmelere gitmek Filistin açısından doğru bir adım olabilir. Bu arada konuşmayı, uluslararası basının yakından izlediği ABD, Katar Mısır’ın gerçekleştirdiği ateşkes görüşmelerine bir yanıt olarak da düşünmek gerekir. Filistin meselesini çözebilmek için bütüncül olarak ele almak gerekiyor. Abbas’ın konuşması en çok da bu bütüncüllüğü ön plana çıkarması açısından mühim.”