Hugh Lofting, 1920 yılında “Dr. Dolittle”ı yayınladığında kitap öyle büyük ilgi görür ki hayranları devamı için yoğun bir baskı kurarlar. Bu çağrılara kayıtsız kalamayan yazar 1947 yılındaki ölümüne kadar bu seriyi devam ettirir. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde kaleme alınan “Dr. Dolittle”ın hikayeleri 1800’lü yılların ilk yarısında geçer. Bir bakıma insan ile doğa arasındaki ilişkinin en karmaşık olduğu dönemlerde. Bir yanda “nereden geldik ve nereye gidiyoruz” sorusuna yanıt arayan bilim insanlarının doğayı yakından anlama çabaları sürerken diğer yandan doğaya hâkim olma, onu kontrol altına alma rüyası kendini gösteriyordu gelişen teknoloji ile birlikte. Ki bu iki merakın kitabın yazıldığı dönemde de devam ettiğini söylemeden geçmeyelim. Haliyle Hugh Lofting’in hayvanların dilinden anlayan ve onlarla konuşabilen karakteri büyük ilgi gördü.
“Dr. Dolittle”, 1967’de Richard Fleischer tarafından sinemaya aktarılmıştı. Bugün 30’lu yaşlarını geride bırakan kuşak ise Eddie Murphy’nin başrolünde yer aldığı filmleri hatırlayacaktır. Büyük ilgi görmüştü. Ayrıca video oyunlarından gün yüzü görmeyen yapımlara, kadın karakterlerin “Dolittle” rolünde olduğu uyarlamalara kadar birçok kez esere konu oldu bu karakter.
“Trafik” ile 2000 yılında senaryo Oscar’ını kazanan, aynı ödüle “2005” yılında bu kez “Syriana” ile aday gösterilen Stephen Gaghan’ın yönettiği yeni bir Dr. Dolittle hikayesi konuk oluyor bu hafta sinemalara. 2002’de “Abandon” ile yönetmen koltuğuna ilk kez oturan ve olumlu eleştiriler alan, 2005’te “Syriana” ile el yükselten iki televizyon filminden sonra “Altın” ile sinemaya dönüş yapan Gaghan’ın eğlenceli bir iş ortaya çıkardığını belirtelim ilk elden.
Hugh Lofting’in insan ve hayvan karakterlerinden hareketle yeni isimler eklenerek apayrı bir hikaye ile oluşturulan “Dolittle” masalsı ve fantastik ögeleriyle çocuklar, ‘insan-doğa’ ilişkisine dair söyledikleriyle de yetişkinler için dikkat çekici. Film, John Dolittle’ın hayvanlarla iletişim kurma maharetinin ortaya çıkışı, kraliçenin himayesinde özel bir arazide hayvanlarla ilgilenmesi, eşiyle tanışması, onu kaybetmesi ve inzivaya çekilmesi sürecini iki dakikada özetledikten sonra başlıyor asıl hikayesine. Yani Dolittle’ın inzivasına son verecek bir gelişme, onu hayata bağlayacak bir neden, güvenebileceği yeni bir insan ve lazım olan yeni bir neden inşa edilme süreçlerini anlatıyor.
Öksüz/yetim olduğunu anladığımız Tommy Stubbins’in kahramanımızın hayatına zorla girip çırağı olmasıyla, kraliçenin ağır hastalığı aynı zamana denk geliyor. Yeniden insan içine karışan Dolittle hem kraliçeyi kurtaracak çareyi bulmak hem de eşinin kaybıyla yüzleşmek için yollara düşüyor. Haliyle hikayenin birkaç da kötü adamı var.
İşin masal kısmı geleneksel yollardan gidilerek çözülse de görsel yapı yeni katmanlar ekliyor. Evet, iyiler ve kötüler burada yine var. Ve evet, tehlikeli deniz maceraları, ‘korkunç insanların yaşadığı’ ve tabii ki Arap dünyasına benzeyen mekân tasarımları mevcut ama bunların kurgulanması ve anlatımında klişe olmaları dışında bir sıkıntı yok. Dijital teknolojinin hayvan karakterleri yaratmaktaki mahareti bu klişelerin görünürlüğünü en aza indiriyor belli ki. Nihayetinde abartarak söylersek, sosyal medyada önümüze düşen ve defalarca izlediğimiz “komik kedi videoları”nı andıran bir tarafı var filmin. Üstelik yaklaşık iki saat sürüyor.
Kabul, hayvanlara ‘insansı’ anlamlar yükleyip bunları yaptıklarında ya da yapamadıklarında gülmenin sıkıntılı tarafları var. Onları kendi doğaları içinde kabul etmek ile artık bizim hayatımızın bir parçası oldukları için tuhaf bir şekilde ‘insanca’ davrandıklarını düşünmek arasındaki sınır karışıyor çoğu zaman. Ama itiraf da edelim bu tür durumların çoğu komik. Tabii iş masal anlatmaya geldiğinde örneğin fabllardaki havyan temsillerinin çoğu insanlara bir şey söylemek için kurgulanıyor. Haliyle bizim kıssadan hisseler çıkarmamız gerek. Nihayetinde endişeli bir gorilin, alaycı bir devekuşunun, tuhaf huyları olan kutup ayısının ve soğukkanlı bir papağanın insansı özelliklerle bezendikleri doğru. Ama bu hallerinin ortaya çıkardığı durumlar da bir o kadar komik.
Robert Downey Jr. Ve Antonio Banderas’ın döktürdüğü “Dolittle” hem belirli bir yaşın üzerindeki çocuklar hem de yetişkinler için eğlenceli bir seçenek olarak salonlarda…
DOLITTLE
YÖNETMEN: Stephen Gaghan
OYUNCULAR ve SESLENDİRENLER: Robert Downey Jr., Antonio Banderas, Michael Sheen, Marion Cotillard, Ralph Fiennes, Selena Gomez, Tom Holland, Rami Malek, Octavia Spencer, Emma Thompson
YAPIM: 2020 ABD
SÜRE: 106 dk.