Vakıflar radyo ve televizyon kurabilecek
Kabul edilen torba yasayla vakıfların radyo ve televizyon lisansı almasının önü açıldı. CHP sendika ve derneklere de aynı hakkın tanınmasını istedi. AK Parti reddetti.
Hülya Karabağlı
ANKARA - TBMM’de tartışmalı maddelerin ayıklanmasıyla görüşmeleri sabah saatlerinde biten Torba Yasa’da vakıflara radyo ve televizyon kurma izni getiren düzenleme iktidar oylarıyla kabul edildi. Buna göre vakıf statüsündeki kuruluşlar yasada verilen istisnayla yayın hakkı kazanmış oluyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer genel kurul konuşmasında, "Eğer böyle bir ayrıcalık, istisna getirilecekse bu daha önce kısıtlama getirilen tüm kurum ve kuruluşlara getirilmelidir yani yasak kaldırılmalıdır. Sendikalar da kurabilmelidir, belediyeler, kooperatifler de kurabilmelidir” dedi.
Çakırözer’in yasanın 62. Maddesiyle ilgili genel kurul konuşması şöyle:
"Hepimizin bildiği gibi, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 19'uncu maddesinde "Siyasî partileri, sendikalar, meslek kuruluşlar, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan ve bunların doğrudan ve dolaylı ortağı oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı verilemez." deniliyor. Niçin böyle diyor, bir anımsatmakta fayda var. O da hem Avrupa Birliği kriterlerinde hem de bu kanunu yani Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'u Meclise gönderirken, dönemin Başbakanı, şu andaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla gönderilen yazıda gerekçe olarak şu vurgu yapılmaktaydı: "Medya, diğer sektörlerden farklı olarak kültürel boyuta sahiptir. Medya özgürlüğü ifade özgürlüğünün bir uzantısı olarak temel insan hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu yönüyle medya sektörüne dair düzenlemelerin çoğulculuğu ve içerik çeşitliliğini gözeterek yapılması gereği genel kabul görmektedir." İşte bu yüzden bu kısıtlamalar getirilmişti. Şimdi ne yapıyoruz? Bunlardan bir tanesini cımbızla çekiyoruz, vakıflara özel izin getiriyoruz. Şimdi böyle olduğunda, vakıf gibi belli bir alanda çalışmayı amaç edinmiş yapıların yayın faaliyetini istenen çoğulculuk ve çok seslilikten uzak, tek yönlü bir şekilde sürdürmeleri gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Özellikle maddi yönü ağırlıklı eğitim gibi alanlarda faaliyet göstermeleri durumunda ortaya çıkacak haksız rekabet ve kazancın nasıl önleneceği sorusu akıllarda oluşmaktadır. Yani bir vakıf alacak, kurmuş olduğu radyo ve televizyonda eğitimle ilgili akıl almaz derecede istediği gibi yayın ve kampanya yapacak, diğer okullar, diğer kurumlar bununla rekabet edemeyecek, burada çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik vardır. Hayır işleriyle daha çok uğraşması gereken bu vakıfların bu sektöre, bu alana girmeleri ister istemez birçok spekülasyonu beraberinde getirecektir.
Yine, insanın aklına ister istemez "Neden sadece vakıflara istisna?" sorusu geliyor. "İktidar partisine yakın belli bir vakfa ya da birkaç vakfa adrese teslim sipariş kanun mu çıkarılıyor?" kuşkusu bütün akıllarda yer etmektedir. Kamuoyunda Ensar Vakfı, TÜRGEV vakfı gibi birtakım vakıflara özel olarak ayrıcalık getirildiğine dair ciddi kuşkular vardır.
Değerli arkadaşlarım, eğer gerçekten Türkiye'de çoğulculuğu, özgürlükçülüğü, haber alma özgürlüğünü sağlayacaksak Türkiye'de bulunan siyasi partiler başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, esnaf ve sanatkâr odaları, Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD, MÜSİAD dâhil olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlardan isteyen herkes özgürce radyo ve televizyon kurma lisansını eline alabilmelidir. Arkadaşlarım, işte o zaman ülkemizde gerçek anlamda bir demokrasi olabilir. İşte bu yüzden biz diyoruz ki: Eğer böyle bir ayrıcalık, istisna getirilecekse bu daha önce kısıtlama getirilen tüm kurum ve kuruluşlara getirilmelidir yani yasak kaldırılmalıdır. Sendikalar da kurabilmelidir, belediyeler, kooperatifler de kurabilmelidir, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de kurabilmelidir, başka vakıflar da başka dernekler de kurabilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, son olarak dikkatinize getirmek istediğim bir husus da basın özgürlüğünün 15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki önemini hep birlikte burada idrak etmiştik. Biliyorsunuz, bir sonraki maddede -yani 63'üncü maddede- radyo ve televizyonlardan Üst Kurula yapılan kesintiler yarı yarıya indirilmekte. Bu çok önemli ama en az bunun kadarönemli olan bir başka husus daha var, o da verilmiş olan idari para cezaları. Yaklaşık 45 milyon liraya ulaşan bu idari para cezalarının da silinmesi yönünde mutlaka bir iyileştirmeye ihtiyacımız var" (DUVAR)