Van Barosu'ndan İnsan Hakları Raporu: İhlallerin takipçisi olmaya devam edeceğiz

Van Barosu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü dolayısıyla Van’da yaşanan insan hakları ihlallerine dair hazırladığı raporu yayımladı. Raporda helikopterden atılan Osman Şiban ile Servet Turgut'a, sınır hattında ölen sivillere ve tutuklanan gazetecilere yer verildi.

Abone ol

Ruşen Takva

VAN- Van Barosu, kentte yaşanan hak ihlalleri ile ilgili 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününde bir rapor yayınladı. Yayınlanan raporda, "Yaşanan insan hakları ihlallerinin sebebinin cezasızlık politikaları olduğunu düşünüyor ve devam eden ihlallerin takipçisi olacağımızı da buradan kamuoyuna açıklıyoruz" denildi.

'ELİMİZDEKİ KALAŞNİKOF RUHSATSIZ, SİZİ RAHATLIKLA ÖLDÜREBİLİRİZ'

Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu adına açıklama yapan Avukat Nazan Özgökçe, 29 Temmuz'da İran sınırına yakın Van’ın Başkale ilçesine bağlı Sualtı (Derişk) Mahallesi’nde sınır kaçakçıları için bölgede operasyona çıkan askerlerin Zahir Teker, Harun Akkaya ve Lokman Koç adlı üç çobanı taş ve sopalarla darp edilerek ölüme terk ettiğini belirtti. Askerlerin çobanlara, “Elimizdeki kalaşnikof ruhsatsız, sizi rahatlıkla öldürebiliriz” şeklinde söylemde bulunulduğu iddiasının olduğunu söyleyen Özgökçe, "Bu iddialar sınır hatlarındaki keyfi uygulamaların varlığını gözler önüne sermektedir" şeklinde konuştu.

'MASUMİYET KARİNESİ İHLAL EDİLDİ'

Van'da 11 Eylül'de gözaltına alındıktan sonra helikopterden atılarak işkenceye maruz kalan Osman Şiban ve Servet Turgut'a da değinilen raporda, "Osman Şiban hafızasını, Servet Turgut ise yaşamını yitirmiştir. Şiban ve Turgut’un 100’den fazla asker tarafından yoğun işkence ve lince maruz kaldıkları Osman Şiban’ın beyanlarıyla kamuoyuna yansımış, neticede gözaltına alınan yurttaşların yaşam ve sağlık hakları ile adil yargılanma hakları ve masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Servet Turgut’un ölümüne, Osman Şiban’ın ise ağır derecede yaralanmasına ve hafıza kaybı yaşamasına sebebiyet veren ağır işkence ve linç girişimi sonucu başlatılan soruşturmanın etkili ve adil bir şekilde yürütülmesi bir zorunluluk olup kamuoyunun beklentisi de bu yöndedir" denildi.

'GAZETECİLER YAPTIKLARI HABERLER NEDENİYLE TUTUKLANDI'

Olayın haberini yaptıkları için tutuklanan Mezopotamya Ajansı Van bürosu çalışanlarına da değinilen raporda, “Halkın haber alma hakkı çerçevesinde bu olayın da haberini yapan basın emekçileri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Şehriban Abi, Nazan Sala, “devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak ve örgüt üyeliği” iddiası ile suçlanmış ve tutuklanmışlardır. Yine gazeteci Dindar Karataş, Ağrı’nın bir köyünde yaşanan çatışmada sivil ölümleri haberleştirmesinin akabinde tutuklanmıştır. Bunun yanında Van’da görev yapan pek çok basın emekçisi de basın özgürlüğü kavramının tersine, yaptıkları haberler nedeniyle suç isnatlarına maruz kalmakta, gözaltına alınıp tutuklanmaktadır" ifadeleri kullanıldı.

BABA VE OĞUL 3 AY ARAYLA AYNI YERDE VURULDU

Sınır boyundaki sivil ölümleri de raporlanırken, "16 Temmuz’da Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Yukarı Çilli (Çiliya Jor) Mahallesi’nde koyun otlatan 15 yaşındaki Azat Bağa isimli çocuk, iddialara göre askerlerin açtığı ateş sonucu ağır yaralanmıştır. Ardından yaklaşık 3 ay sonra babası Şefik Bağa (46) İran askerleri tarafından açılan ateş sonucu ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır. 5 Ağustos tarihinde aynı köyde İbrahim Baykara isimli yurttaş, iddialara göre kuzeni ve kardeşinin yanında iken sınıra yakın bir alanda hudut birlikleri tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitirmiştir" denildi. (DUVAR)