‘Van hep sahipsiz kaldı’
Van Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Cengiz Aras, şehrin ekonomik olarak kalkınması için ciddi yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Sanayisi olmayan Van’ın turizm bölgesi olduğunu belirten Aras, “Ancak şehrin bir turizm politikası yok” dedi. Aras, 2011 yılında gerçekleşen depremden sonra evi ve iş yerleri yıkılan Vanlıların devlete borçlu hale getirildiğine de dikkat çekti.
VAN - Bir sınır şehri olan Van’ın, bu avantajını kullanarak ticarette önemli adımlar atmış olabileceği düşünülebilir. En eski gelir kaynağı hayvancılık ve tarımın, içindi bulunduğumuz yüzyılda mesafe kat etmiş olması gerekirdi. Öte yandan devasa bir tarihin üzerine kurulmuş olması ve Van Gölü nedeniyle turizm için bir cazibe merkezi olması gerektiğini de düşünebilirsiniz. Ama durum hiç de öyle değil.
Durumun hiç de öyle olmadığını Van Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Cengiz Aras söylüyor. Aras, “Van’dan bakanlar, başbakanlar çıktı ama hiçbir şey değişmedi, Van hep sahipsiz kaldı” diyor.
Gece yarısı geldiğim Van’da kimi kafeler ve çorbacılar açıktı. Büyük bir kalabalıktan söz etmek mümkün olmasa da caddelerde ve mekanlarda genç insanlar vardı. Ama esas kalabalığı gündüz görmek mümkün oldu. Kafelerin ve gölün sahil şeridindeki doluluk, şehrin canlılığını gösteriyor elbette. Ama öte yandan, özellikle hafta içi kahvelerin doluluk oranının yüksekliği işsizliğe de işaret ediyor.
SANAYİ YOK, TARIM POLİTİKASI YANLIŞ
“Van’ın ekonomisi ve ticareti yüksek oranda tarım ve hayvancılık üzerinedir. 2 buçuk milyon küçük hayvan sayısıyla Türkiye’de birinci şehirdir Van. Eskiden bu oran daha da yüksekti. Ancak hükümetin hayvancılıkla ilgili politikalar ile güvenlik nedeniyle yasaklanan meralar, hayvan ticaretinin düşmesine neden oldu. Tarımda çok çeşitlilik yok, daha çok tahıl üretiliyor ama bunun da sanayisi yoktur.
“Van’da sanayi yok” diyor Cengiz Aras. Organize Sanayi bölgesinin faaliyette olduğunu belirten Aras, “Sanayi bölgesinin 3 etabı faaliyette, 4’üncü etabı tamamlanmak üzere ve 180 civarında imalat yapan firma var burada. Ama çoğunlukla inşaat yapı sektörü ve gıda firmalarının yer aldığı, katma değerli ürünün yok denecek kadar az olduğu bir organize sanayi bölgemiz var.”
UCUZ İŞ GÜCÜNÜN CAZİBESİ
Van’da işsizlik oranının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Cengiz Aras, “Van’ın 1 milyon 200 bin civarında nüfusu var. Türkiye’nin en genç nüfusu Van’da ve bu gençlerin büyük çoğunluğu işsiz” diyor. Aras, Van’da kurulan tekstil kentinden söz ediyor. Ardından çağrı merkezlerinin giderek artışını dile getiriyor. Ama iki alanda çalışan insanların da firmalara ucuz iş gücü sağladığını, insanların asgari ücretle çalıştığını da belirtiyor. 6. Bölge teşvikleriyle tekstil sektörünün ciddi bir çıkış yaptığını da vurgulayan Aras, Van’da Tekstil kent kurulduğunu ve 13 büyük firma için burada üretim yapıldığını belirtiyor.
Çağrı merkezleri de 6 bölge teşviklerinden yararlanarak Van’da merkez açmışlar. Şimdiye kadar 1500 civarında insan istihdam edilmiş bu merkezlerde. Çağrı merkezlerinin talepleri ise devam ediyor. Yer bulduklarında yeni merkezler açacaklar. Aras, “Çünkü bu alanda ucuz iş gücü var. Ayrıca İş-Kur desteklediği için firmalar kendini kurtarmış oluyor zaten” diyor.
İKİ KİLİSENİN ÖNEMİ
“Büyüklerimizden duyuyoruz, eskiden bir yılda nüfusu kadar turist gelirmiş Van’a. Konaklama imkanları yersiz olduğu için karavanlarda, çadırlarda yatarlarmış. Şimdi bakın, turist diye sadece İranlılar kaldı” diyor Cengiz Aras.
Oysa Van’ın dillere destan bir gölü, tarihi ve inanç merkezleri var. Buna rağmen turistler için neden cazibe merkezi olamadı?
Aras, “Size iki örnek vereyim” diyor ve şunları anlatıyor: “Birincisi Akdamar Adası. Ada, Türkiye’nin en büyük gölünün içinde ve burada bir manastır var. Manastır, Ermeniler için üç hac merkezinden biridir. Hacı olmak isteyen Hıristiyanların gidebileceği yerlerden biridir bu manastır. Bu kadar önemli bir yer. İkincisi, Başkale ilçemizde Surp Bartholomeos kilisesi var ve burada İsa’nın 12 havarisinden birinin mezarı olduğu rivayet ediliyor. Ama kilise yıkık dökük, yok olma tehlikesi altında. Bunun nedeni de güvenlik sorunu, yetkililer bu sorunu öne sürüyor. Akdamar Adası’nda 3 yıl ibadet yapıldı sonra güvenlik gerekçesiyle bu ibadetler iptal edildi. Bu yıl yeniden yapılmaya başlandı. Şöyle düşünün, Akdamar Adası’nda eğer ibadet yapılmayacaksa insanlar neden gelsin. Dolayısıyla turizm için bu inanç yerleri de yeterince faal değil.”
Surp Bartholomeos Kilisesi uzun yıllar askeri bölge içinde kalmış. Şimdilerde burayı ziyaret etmek için yine jandarmadan izin almak gerekiyor. Kilisenin çatısı ve iki çan kulesi, 1976’daki Muradiye depremine kadar ayaktaymış. Ama bakımsızlıktan kilisenin ayakta kalan kısımlarının da yıkılacağı endişesi duyuluyor.
‘GÖLDE TESİS YOK, İNSANLAR NEDEN GELSİN?’
Göl için, “Bodrum, Çeşme ve benzeri yerler dururken yabancı turistler neden Van’a gelsin” diye soruyor Aras. Ama gölün çevre illeri için cazip hale getirilebileceğini de ekliyor. Aras, “Diyarbakır’dan, Mardin’den Siirt’ten insanlar gelebilir Van’a ve gölde yüzebilir. Ama bunun için de tesis lazım. İnsanların dinlenebileceği, yemek yiyebileceği tesisler yok ne yazık ki. Durum böyle olunca bölge illerinden insanlar da Van’ı tercih etmiyor” diyor.
Aras, bütün bu olumsuzlukların neden olarak Van’la ilgili bir turizm politikasının yapılmamış olmasını gösteriyor ve ekliyor: “Dünyada suya bu kadar küsmüş başka bir şehir yoktur. Oysa Urartular, ‘Van suyun ve güneşin kentidir’ demişler. Bu sözden bir şey çıkarmak lazım. Bakın Ermeniler yıllar önce göle akan 19 akarsudan para kazanmışlar ama bugün Van sırtını suya dönmüş.”
VAN BORÇLU ŞEHİR
Laf arasında Vanı’ın borçlu bir kent olduğunu söylüyor Cengiz Aras. 2011 yılında iki feci deprem gerçekleşti Van’da. İnsanlar hayatını kaybetti ve birçok bina yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi.
Depremden sonra hükümet TOKİ aracılığı ile depremde evlerini kaybetmiş insanlar için evler yaptı. Ancak hükümet yaptırdığı bu evleri hibe etmek yerine depremzedelere satmayı tercih etti. Cengiz Aras, “Kocaeli depremi örnektir, devlet yaptırdığı evleri satmadı depremzedelere. Bizim beklentimiz de bu yöndeydi ancak Van’da bu yapılmadı. İnsanlar hâlâ TOKİ evlerinin borçlarını ödüyor” diyor.
Depremden sonra Vanlıların devlete olan borçlarının da silinmediğine dikkat çeken Aras, “Van’da sanayi yok, üretim yok. İnsanlar borçlarını ödemekte güçlük çekiyor. Devlet borçları birkaç kez erteledi ama borçları silme yoluna gitmedi. Bu nedenle Van borçlu bir şehirdir” diyerek bu duruma yaptıkları itirazın karşılık bulmadığını dile getiriyor.
SUÇLU KİM?
Cengiz Aras Van’la ilgili o kadar olumsuz şeyler söylüyor ki insan soramadan edemiyor, “Suçlu kim?” diye. VTSO mu, belediye mi, valilik mi? Aras, “Herkes” diye cevaplıyor ve devam ediyor: “Ortada bir cenaze varsa hepimiz suçluyuz. Londra Ticaret Odası kalitesinde hizmet veriyor VTSO, ama ortada böyle bir sonuç varsa ne diyebiliriz ki. Belediyenin, valiliğin, hükümetin Van’ı kalkındırması için ortak hareket etmesi lazım.”
Cengiz Aras, son olarak Van Gölü’ndeki kirliliğe dikkat çekerek, gölün kirlenmesinin önüne geçmek için duyarlılık yatılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.