“Araştırmacı gazeteci” olmadığım için kolayına kaçtım:
Google’a “Mehmet Cengiz vergi borcu af” diye yazdım.
2016, 2018, 2020, 2022… Bir dolu haber.
Özetle şöyle:
Güzide iş adamlarımızdan Mehmet Cengiz Bey ve çok sayıda şirketinin vergi borçları ertelenmiş, taksitlenmiş, rendelenmiş, bazen silinmişmişmiş.
Bu haberlerin ortak noktası şöyle:
Hepsi “olay vuku bulduktan sonra” haber.
Elbette kaçıran, kaçınan, gizleyen çok da, başta vergisi kaynağında kesilen milyonlarca işçi ve memur, dürüst beyan eden esnaf veya iş insanları; elbette her alışverişinde KDV ödeyen dar gelirliler ve herkes; vergi veriyor…
Sonra onların parasıyla ihale nihale verilen Mehmet Bey ya da Cengiz Bey, birleşiyorlar mesela, bir de o kuru bakır Hazine’nin kıyağına mazhar oluyorlar.
Ve o kendinden ve iktidardan ve devletten çok emin şahıslar, yeni ihalelerle de yetinmiyor, cennet koylarına, kıyılara, ormanlara, sulara, yer altına saldırıyorlar.
Tekrar vurgulayayım:
Çok sayıda haber çıkıyor, şahısların vergi borçlarına yapılan kıyaklara dair…
Ama hepsi iş işten geçtikten sonra.
Onca vergi mükellefinin, her adımda KDV veya ÖTV ödeyenin bundan haberi yok öncesinde.
Bir tartışma yok, demokrasi cennetinde.
Buna karşılık, KYK borçları…
Yani okumak için devletten kredi alan ve onunla ayakta durup hayattan bir umut elde etmek isteyen öğrencilerin kredi borçları büyük mevzu!
Demokrasimiz, bu çocukların borçlarına yapılan “enflasyon ekstrası” konusunda birazcık duyarlılık elde edebilmek için, kamusal tartışmayı bekliyor.
Kankamız iş adamının borcu tartışmasız hallediliyor…
Çocukların borcu tartışmasız arttırılıyor ama biraz düzeltmek için yoğun tartışma gerekiyor.
Faiz günah ama çocukların borçlarına faiz bindirmek sevap çünkü!
Memlekette, gerçekten zor durumda olanlar bir yana, şirketlerinin kasasını boşaltıp cebe, evdeki veya yurtdışındaki kasaya, masaya, arsaya, parsaya atanlara af da gelmişti, biliyorsunuz.
Devlet, muhtemel haksızlıklarını düzeltmek için, daha derin haksızlıkları da göze alabilecek kadar fedakâr bir kurum.
Ama bunu lütfen herkes için yaptığını düşünmeyin.
Misal, birisine haksızlık yapma ihtimalini düzeltmek için yapılan haksızlık; bundan hiç haberi olmayan milyonlarca insanın vergisine, beklediği küçük desteklere, ihtiyaç duydukları kamusal yatırımlara haksız saldırı olarak tecelli ediyor.
Şimdi KYK borçlusu gençler çıksa dese ki…
Bizler 20’li yaşlardayız veya öyle idik bu küçük borçları alıp okul masrafı filan karşılamak isterken…
Siz de 20 yıldır iktidarsınız…
Yani doğumumuzdan veya biraz daha sonrasından beri.
Elbette iyi şeyler de yapmışsınızdır da, bilhassa son yıllarda, bizim hayatımızdan, geleceğimizden, bütçemizden, ailelerimizin geçiminden, umutlarımızdan, hayallerimizden, ufkumuzdan öyle çok şey aldınız ve hatta çaldınız ki…
Esas siz bize çok borçlusunuz!
Nasıl hesaplayacak Maliye?
Var mı öyle bir hesap cetveliniz?
Helaliniz haramınız?
İnsafınız izanınız?
Ayıbınız utanmanız?
Kızarmanız bozarmanız?
Temel mesele odur:
Toplumun güçsüzleri için ne yaptın yapamadın?
Az sayıdaki güçlü için ne yaptın ve tekrar tekrar neler yaptın?
Kimlerin hayatından alıp kimlerin ihtirasına kattın?
Bir kalemde, kimseye sormadan, tartışmasız biçimde birilerine toplumun kaynaklarını sunan bir beceri var…
O toplumun orta halli ve yoksul gençlerine bindirilen yükü biraz hafifletmek içinse, ancak onca muhalif sesten sonra, ah ne zahmet, ne cömertlik!
Gençler geleceğimiz olabilir ama derdimiz bugünü kurtarmak.
Siz önden buyrun Memet Bey!
İsim hiç önemli değil, çünkü bakın, “haberler”de Mehmet Cengiz bir de kim olabiliyor?
İstanbul’da, kredi kartı borcu yüzünden bunalıma giren bir genç, köprüden atlayarak intihar etti. Evli olduğu öğrenilen Mehmet Cengiz (29), saat 01.30 sıralarında otomobille köprüye geldi. Araçtan inen Cengiz, korkuluklara çıkarak kendisini Boğazın soğuk sularına bıraktı.
Köprü koruma polislerinin fark ettiği intihar olayının ardından 1 saat sonra ceset Ortaköy açıklarında deniz polisi tarafından bulundu.
Her ismin kaderi ve kederi aynı olmuyor işte!