Venezuela’da iki siyasi partiye kayyım ataması

Venezuela’da bu yıl yapılması öngörülen milletvekili seçimleri öncesi seçim kurulu tartışmasıyla başlayan ve hükümetin muhalif iki siyasi partiye kayyum atamasıyla devam eden siyasi kriz derinleşiyor. Ülkede, Demokratik Eylem Partisi ile Önce Adalet Partisi’ne kayyım atandı.

Abone ol

Mustafa Özdemir

KARAKAS – Son yılllarda, yaşadığı ekonomik krizlerle gündeme gelen Güney Amerika ülkesi Venezuela’da siyasi krizler de bitmek bilmiyor. Ülkedeki siyasi krizi en iyi açıklayan durumlardan biri de Venezuela’da biri seçilmiş iki devlet başkanının ve biri kurucu üç meclisin olması denilebilir.

Bu yıl milletvekili seçimlerinin yapılacağı ülkede karantina süreci siyasi çatışmaları görece dinginleştirse de geçen hafta, seçim kurulu üyelerinin iktidar tarafından atanmasından bu yana siyasi gerilim yeniden ivme kazanmaya başladı.

Venezuela yasalarına göre Ulusal Seçim Konseyi (CNE) üyelerini meclis seçiyor ve bunun için meclisin üçte ikisinin onayı gerekiyor. Ancak 167 sandalyeli mecliste yüz milletvekili muhalif lider Juan Guaido’yu desteklerken, Nicolas Maduro’nun iktidar partisinin ise 47 milletvekili bulunuyor. Meclis aritmetiği taraflara tek başına seçim kurulu belirleme olanağı vermediği için 2019 Kasım'da CNE üyelerini seçmek için meclis bünyesinde bir komite oluşturulmuş ancak karantinayla birlikte süreç sekteye uğramıştı.

Ta ki 10 Haziran’a kadar…

10 Haziranda -üyelerini iktidarın atadığı- Yüksek Adalet Divanı meclisten 72 saat içerisinde seçim kurulu üyelerini bildirmesini istedi ancak meclisten 'karantinadan dolayı o aşamaya gelinemedi' yanıtını alması üzerine kurul üyelerini kendisi atadı.

Bunun üzerine muhalif partiler ortak bir açıklama yaparak 'atanmış' seçim kurulunu ve onun açıklayacağı seçim sonuçlarını tanımayacaklarını beyan ettiler. Guaido, bağımsız bir seçim kurulu belirlemek için çalışmalarına devam edeceklerini ve atanmış CNE’nin düzenleyeceği şaibeli bir seçime katılmayacaklarını duyurdu.

MUHALİF PARTİLERE KAYYIM

Bu açıklamaya ilk destek, seçimleri boykot edeceğini duyuran ülkenin en büyük ikinci ama en örgütlü muhalif partisi olan Demokratik Eylem Partisi’nden geldi. Bu açıklamadan bir gün sonra Yüksek Adalet Divanı, Demokratik Eylem Partisi’nin yönetici seçimlerinde usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle parti yöneticilerinin yetkilerini askıya alarak, partiye yine Demokratik Eylem Partisi’nden ama seçimlere katılmayı savunan başka bir siyasetçiyi atadı.

Kayyım olarak atanan yeni başkanın ilk demeci partide seçimlere katılıp katılmamaya dair bir referandum yapacağı oldu. Başkanla ilgili dikkat çeken detay ise bu siyasetçinin kardeşinin, hükümet tarafından atanan seçim kurulu üyelerinden biri olması.

Siyasi bir partiye kayyım atanmasının etkileri sürerken salı günü Yüksek Adalet Divanı’ndan başka bir hamle daha geldi ve bu sefer de -benzer gerekçelerle- mecliste en fazla muhalif milletvekili sayısına sahip olan Önce Adalet Partisi’ne kayyım atandı.

Uzmanlara göre hükümetin bu hamleleri hem ülkeyi daha ağır bir siyasi krize sürükleyebilecek bir krizin önüne geçme hem de muhalif saflarda seçimlere katılmak isteyenlerle istemeyenler arasında bir ayrışma yaratma çabası olarak değerlendiriyor.

BARIŞÇIL ÇÖZÜM ZORLAŞIYOR

Ülkedeki mevcut siyasi krizin dönüm noktalarından biri muhalefetin 2018’deki başkanlık seçimlerine, seçim kurulunun güvenilir olmadığı gerekçesiyle katılmaması oldu. Boykot kararı, dönemin Ulusal Meclis başkanı Juan Guaido’nun kendini geçici devlet başkanı ilan etmesine kadar gitti ve bugün yaklaşık 60 ülke Venezuela’nın meşru devlet başkanı olarak seçilmiş Nicolas Maduro’yu değil muhalif Juan Guaido’yu tanıyor. Başta ABD ve Latin Amerika ülkeleri olmak üzere birçok devletin ve uluslararası medyanın desteğine sahip olan muhalefet, son bir buçuk yıldır Maduro’yu devirmek için darbe girişimi dahil birçok yöntem denedi ama başarılı olamadı.

Hükümet kendisine yönelik darbe girişiminden suikast denemelerine kadar birçok konuda ülkedeki en büyük dört muhalif partinin yöneticilerinin parmağı olduğunu iddia ederek olanları meşrulaştırmaya çalışırken, muhalefet ise yaşananları Maduro’nun kendi iktidarına biat eden bir muhalefet yaratma çabası olarak değerlendiriyor.

Yapılan anketler Venezuela halkının siyasi ve ekonomik sorunların barışçıl bir biçimde çözülmesini istediğini gösteriyor ancak olan bitenler halkın eğilimleri ile siyasetçilerin gündeminin çok da aynı olmadığını düşündürüyor.