'Verin çocuğumu, ben evimde eğitirim!'

İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Başkanı Sedef Erken, otizmli çocuğunun eğitim sisteminde yaşadığı sorunları paylaşarak oğlunu örgün eğitimden alıp evde kendi imkânlarıyla eğitime devam edeceklerini duyurdu. Erken, “Çocuklarımızın yerinin orası olmadığını düşünüyorlar" dedi.

Abone ol

ANKARA - İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sedef Erken sosyal medya hesabından 13 yaşındaki otizmli oğlunun eğitim hayatında yaşadığı sorunları paylaşarak zorunlu eğitim sisteminden çıkarılmasını talep edeceğini duyurdu.

Yasalara göre bir ailenin kendi çocuğunu eğitme hakkı bulunmuyor. Sedef Erken koşulları gerekçe göstererek çocuğuna kendi evinde eğitim vermek istiyor. Ailelerin otizmli çocukları için doğdukları andan itibaren eğitimleri açısından kaygılandığını ifade eden Sedef Erken, "Yönetmelikte olan bir eğitim programının yapılmasını istiyorsunuz diye siz hırslı ve talepkâr anne oluyorsunuz. Yasada olanı da mı istemeyelim? Verin o zaman, ben çocuğumu evimde eğitirim" diye konuştu.

'ÇOCUK AGU DEMEDEN AİLELERİN KREŞ ARAYIŞI BAŞLIYOR'

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve bakanlığın sosyal medya hesabını etiketleyen Erken, Twitter paylaşımında, "Otizmli oğlum eğitim alabilsin diye yıllardır gece gündüz uğraşıyorum. Ancak bugün itibariyle oğlumu zorunlu eğitim sisteminden çıkartmanızı talep etme noktasına geldim. Gerekli dilekçeyi bakanlığınıza gönderiyorum. Bundan sonra evde kendim eğiteceğim, saygılar" ifadelerine yer verdi.

Sedef Erken: Bütün dünyada yapıyorlarken kaynaştırma sistemini biz kaldırmak istiyorsak kaldırsınlar.

Otizmli çocukların eğitim alanındaki kaynaştırma sisteminde yaşadığı sorunları hatırlatan Erken, devlet okulunda 6'ncı sınıfa giden oğlunun ve diğer otizmli çocukların yaşadıkları sorunları şu sözlerle özetledi, "Daha kreşin kapısına geldiğinizde otizmli çocuk için sorunlar başlıyor. Çocuk doğduğundan itibaren 'agu' demeden ailelerin kreş arayışları başlıyor. Bizim de sıkıntılarımız kreş zamanında başlamıştı. Ana sınıfında oğlum okula kabul edilmemişti. Ben AİHM'e kadar gittim ve bu konuda en ufak bir değişme görmedim. Kimse bu süreçte bize dönüp, 'Bu çocuk bir yıl neden okula gidemedi' diye sormadı. Belki bugün de 'Çocuğunuzu neden okula göndermiyorsunuz' diye sormayacaklar.  Belki 'Aman gitti de kurtulduk' diyecekler arkamızdan. Talepkâr bir anne olmak da eğitim camiasında tepki çekiyor. Yönetmelikte olan bir eğitim programının yapılmasını istiyorsunuz diye siz hırslı ve talepkâr anne oluyorsunuz. Yasada olanı da mı istemeyelim? Verin o zaman, ben çocuğumu evimde eğitirim."

'BUNU ANLADIKLARI GÜNE KADAR ÇOCUĞUMU HARCAMAK İSTEMİYORUM'

Gelişimsel bozukluğu olan çocuklarla olmayanlar arasında uygulanan kaynaştırma eğitim sisteminin Türkiye'de işlemediğini ifade eden Erken, "Türkiye'de otizmli çocukların ailelerinin anlatamadığı şey, farklı gelişen çocukların diğer çocukların duygusal gelişimine çok büyük bir katkısının olduğu... Dünyada bütün araştırmalarda ispatlanmıştır bu durum. Bizim ülkemizde ise çocukların duygusal gelişimiyle değil sadece akademik başarısıyla ilgilenildiği için bunu göz ardı ediyorlar ve kaynaştırma öğrencilerinin bu okullar için değer olduğunu anlamamakta ısrar ediyorlar. Ben bunu anladıkları güne kadar çocuğumu harcamak istemiyorum" dedi.

'BİZİM ÇOCUKLARIMIZIN YERİNİN ORASI OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORLAR'

Birçok eğitimcinin okullardaki kaynaştırma eğitimine inancının olmadığını ve sistemi bilmediğini ifade eden Sedef Erken, "Bizim çocuklarımızın yerinin orası olmadığını düşünüyorlar. Bu sabah dahi bana söylenen 'Burası özel eğitim okulu değil' idi. Bilgileri, eğitimleri yok bu konuda. Bireysel çabalayanlar, eğitime kendilerini adayanlar var ama bu çok az" diye konuştu.

Otizmle ilgili yürütülen toplantıların ve kampanyaların yanı sıra sahada velilerle bire bir bir an önce çalışılmaya başlanması gerektiğini ifade eden Erken sözlerini şöyle sürdürdü, "Biz sürekli geleceğin eğitimini konuşuyoruz. Bugün ne durumda? Biz çocuklara doğru düzgün Türkçe dahi öğretemiyoruz. Kâğıt üzerinde yapılan çalışmaların tamamı ‘mış gibi’ üzerinden şekilleniyor. Bütün bu sorunlara rağmen hâlâ ülkeme inanıyorum. Kendi adıma yapacağım çalışmalara devam edeceğim ama ben artık çocuğumu evde yetiştirmek istiyorum. Biz zaman kaybediyoruz maalesef. Oğlumun zamanı çok değerli. Böyle uğraşa uğraşa 13 yaşına geldi. Bütün dünyada yapıyorlarken kaynaştırma sistemini biz kaldırmak istiyorsak kaldırsınlar."