Whatsapp programı ilk çıktığında ve telefonlarımıza yüklendiğinde pek sevinip guruplar oluşturmuştuk. Aile gurubu, yakın dostlar, daha az yakın dostlar… Mesele iş ilişkilerine sıçramamıştı o zamanlar.
Şöyle bir tartışma yaşadığımızı hatırlıyorum: Arkadaşlar gecenin bir saati mesajlaşıyorsunuz, ben de merak edip kalkıp bakıyorum sonra uyuyamıyorum, sabah işe gecikiyorum demiştim. O zamanlar gurupları sessize almak yoktu, telefonun sesini kesmem ya da interneti kapatmam önerilmişti.
Bunun çok masum bir mesele olduğunu sonradan anlayacaktık. İşyeri gurupları, sabah servis gurupları, ilgi alanı gurupları, buluşma gurupları, ilkokul arkadaşları gurupları, mahalle gurupları… Bunların içinde de daha küçük guruplar, büyük guruplar…
Whatsapp bütün hayatımızı kaplayan ve dahası özel hayatımızın içine destursuz dalan bir uygulamaya dönüştü. Evet gurup mesajlarını sessize alabiliyoruz, mesajı okuduğumuza dair işaretleri silebiliyoruz, attığımız mesajı düzeltebiliyor ya da silebiliyoruz, son görülme tarihimizi görünmez yapabiliyoruz… Ama whatsapp’tan kurtulamıyoruz.
İlk mail adresimi 1999 yılı sonlarında edinmiştim. Ardından da mail gurubu kurulabileceğini keşfetmiştik. Tıpkı şimdi olduğu gibi, birkaç ayrı ilgi ve alakaya göre guruplar kurduk. Mail gurupları üzerinden eylemler de örgütledik, deprem için dayanışma da geliştirdik, uzaktaki sevdiklerimizle haberleşme fırsatı da bulduk, dergi de çıkardık.
2000’lerin başında mail guruplarının derdi, karşılıklı yazışmalardı. Klavye savaşları, o dönemde pek çok olumlu girişimi baltalamıştı ne yazık ki. Uzun uzun mail yazanlar, birbirini suçlayanlar, ısrarla tartışmayı sürdürmeye çalışanlar mail guruplarının birkaç kişi arasında yazışmasına dönüşüp dağılmalara, işlevsizleşmeye, kısır tartışmalara ve küçülmelere sebep olmuştu.
Mail yazmak whatsapp’tan mesaj atmak gibi değil elbette. İstediğiniz uzunlukta yazabiliyorsunuz. Genelde, en azından o dönemlerde bilgisayar üzerinden okunduğu için uzunluk sorun olmuyor. Konu satırına hangi konuda yazdığınızı belirttiğinizde pek çok iletişim sorununun önüne de geçmiş oluyorsunuz. Üstelik mail atan sizin dakika başı bilgisayarınızı açıp maillerinize bakmayacağınızı bildiği için anında yanıt beklemek gibi bir talebi de olmuyor. Gurup maillerinde istemediğiniz bir konuda yazılmış maili açmayarak ya da açıp silerek o konudan uzaklaşmış olabiliyorsunuz.
Ancak whatsapp öyle değil. Mesaj doğrudan sizin her an elinizde olan cep telefonunuza geliyor. Mesajı atan kişi iki çizgiyi gördüğünde mesajının size ulaştığını biliyor, her an elinizde olan cep telefonuna bakıp mesajı okumuş olabileceğinizi varsayıyor. Mesajı guruptan silmeniz de mümkün olamıyor. Whatsapp kendi köşenize çekilmenize, yokmuş gibi davranmanıza izin vermiyor.
Mail guruplarında genelde birkaç kişi yazışır, diğerleri sessiz izleyiciler ya da hiç izlemeyiciler olarak guruptaki varlıklarını sürdürürdü. Whatsapp’ta da büyük guruplarda birkaç kişi yazışıyor. Ama cep telefonunuzdan her an ulaşılabilir olmak whatsapp’ı daha sıkıntılı bir uygulamaya dönüştürüyor. Sürekli bit bit sesleri, yanıp sönen ışıklar, gelen bildirimler… Bilgisayarı açmazsanız görmeyeceğiniz mailler gibi değil whatsapp mesajları. Görmemek için bahaneniz yok. Her an her yerde ulaşılabilirsiniz.
Bu her an her yerde ulaşılabilir olmak aslında tam da özel hayatımızın sınırlarının kalktığı anlamına geliyor. Whatsapp bunun en belirgin özelliği. İş saati özel yaşam ayrımını, kamusal alan özel alan sınırını ortadan kaldırıyor whatsapp. En özel anınızda birileri mesajını size ulaştırabiliyor. Mesaj gönderenin beklentilerini yükseltirken, mesaj alanın hayatını kısıtlayan bir uygulamaya dönüşüyor. Whatsapp guruplarında hasbelkader bir araya gelmiş insanlar, belki hiç ilgilenmedikleri, hiç görmek istemeyecekleri mesajlara, görsellere, caps’lere, hikayelere maruz kalıyorlar.
Hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz teknoloji, geride bir hayat bırakmıyor sanki.