Yağmurlu hava, kaygan zemin, coşkulu tribünler, iki kalede karşılıklı pozisyonlar, ceza sahası dışından jeneriklik goller, direkten dönenler, son dakikalarda rakip kalede gol kovalayan kaleci, boş kaleye doğru 60 metrelik bir koşu...
EURO 2024'te bugüne kadar 6 grupta 12 maç izledik. Birkaç istisna dışında maçların hepsi bol gollü, keyifli geçti. Ama Türkiye-Gürcistan maçı kuşkusuz turnuvada şu ana kadar oynanan en heyecanlı maç oldu.
MONTELLA'NIN 11'İ
Maçtan önce Türkiye'yle ilgili çok soru işareti vardı. En büyük merak konusu ilk 11'in nasıl olacağıydı çünkü turnuvaya kadar oynanan hazırlık maçlarında Montella'nın "ideal 11'ini" bir türlü görememiştik. Geçen hafta Polonya'yla oynanan hazırlık maçına kadar arayışlarına ve denemelerine devam etmişti İtalyan teknik direktör. Hatta bugün maçın oyuncusu seçilen Arda Güler için bile 3 gün önce verdiği röportajda oynayıp oynamayacağına daha karar vermediklerini söylüyordu. Üstelik sakatlıklar da bazı mevkilerde elini kolunu bağlıyordu Montella'nın.
ÜÇGENLER ÇALIŞTI
Stoperde Samet, orta sahada Kaan, forvette Barış Alper'le sahaya çıkan Türkiye maça etkili başlayan taraf oldu. İlk 15 dakikayı yüzde 70'i aşan topla oynama oranıyla geçiren Milli Takım, oyunu da Gürcistan'ın yarı sahasına yıktı. Solda Kenan-Ferdi-Orkun ile, sağda Arda-Hakan-Mert ile üçgenler kuran Türkiye seri paslaşmalarla kalabalık Gürcistan savunmasının dengesini bozmaya çalıştı. Beklenen gol de 25'inci dakikada Kenan-Orkun-Ferdi üçgeninin işlemesiyle geldi. Sol bek Ferdi'nin çizgiye inerek açtığı ortada defanstan seken topa gelişine vuran sağ bek Mert Müldür, jeneriklik bir golle Türkiye'yi öne geçirdi.
İlk 30 dakika dolduğunda ceza sahası içinde 6 şut çekmişti Milli Takım. 32'nci dakikada gelen Gürcistan golü ise Türkiye'nin temposunu düşürdü. Forvette topla buluşmakta zorlanan Barış Alper kendini sağ kanada atarken Arda Güler de merkezde serbest bir rolde oynamaya başladı ama ilk yarının kalan dakikalarında aynı baskı sürdürülemedi.
ARDA GÜLER SEVİYE ATLADI
İkinci yarıya aynı kadroyla başlayan Milli Takım yine rakip yarı sahada topla oynayan taraftı ama ilk yarıdaki kadar rahat pozisyon üretemiyordu. Maç Türkiye için sıkıntılı bir yere doğru gitme eğilimi gösteriyordu ki sahneye bu sefer Arda Güler çıktı. 65'inci dakikada sağ çizgide Kaan'ın kazandığı topla içeri doğru sokulan Arda 28 metre mesafeden sol ayağıyla uzak köşeye harika bir şut çıkardı.
A takım seviyesine 16 yaşında çıkmasının handikabını çok yaşadı Arda Güler. Jorge Jesus Fenerbahçe'sinde de yeteneğinden şüphe edilmemesine rağmen fiziki eksiklikleri nedeniyle yedek beklemişti. Sahada kendini gösterebildiği anlarda attığı goller, yaptığı hareketler sayesinde teknik direktörünün güvenini kazanması sezon sonunu bulmuştu. Benzer durumu bu sezon Real Madrid'de de yaşadı. Sakatlanarak başladığı sezonda kendisini göstermesi sezon sonunu buldu. Kısıtlı sürelerde attığı 6 golle güvenebileceği bir oyuncu olduğunu gösterdi Ancelotti'ye.
Jesus ve Ancelotti ile yaşadığı kendini ispatlama sürecini Montella ile de tecrübe etti. Ancak bu maçtaki performansı ve attığı spektaküler golle kendisiyle ilgili tüm soru işaretlerini sildi. 19 yaşındaki futbolcu artık korunması gereken bir genç yetenek değil, oyunu üzerine inşa edebileceğiniz yetişkin bir yıldız. Kriz anlarında sorumluluk almaktan çekinmeyen, rakip takımların özel önlem almasını gerektirecek, bir hareketiyle oyunun gidişatını değiştirebilecek bir yetenek.
Türkiye turnuvada ne kadar ileri gider bilinmez ama bu maçla birlikte Arda Güler'in kariyerinde yeni bir sayfa açıldığını söyleyebiliriz.
SAVUNMADA EKSİK, HÜCUMDA YETERSİZ
Maçın geri kalanıysa Türkiye için uyarılarla doluydu. Maçta iki kez öne geçen Milli Takım ikisinde de Gürcistan'ın ataklarına karşı skoru tutmakta zorlandı. Orta saha merkezindeki Kaan-Hakan ikilisi rakip sahada baskı kurabilmek için öne çıkarak hücum oyuncularına yaklaştılar. Orta saha ile stoperlerin arasındaki mesafenin açılması, Gürcistan'ın geçiş oyunlarında geniş alanlar bulmasına yol açtı. Merkez ikilinin geriye dönüşlerde de ağır kalması kontra ataklarda orta sahanın çok çabuk düşmesine neden oldu.
Gürcistan'ın Türkiye'nin sahasına yerleştiği son bölümlerde ise Orkun, Arda, Kenan ve Hakan gibi teknikleriyle öne çıkan oyuncuların aynı anda sahada olması takım savunmasının yumuşak kalmasına sebep oldu. 79'uncu dakikaya kadar oyuna müdahale etmeyen Montella, takımın orta sahadaki direncini artırmak yerine üçüncü stoperi sahaya sürmeyi tercih etti. Bu da maçın uzatmalarla birlikte son 18 dakikasının Türkiye'nin sahasında geçmesiyle sonuçlandı. Kalecisini bile Türkiye'nin ceza sahasına yollayan Gürcistan'ın son dakikada 1 puanı almasını Samet'in olağanüstü çabası önledi.
Orta sahaya gelecek bir İsmail Yüksek, takım savunmasındaki birçok sorunu çözmeye yardımcı olacaktır. Ancak bu haliyle merkezde tek kesici orta sahayla oynamak, başka bir ifadeyle Hakan'ı regista oynatmak lüks gözüküyor. Türkiye'nin topa sahip olamayacağı, oyunu sahasında kabullenmek zorunda kalacağı Portekiz maçına farklı bir orta saha kurgusu ile çıkması şart.
Alarm veren diğer konu ise hücumda bitiricilik. Türkiye bugün pozisyon üretmekte zorluk yaşamadı, pozisyonları sona erdirmekte sorun yaşadı. 510 isabetli pasla belki rekor kırdı ama yarattığı 5 büyük şansın sadece 1'ini gole çevirebildi. Açtığı 17 ortanın sadece 4'ünde isabet sağlayabildi. 2.70 gol beklentisinden 3 gol çıkarması da Mert Müldür ve Arda Güler'in bireysel yeteneği, Kerem Aktürkoğlu'nun 60 metrelik driplingi sayesinde oldu. Mevcut kadroda formda bir 9 numaranın olmaması Montella için zorlayıcı bir durum, ancak daha sert savunmalara karşı kazanmak istiyorsa eldeki kadroya göre yeni çözümler üretmesi gerekecek.
Günün sonunda Türkiye, duygu yoğunluğu yüksek bir maçta izleyicileri tatmin eden bir oyunla 3 puanı alarak tarihinde ilk defa bir turnuvaya galibiyetle başladı. Turnuvadaki geleceğini ise cumartesi günü Portekiz'le oynayacağı "liderlik" maçı belirleyecek.