Yakılarak öldürülen Afgan madenci davası: 'Çak bir çakmak dayıoğlu'

Zonguldak’ın Kilimli İlçesine bağlı Gelik'te yakılarak öldürülen Afganistanlı maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani'nin öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşmasında sanıkların ifadeleri alındı.

Abone ol

ZONGULDAK - Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde bir madende çalışan Afganistanlı 50 yaşındaki Vezir Mohammad Nourtani'nin geçtiğimiz kasım ayında yakılarak öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmaya avukatlar, yakılarak öldürülen Nourtani’nin ailesi, DEM İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ve çok sayıda gazeteci katıldı.

12 saat süren duruşmada müebbet hapis talebiyle yargılanan 6 kişiden ocak sahibi Enver G. ve Hakan K. ile Ahmet A.’nın tutukluk halinin devamına karar verilirken, Sercan K., Eray D. ve Alaattin Ç.’nin adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanması kararlaştırıldı.

'İNFAZIMIZ VAR BAŞIMIZ YANMASIN'

Mahkeme salonunda ilk ifade veren Eray D., madene girdiklerinde Vezir Mohammad Nourtani’yi sırt üstü yatarken gördüğünü ve vagona koyarak ocaktan çıkarttıklarını belirerek, “Ocak sahipleri Enver ve Hakan ‘İnfazımız var. Başımız yanmasın, ocak kaçak, Nourtani’nin kimliği yok. Ocağın içinde olmamış gibi gösterelim’ dedi. Nourtani’yi arabaya koyduk. Enver, Nourtani’nin kıyafetlerini sobaya atmamızı söyledi. Hakan, Alaattin, Enver ve Ahmet hastaneye gittiklerini söyleyip gittiler” diye konuştu.

'NEFES ALIYORDU'

Duruşmaya SEGBİS üzerinden katılan tutuksuz sanık Sercan K. ise Vezir Muhammed’i gördüğünde ocakta sırt üstü yattığını, hırıltılı bir şekilde nefes alıp verdiğini belirerek, “Seslendim cevap vermedi. Alaattin kalp masajı yapmaya başladı. Bu sırada Hakan K. bana, 'Bu olayı hiçbir şekilde kimseden duymayacağım. Eğer duyarsam anam avradım olsun vururum seni' dedi. Tehdit ve baskı altında kaldığım için kamerayı kendime çevirdim” şeklinde konuştu.

'EŞİNİ ARA, İŞE GELMEDİ DE'

Tutuklu sanık Enver G. ifadesinde Hakan K.’nin kendisine “Maden benim dersin, ben senin ailene bakarım" dediğini, yanlarında bulunan Alaattin Ç.‘nin ise araya girerek, "En fazla 6 ay yatıp çıkarsın" dediğini belirterek, “Arabayı yolun kenarına çektik. Bir süre sonra Eray yanımıza geldi. Hakan da yanımıza gelerek Eray’a bir demet para içerisinden 150 lira uzattı ve ‘Git benzin al gel, ben bunu yakacağım’ dedi ancak Eray kabul etmedi. Hakan benden diğer ocakta çalışan Afganı alıp getirmemi istedi. Ben kendi telefonumu Afgan Kazım’a, vererek Vezir Mohammad’in eşini arayarak işe gelmediğini söylemesini istedim” şeklinde konuştu.

'CEP TELEFONUMU BULMAK İÇİN ÇAKMAĞI ÇAKTIM, RAHMETLİ ALEV ALDI'

Nourtani’nin sarılı olduğu battaniyeyi Enver G. ve Hakan K. ile birlikte ormanlık alana getirdiklerini anlatan Ahmet A. da hakim karşısındaki ilk ifadesinde şunları söyledi: “Hakan benzin bidonunu elimden aldı. Ben ondan 2-3 metre geriye uzaklaştım. Benzinin dökülürken çıkardığı sesten Hakan’ın benzini maktule döktüğünü anladım. Hakan beni yanına çağırdı. Karanlıkta göremediğimi söyledim ancak bir süre sonra yanına gittim. Benzini döktükten sonra Hakan önce bana ‘Yakmasak mı dayı oğlu?’ diye sordu. Ben de 'Çekip gidelim' dedim. H.K. de bana 'Öyle olmaz çak bir çakmak dayı oğlu beklemeye gerek yok, gidelim’ dedi. Yakma niyetim yoktu ama çakmağı çıkarırken telefonum yere düştü. Telefonu bulurum düşüncesiyle çakmağı çakınca bir anda ateş aldı. Rahmetli orada alev aldı. Ardından Hakan, ‘Çabuk arabaya bin, gidelim’ dedi. Arabaya binip anayola çıktık. Pişmanım affınıza sığınıyorum.” dedi.

Araya giren hakimin savcılık ifadesinde “Hakan’ın talimatıyla ateşi yaktım” dediğini hatırlatması üzerine ise Ahmet A. Bu kez, “Emniyet ve savcılıktaki ifadelerim doğrudur. Hakan’ın talimatıyla çakmağı çakıp ateşi yaktım. Hakan’ın ısrarı üzerine çakmağı çaktım. Mahkemenizin huzurunda şaşırdım. Telefonu düşürdüğüm ve telefonu bulmak için çakmağı çaktığımı söyledim. Doğrusu Hakan’ın talimatıyla çakmağı çaktım” şeklinde ifade değiştirdi.

'ÖLÜ BİZİM ÖLÜMÜZ, 112’Yİ ARAYIN'

Kaçak maden ocağının sahibi sanık Hakan K. suçlamaları reddederek, “Nourtani’nin nefes almadığını fark ettim. Kalp masajı yapıp, nabzına baktım. Enver’e adamın öldüğünü söyledim. ‘Ölü bizim ölümüz, arayın 112’yi. Gelsinler alsınlar dedim. Enver bana ‘Senin sicilin var abi, benim sicilim var. Ocak kapanır’ dedi. Battaniyeye sarıp arabanın bagajına koydular. Aracı ana yoldan 4-5 metre içeriye sokmuştum. Tuvalet ihtiyacımı gidermek için araçtan indim. Arkamı döndükten sonra maktulün yandığını gördüm. O an korktum. Biz cani insan değiliz. Cani olsak ocağın ağzında kalp masajı yapmazdık. Üç kere Enver’e ve Alaattin’e hastaneye götürmemiz gerektiğini söyledim. Benim amacım hastaneye götürmekti. Enver sürekli kafama ocağın kaçak olduğunu sokmaya çalışıyordu” şeklinde ifade verdi.

20 BİN DOLARA BÖBREĞİNİ İSTEMİŞ

Duruşmada son olarak ifade veren yakılarak öldürülen Afgan Madenci Vezir Mohammad Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki ise ocak sahiplerinin eşinden 20 bin dolar karşılığında böbreğini istediğini iddia ederek, “Olaydan 1 hafta önce eşimin bana söylediğine göre orada patronlarıyla aralarında konuşma geçiyor. Enver bütün çalışanlara hitaben ‘Biriniz böbreğinizi bana satın, 20 bin dolar vereyim’ dedi. Rahmetli eşim de kendisine gülerek 'Böbreği verdikten sonra 20 bin dolar ne işe yarar' demiş. Eşim olaydan önce 3 haftadır orada çalışıyordu” dedi.

Afgan Nourtani’in aile avukatı Kerim Bahadır Şeker de Nourtani’nin böbreğinin alınmış olduğunu düşündüklerini söyledi.

Sanık avukatları ise madende kaza olduğu için suçun ‘taksirle ölüme neden olma’ kapsamında kalacağını öne sürerek tutuklu sanıkların tahliyesini talep etti.

Mahkeme ise tutuklu sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi olduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi.