Banker Bilo filminde Şener Şen’in canlandırdığı Maho karakteri
olanca canlılığı, gerçekliğiyle dünyaya, zamana, hepimize
hükmediyor.
Dünün sıradan dolandırıcısı Maholar, bugün mutlak saltanat
sahibi. Hiçbir şey onları durduramaz; kendi hükümleri dışında her
şey geçersiz onlar ve izleyicileri için.
En büyük ve en cerbezeli Maho, Donald Trump’ın başkanlığı
süresince dillendirdiği yanlış ve yanıltıcı 20 bini aşkın cümle,
Ekim 2020’den beri sokak sergisine konu oluyor. Belgeli. Zamanın ve
yaşananların geçersizliğini, ortaya koyduğu 20 bini aşkın “yalan”
rengârenk post-it’lerle 30 metre boyunca duvarda arzı endam
ediyor.
Sanatçı Phil Buehler ve radyocu Tom Tenney'nin Yalan Duvarı
düzenlemesi, üstüne sprey boyayla “Trump’a oy ver ya da geber”
sloganı yazılarak karşı “performans”a da sahne oldu.
Performansın aslı Maho’nun kendisi, Trump tarafından büyük bir
enerjiyle sürdürülüyor. Seçim sonuçlarını tanımama, zaten
bildiğimiz Maholuk. Çaldılar diyor o da. Ama baş Maho’yu bu kadarı
kesmez. Sandığa karşı site kurdu ve
para toplamaya başladı. Budur.
Slogan: Savaşmalıyız!
Onun için de destek fonu kuruyor. Resmi Seçimleri Savunma
Fonu.
Baş Maho kendine yakışanı “ayrıntı”da yapıyor, fonun yarısının
kampanya borçlarını ödemek için kullanılacağını, ince – ufak
harflerle kaydediyor. Gizlemiyor da göze sokmaktan kaçınıyor.
Vergiden kaçınma misali. Sigorta poliçeleri, kredi sözleşmeleri vb.
örneklerdeki karınca duası tekniğini kullanıyor.
Yalan Duvarı’nın bir hükmü yok Maholar dünyasında. Ama onların
dillendirdiği hayali duvarlar, gerçeklerden daha gerçek olarak
karşılık buluyor her zaman.
Örneğin ABD’nin önde gelen yayın kuruluşlarından NBC, 2018
sonunda yıla damgasını vuran Trump’ın on yalanını haberleştirdi.
Bunlardan sonuncusu Meksika sınırına örüleceği iddia edilen duvara
ilişkindi. Ekim 2018’de bir tv kanalında, "Şu an biz konuşurken
o duvar örülmeye devam ediyor” diyordu Trump. Paranın
Meksika tarafından ödeneceğini, bir kısmın inşasının tamamlandığını
belirtiyordu.
Örülüyor dediği, kendisinden önceki tel örgülerin
yenilenmesinden başka bir şey değildi.
MAHO VE ADAMLARI
Ama 2016 seçim kampanyasından
beri duvar muhabbeti her anlamıyla bereketli bir iş olarak devam
ediyor. Memleketi göçmenlerden, potansiyel hırsızlardan,
kanunsuzluklardan, uyuşturucu ve bilumum kaçaklardan, kaçakçılardan
koruma gibi son derece kullanışlı bir kalkan… “Her şeyi devlet
yapacak değil, huzur ve güvenlik istiyorsanız pamuk eller cebe”
deme imkanını da getiriyor hayali duvar.
Gönüllü destek fonu kuranların başında Trump’ı 2016 zaferine
taşıyan kampanyanın mimarı
Steve Bannon vardı. 25 milyon doların üstünde bağış
toplanmıştı… Seçim sonrası Strateji Danışmanı olarak Beyaz Saray’a
taşınan Bannon milyon dolarların bir kısmını zimmetine geçirdiği
iddiasıyla Ağustos 2020’de gözaltına alındı. Beş milyon kefaletle
serbest kaldı.
Bannon ve çekirdek kadrodaki ekip, 2016’da dünyaya yeni bir
gerçeği gösterdiler.
Lider Trump ve adamlarının inşa ettiği gerçek, Oxford
Sözlüğü’nde yılın sözü olarak yerini aldı: Post-truth.
“Kamuoyunu biçimlendirmede nesnel olgulardan öte, duygu ve
inançlara seslenen durumlara işaret eden şartlar” olarak
açıklanıyor post – truth. Türkçesiyle hakikat ötesi haller,
zamanlar.
Söz o yıl ihdas edilmiş değil. İlk kullanım Yugoslav İç Savaşı
zamanlarına uzanıyor. Steve Tesich, 1992’deki Yalanlar İktidarı
yazısında, Bush yönetiminin her propagandasının sorgusuz – sualsiz,
koşulsuz gerçek olarak kabul görmesine dikkat çektiği yazıda durumu
hakikat ötesi olarak niteliyor.
Sistematik yalanın “gerçeklik” halini alması, kavramı 21.
yüzyılın ilk sıfatlarından biri haline getiriyor. Ralph Keyes’in
2004’te yayımlanan kitabı 'Hakikat Ötesi Dönem' adını taşıyor.
Altbaşlık: Günümüz Dünyasında Yalan ve Aldatma.
Dönem 2016 Amerikan seçimleriyle tescillendi.
Kendi “hakikat”lerini kuran Maho Trump ve adamları
karşılarındaki herkesi “yalancı” olarak damgalıyordu. Yerleşik
medyanın neredeyse tamamını “yalan haber” üretmekle itham
ediyorlardı. Medya onların yalanlarını işaret ettikçe hakikat
ötesi, genel durum halini alıyordu. Tam da Keyes’in ifade ettiği
gibi:
İş hakikilik sonrasına gelince, insan bağlantılarının yıpranması
hem sebep hem sonuçtur. Başkalarıyla bağlantılı hissetmemek yalan
söylemeyi kolaylaştırır. Bu da yeniden bağlantı kurmayı
zorlaştırır. Aşınmış topluluklar yalancılığı besler. Yalancılık
toplulukların daha fazla aşınmalarına katkıda bulunur. Umumi bağlar
bozuldukça, pervasız kişisel çıkarlar salıverilir.
GÜNDE 23 YALAN
Mevcut gerçekliği yıkmak üzere
yola çıktığınızda, sözlerinizin nesnel duruma karşılık gelip
gelmediği sizi bağlamaz. Ekim 2020’deki Yalan Duvarı Düzenlemesi
öncesinde de durum çeşitli haberlerle, istatistiklerle defalarca
saptandı, haberleştirildi.
Washington Post, Trump’ın göreve başladığı Ocak 2017’den 26
Nisan 2019’a dek 601 gün boyunca dile getirdiği 10 binin üstündeki
ifadeyi veri doğrulama süzgeçlerinden geçirerek “yanlış ya da
yanıltıcı” olduğunu saptadı. Bu da gün başına 23 yalan anlamına
geliyordu.
Bir başka örnek Ocak 2019’da, yine Meksika sınırına çekilecek
duvara ilişkin Beyaz Saray’dan Ulusa
Sesleniş konuşması. Dört dakikalık konuşmada, her 34 saniyede
bir yalan saptanacaktır burada da…
Öte yandan bu hakikat ötesi gerçeklik üretiminde Başkan’a eşlik
eden, ona destek ve hizmet verenler zaman zaman başka duvarlara
çarpmaktan kurtulamaz. Alternatif gerçekler’in önde gelen inşacısı,
kuramcısı Bannon tek değil. Bir dönem başkanın avukatı, hukuk
danışmanı Michael Cohen, 2018’de vergi yolsuzluğu ve kampanya
finansman kurallarını ihlalden yargılandı. Aynı yıl bir başka
kampanya yöneticisi Paul Manafort, yine finansal suçlardan 7.5 yıl
hüküm giydi. 2016 kampanyası başkan yardımcısı Rick Gates de
Manafort’a yardımdan mahkum oldu. Vb.
Ama Maho dimdik ayakta. ABD seçmenin yarısı onun yanında!
Bu arada bir başka İngiliz sözlüğü Collins, 2020’nin sözünü ilan
etti: Tecrit.
İşin sırrı burada galiba: Hakikat daimi tecritte olduğu için,
yalan duvarı hüküm sürüyor olabilir mi dünyanın her yanında?