Yanan ormanlık alanlarda sel riskine karşı uzmanlar uyarıyor

Marmaris’te yanan ormanlık alanda yaşanan sel, başka sellerin oluşması ihtimallerini de gündeme getirdi. Uzmanlara göre, selle denize karışan toprak deniz ekosistemine zarar verebilir.

Abone ol

Osman Çaklı – Meral Candan

DUVAR - Geçtiğimiz temmuz ayında başlayan ve yaz boyu ülkenin pek çok şehrinde devam eden orman yangınlarından en çok etkilenen yerlerin başında geliyor Muğla. Yangının üzerinden yaklaşık yedi ay geçti. Yangın, ağaçları yok etmekle kalmadı, pek çok köylünün geçim kaynağını da elinde aldı. Geçtiğimiz hafta Marmaris’te yaşanan sel, yangın bölgesinde oluşan başka bir soruna daha işaret etti. Ağaçsız kalan toprak örtüsü, yoğun yağış sonrası çamura dönüşerek caddelere ve derelere ulaştı. Küçük gibi görünen bu olay, daha büyük bir selin habercisi olabilir mi? Dereye, oradan da denize ulaşan çamurlu su, ekosistem için zararlı mı?

Bu soruların cevaplarına uzmanlar "Sel ihtimali dikkate alınmadı, gerekli önlemler alınmalı, çalışmalar yapılmalı" diyerek uyarıyor. 

Sel nedeniyle caddeler suyla doldu. 

‘TEKRAR YAĞMUR YAĞDIĞINDA SEL RİSKİ OLABİLİR’

27 Şubat’ta Marmaris’in İçmeler Mahallesi’nde bir sel yaşandı. Yanan ormanlardan geriye tepeden inen suyu tutacak bir toprak örtüsü kalmayınca, çamurlu su caddelere ve dere yataklarına doldu. Sel nedeniyle bir apart otel ile beş evde su baskını yaşandı. Sel suları nedeniyle sürüklenip, birbirine çarpan üç araçta maddi hasar meydana geldi. Turban mevkii ile İçmeler Mahallesi arasındaki 5 kilometrelik karayolu, toprak kayması ve suyla dolması nedeniyle trafiğe kapandı. Marmaris’te yaşanan sel, bize ne söylüyor? Marmaris Kent Konseyi Başkanı Ufuk Beytekin, tekrar yağmur yağdığında sel riskinin oluşabileceğine dikkat çekiyor. Yangın nedeniyle bütün ağaçların kesildiğini hatırlatan Beytekin, “Taşkını engelleyen ağaç artık bölgede olmayınca su bütün taşı, toprağı beraberinde götürüyor. Deniz kıyısı komple çamura bulandı. Taşkın suyu dibe çökünce denizde de problem olacak. Dere yatakları da yetersiz. İhtimaller dikkate alınmadı. Önemli bir çalışma da yapılmadı. Belediye setleri yükseltmeye çalıştı ama olmadı” diyor. Bunun normal bir su taşkını olmadığını vurgulayan Beytekin, denizin dibine bakıldığında bunun anlaşıldığını ifade ediyor. Deniz dibinin mutlaka temizlenmesi gerektiğini söyleyen Beytekin gerekçesini şöyle açıklıyor: “Deniz içindeki çayırların oksijen ürettiğini biliyoruz. Dibe çöken çamur, bu çayırların üstüne kapatacak. Burada kümülatif etkiye bakılmalı ve buna uygun çalışma yapılmalı. Bir hatanın neye sebep olabileceğini net görüyoruz. Bundan sonra bizim kuşağımız buraları ormanken göremeyecek. Aynı tehlike bundan sonraki yıllarda da devam edecek.”

‘TAŞINAN TOPRAK BALIK YUVALARINI VE DENİZ ÇAYIRLARINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR’

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doğunay Tolunay, yangın bölgesine gidip inceleme yapan ve erozyon üzerine de çalışmaları olan bir isim. Marmaris ve diğer yanan alanlarda, şiddetli sağanağın sel ve erozyona sebep olmasını beklediklerini söyleyen Tolunay da sel ihtimalinin dikkate alınmadığını ifade ediyor: “Akdeniz Bölgesi yağışlar genellikle kış aylarında, şiddetli sağanak şekilde yağar. Haliyle ormanlar yandığı zaman toprağı örten bitki örtüsü, şiddetli yağışlarla birlikte üst toprağı da götürebilir. Bu toprak örtüsü, derelere oradan denizlere kadar ulaşması mümkün. Dolayısıyla sel ihtimali dikkate alınarak çalışmaların yapılması gerekiyordu.” Yapılması gereken çalışmaları aktaran Tolunay, “Sel ihtimalinin güçlendiği yerlerde çeşitli terasların oluşturulması ya da bu teraslarda makineli şekilde değil, yanmış ağaç dallarıyla çit şeklinde örülmesini öneriyorduk. Çok geniş alanlar yandığı için bu gerçekleşmedi” diyor. Marmaris çevresinde toprağın, sağanak yağışlarla taşındığını hatırlatan Tolunay’a göre bu, toprağın bitkileşim açısından zayıflamasına neden olabilir. Bir diğer sorun da taşınan toprağın denize karıştığında ekosisteme vereceği zarar… Tolunay, denize taşınan toprağın, balık yuvalarını ve deniz çayırlarını olumsuz olarak etkileyebileceği konusunda uyarıyor ve şunları öneriyor: “Bunların yaşanmaması için sel riski olan yerlerde tedbirlerin alınması gerekiyor. Yüzeysel akış azaltılacak, suyun toprağa sızmasını sağlayacak. Yanmış ağaç gövdeleri dahi kullanılabilir. Sel oluşumlarını engellemek için sel kapanları ya da tersi bentler çamurun ve taşınan toprağın denize içme su havzalarına ulaşması önlenebilir.” Orman yangınları sırasında Muğla kadar Antalya’nın Manavgat ilçesi de büyük zarar gördü. Marmaris’te yaşanan sel henüz Manavgat’ta yaşanmadı. Burası için bir risk olup olmadığını sorduğumuz Tolunay şu cevabı veriyor: “Marmaris İçmeler bölgesi, Antalya Manavgat'a göre daha dik yamaçlara sahip. Karşılaştırma yaparsak iki bölgenin topografyasının farklı olması nedeniyle risk değerlendirmelere farklı olur. Ancak Manavgat şu ana kadar şiddetli yağış almadı. Eğer alırsa aynı riskler orası içinde geçerli olur.”

‘AKDENİZ İÇİN EN ÖNEMLİ HABİTAT DENİZ ÇAYIRLARI’

Deniz biyoloğu Dr. Mert Gökalp de selle taşınan toprağın deniz ekosistemine etkilerini konuşmak için ne kadar toprağın denize karıştığını bilmek gerektiğini ifade ediyor. Gökalp de toprağın deniz canlıların üstünü kaplama ihtimalinden bahsediyor ki bunun böyle olması halinde denizdeki yaşamın hasar göreceğine işaret ediyor. “Organik bir madde olduğu için kısa sürede dağılan toprak-çamurun etki yaratacağını düşünmüyorum. Yangından sonra bölgede orman varlığı azaldı. Orman olmayınca birçok materyal denize akacaktır. Esas tehlike, şehir ve kasabalardan denize ulaşan atıklar” diyen Gökalp, Akdeniz için en önemli habitatın deniz çayırları olduğunu ve kirliliğin bu canlıları etkilediğini anlatıyor.